BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  GÜNCEL

Türkiye hizaya getiriliyor

Nuray Mert Lübnan'da Türk askerine karşı

Abone ol

Türkiye'nin Müslüman bir ülke olarak Lübnan'a asker göndermesi isteniyor. O zaman Arapların "yeni Haçlı Seferi" algılaması değişecek. Türkiye'nin bu işe bulaşmaması için bir aydınlar bildirisi yayımladık

DERYA SAZAK: Lübnan'daki ateşkes, BM Barış Gücü'nün oluşumu, ülkenin ve bölgenin geleceği açısından yeni belirsizlikleri de gündeme getiriyor. Çocukların da öldüğü bu savaşta "kazanan" taraftan söz edilebilir mi? Siz Doğu Konferansı adına Şam'a, Beyrut'a gittiniz... Hizbullah'ı konuşarak başlayalım.
NURAY MERT: Hizbullah'ın terör örgütü olduğunu düşünmüyorum. Bir gerilla örgütü, Lübnan ve Ortadoğu'nun özel koşullarında ortaya çıkmış oluşum. Lübnan'da İsrail işgaline karşı savaşmış ve toplumsal meşruiyet edinmiş. Siyasal sürece girmiş, yerel yönetimlerde temsil ediliyor. Şii nüfus üzerinde etkili.
Ancak şu yanılgıya da düşmemek gerekir. Ortadoğu'da olan biten her şeyi din, mezhep ve etnisite çerçevesinde görmeye başladık. Bir de sosyal boyut var: Şiiler Lübnan'ın en yoksul kesimi. Dolayısıyla Lübnan'ın en ezilmiş, yoksul kesimiyle Şiiler arasında bir örtüşme var, Hizbullah onları temsil ediyor.
Hizbullah'ın gücü İsrail işgaline karşı savaşabilmiş olmasından geliyor. Kısa vadede silahsızlanacağını düşünmek mümkün değil..

İsrail'in kaçırılan 2 askeri nedeniyle Lübnan'ı yerle bir etmesi inandırıcı mı?
Askerlerden birisinin babası, "Bu savaş benim çocuğum yüzünden çıkmadı" diye beyanat vermiş!

İsrail bu saldırıya niye girişti, Hizbullah'ın gücünü kırıp ABD'nin Suriye ve İran'a yönelik stratejisine ortam mı hazırlıyor?
Ortadoğu'nun yeniden dizayn edilmesi süreci yaşanıyor. Irak işgaliyle başladı, ABD Dışişleri Bakanı Rice, "Yeni bir Ortadoğu'nun zamanı geldi" diyor. 11 Eylül sonrası ABD hegemonyası açısından Ortadoğu yeniden düzenlenmesi gereken bir bölge.

Eskimiş rejimler
Haritalar havada uçuyor...
Bunlar o kadar da gizli kapaklı, esrarengiz değil. ABD bu oyunu açık oynuyor. Büyük hegemonya mücadelesinde birileri de onun adına savaşıyor. İsrail'in Lübnan'a saldırısı da "vekâleten savaşlar" tanımına giriyor. İran'dan önce Suriye hedef. 11 Eylül'den sonra ABD açısından güvenilmez rejimler arasında Suudi Arabistan'ın da adı gündeme geldi. Bunlar artık pek kullanışlı rejimler değil! Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır gibi Amerika'nın müttefiki olagelmiş rejimler Batı cephesinde gibi gözüküyorlar ama eskimiş rejimler. Üstelik ABD'nin Ortadoğu için önerdiği dönüşüme direniyorlar.
İran'ın da "İsrail'i ortadan kaldıracağız" diye tehditler savurmasına karşın Ortadoğu'da güçlü bir aktör rolü oynayacağını sanmıyorum. Ahmedinecad'ın çıkışlarını iç politika manevrası olarak almak lazım.

Savaş sonunda Hizbullah'ın askeri gücü ne ölçüde kırıldı? Kim kazandı?
Hizbullah daha ziyade popüler destekten beslenen bir güç. Propaganda savaşında kısa vadede kazanmış gibi gözüküyor. İsrail ve arkasındaki bloku dikkate alırsanız, Hizbullah bunu onla çarpsanız bile bununla baş edebilecek askeri güce sahip olamayacak.
Ortadoğu'de İsrail karşısında hep boyun eğme ilişkisi yaşanmış olması, yenilmişlik duygusu, yarı sömürge havasına karşı diklenebilme önemlidir. Öte yandan hedef Hizbullah da olsa bu daha ziyade Lübnan'ı tamamen teslim alma savaşıydı. Beyrut Havaalanı, santrallar bombalandı, Lübnan'ın altyapısı çökertildi. 20 yılda yapılanlar 2 günde mahvedildi.
Üç gündür Beyrut'tayız. Güney Beyrut'ta bombalanan mahalleleri gezdim. Televizyonda gördüklerimizden çok daha büyük bir felaketle karşılaştım, her yer yerle bir olmuş.

İsrail burada duracak mı, Lübnan'da barış şansı nedir?
Ortadoğu'nun neresine baksanız çatışma alanı, Irak, Filistin, Lübnan. Dışarıdan müdahaleyle umut vaat edecek bir siyasal beslenme imkânsız. Hizbullah benzeri direniş örgütleri de meşru bir yönetime dönüşemiyorlar. Lübnan'da iyimser bir senaryo göremiyorum.

Lübnan bombalanırken Suudi Arabistan kralı Türkiye'ye niye geldi?
Bu geziyi Ortadoğu'da yeniden hizalanma çerçevesinde görüyorum. Suudi Arabistan da rejim yorgun da olsa bir şekilde ABD'nin yanında. İşte bu rejimlerle karşısındakiler arasındaki çizgi korunmaya çalışıyor. Türkiye de ABD politikalarının sorgusuz sualsiz peşine takılmak isteniyor. Kralın ziyareti, Suudi sermayesi, Emirlikler'den gelen sermaye Türkiye'ye verilmek istenen bir tür rüşvet. ABD'nin politikası Ortadoğu'daki yandaş rejimlerle Türkiye'yi yakınlaştırmak.
Şu da var: Suudi Arabistan da aslında tehdit altında olduğunun farkında ve yeni arayışlarla kendini bölgede ve dünyada yeni ittifaklar sistemi içerisinde güçlendirmeye çalışıyor. Rusya'ya yanaşıyor, Türkiye'ye geliyor.

Türkiye'nin durumu
PKK'ya karşı "İsrail gibi yapalım" diyenler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Lübnan'daki insanlık trajedisinden sonra bunun bir yol olmadığı görüldü.

Türkiye asker göndermeli mi?
Türkiye üzerinde böyle bir baskı mutlaka olacak. Türkiye'nin bu işe bulaşmaması gerektiğini düşünüyoruz, bir Aydınlar Bildirisi yayımladık. BM Barış Gücü nasıl oluşacak henüz netleşmedi. Bugün baktığımız yerden "Bu bataklığa girmeyelim" diye bir çerçeve çizdik.
Müslüman bir ülke olarak Türkiye'nin Lübnan'a asker göndermesi isteniyor. Ortadoğu'nun bugünkü kaos ortamında Türkiye'nin koalisyonda olmasını istiyor ABD. O zaman sokaktaki Müslüman Arapların "yeni Haçlı Seferi" algılaması değişecek.

AKP'nin lider kadrosu Özal döneminden sonra Arap dünyasına en yakın duran iktidar görünümünde. Bunda "İslami değerler" de etkin rol oynamıyor mu?
Hayır, bu hizalanma din veya Sünnilikle alakalı değil. AKP hükümeti, ABD ve yandaşları gibi hizalanmış durumda. Ancak bir de insani boyut var. Fransa Başbakanı geliyor ya da Erdoğan oraya gidiyor. Tayyip Bey'in içki içmemesi büyük sorun oluyor. Müslüman ülkelerden biri geldiğinde bu baskı kalkıyor. Bu bile siyaseti belirler demiyorum ama vücut dillerine bakarsanız çok rahatlatıcı bir şey. Beni kaygılandıran, bu küçük rahatlamaların ve insani şeylerin ABD'nin dünya hegemonyasına dayalı hizalanmalarda rol oynaması.

Tek kutuplu dünya
ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesine, sol-ulusalcı çevrelerin de itirazı yükseliyor...
Dünyanın kaynaklarını bu derece eşitsiz kullanma arzusu devam ettiği sürece siyasi mücadelede olacak, arkasından bir askeri dalaşmada, savaşlar da gelecek. Belki bütün dünyayı sorgulamamız lazım.
Küreselleşme filan diye ılımlı bir başlık alında dayatılan şey, aslında tek kutuplu dünyada azgınlaşan kapitalizmden başka bir şey değil. Sovyetler dağıldıktan sonra "sol hükmen mağlup sayıldı", 25 yıl boyunca içinde yaşadığımız sistem hiç sorgulanmadık. Solun renkleri ortadan kalkınca zihinlerde büyük boşluk oluştu. 11 Eylül'den sonra ABD dünya egemenliğini ilan etti ama tek kutuplu dünyanın nasıl bir facia olduğunu bugün anlıyoruz.

ABD-İsrail hizalanması

AKP iktidarı da zorda. Bir yanda Suriye ve İran dengesini kurmaya çalışıyor, öte yanda ABD ile ilişkilerini bozmamaya.
ABD-İsrail ittifakı sorgusuz koşulsuz destek istiyor. Bunu tezkerede yaşadık. Burası demokratik bir ülke, tezkere reddedildi, daha ötesi yok. Türkiye çok büyük baskı altında kaldı ama gözden çıkarılacak bir ülke değil. Çuval olayı yaşandı. Muazzam bir baskı devam ediyor. Güçlü bir kamuoyu var. Her istediğinizi yaptıramazsınız. İstenen demokrasi değil, Ortadoğu'da ABD, İsrail hizalanmasında yerini tayin etmesidir. Türkiye'yi yeni Ortadoğu cephesine çekmek için baskı ve propaganda savaşı devam ediyor.

AKP'de iki arada bir dere kalma hali yaşanıyor.
Bir panik sürekli pompalanıyor hükümete, "ABD size küserse mahvolursunuz" diye, bir de iç politik zayıflıklar, zaaflar ve meşruiyet krizleri kullanılıyor. "Desteğimizi çekersek asker size darbe yapar" lafı bile edildi. "Bu ittifakın dışında kalarak ne yapacaksınız, İran'ın, Suriye'nin yanında mı hizalanacaksınız, kararınızı verin" baskısı yaşanıyor. Hükümet bu paniğin etkisinde.

DOÇ. NURAY MERT KİMDİR?

Doçent Nuray Mert, 1960 Trabzon doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Tarih bölümlerinde lisans eğitimi alan Mert, aynı üniversitenin tarih bölümünde yüksek, siyaset bilimi bölümünde de doktorasını tamamladı. Çeşitli üniversitelerde ders vermektedir. Halen Radikal gazetesinde yazmaktadır. Doğu Konferansı gurubuyla Ortadoğu üzerine çalışıyor.

Röpartaj: Derya Sazak
Kayhak: www.milliyet.com.tr