BIST 9.717
DOLAR 32,49
EURO 34,92
ALTIN 2.432,29
HABER /  GÜNCEL

Tuncay Özkan'dan hakimlere suç duyurusu

Tuncay Özkan, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üyelerinden oluşan 6 hakim hakkında, HSYK'ya suç duyurusunda bulundu.

Abone ol

Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye edilen gazeteci Tuncay Özkan, yargılamayı yapan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkan ve üyelerinden oluşan 6 hakim hakkında, HSYK'ya suç duyurusunda bulundu.

Özkan'ın avukatı Hüseyin Ersöz tarafından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığına (HSYK) iletilmesi amacıyla, İstanbul Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığına sunulan dilekçede, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile üye hakimler Hüsnü Çalmuk, Sedat Sami Haşiloğlu, Mehmet Fatih Uslu, Nihat Toplal ve Ercan Fırat hakkında soruşturma başlatılması talep edildi.

"DOSYAYI YARGITAY'A GÖNDERMEDİLER"

"Şikayet edilen hakimler 2009/191 esas sayılı yargılamada 5 Ağustos 2013 tarihinde hüküm kurmuş olunmasına karşın kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkını ihlal edecek şekilde 7,5 ay süresince gerekçeli kararı yazmayarak, dosyayı temyiz incelemesi için Yargıtay'a göndermemişlerdir" denilen dilekçede, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru dosyasında verdiği 6 Mart 2014 tarihli karara göre, tutuklu sanıkların bulunduğu bir yargılamada gerekçeli kararın, hükmün açıklanmasının üzerinden geçen 7,5 aylık süreye rağmen yazılmamasının Anayasa'nın 19. maddesinin ihlali anlamına geldiği öne sürüldü.
6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Ceza Mahkemesi Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun hükümleri çerçevesinde, TMK'nın 10. maddesinin kaldırıldığı ve böylece İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin görev ve yetkisinin dayanağını oluşturan yasa maddelerinin yürürlükten kalktığı hatırlatılan dilekçede, yasaya göre bu mahkemenin görev ve yetkisinin ilgili kanunun Resmi Gazetede yayınlandığı 6 Mart 2014 tarihi itibariyle sona erdiği vurgulandı.

Söz konusu yasayla, gerekçeli kararın 15 günde yazılması zorunluluğunun getirildiği ve tahliye talepleriyle, ilgili nöbetçi ağır ceza mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtildiği aktarılan dilekçede, "Bu kanuna göre İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, müvekkil dahil dosya kapsamında yargılanan sanıkların tutukluluk durumları ile ilgili olarak bir karar vermesi mümkün değildir" ifadesi kullanıldı.

"GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA VE ADLİ YARGIYI ETKİLEMEYE TEŞEBBÜS"

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin, sanıkların tutuklu bulunduğu cezaevlerine müzekkereler yazarak, tahliye dilekçeleri yazmalarını istediği ve bu işlemin görevi kötüye kullanmak anlamına geldiği savunulan dilekçede, bu çağrı üzerine bazı sanıkların tahliye talepli dilekçelerini bu mahkemeye gönderdikleri de anlatıldı.

Anayasa Mahkemesinin verdiği karar sonucunda, nöbetçi İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesine tahliye talebinde bulunan İlker Başbuğ'un İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edildiği belirtilen dilekçede, bu karar emsal alınarak nöbetçi mahkemeye tahliye talepli dilekçeler sunulduğu ve Tuncay Özkan'ın da İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 10 Mart'ta tahliye edildiği hatırlatıldı.

Dilekçede, nöbetçi mahkemelerin tahliye talepli dilekçeleri değerlendirmesine rağmen, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin tahliye kararlarının önüne geçmek için 10 Mart tarihli bir kararla dosya kapsamında tutuklu bulunan tüm sanıkların bu hallerinin devamına hükmettiği kaydedilerek, yeni yasaya göre bu kararın "yok hükmünde" olduğu ve nöbetçi mahkemelerde tahliye talepleri değerlendirilirken bu mahkeme yetkilileri tarafından basın mensuplarının adliyeye davet edilerek kararın dağıtılmasının adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu oluşturduğu savunuldu.

"HAKİMLER TARAFSIZLIK VE BAĞIMSIZLIĞINI KAYBETTİ"

"İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında yazan bazı hususlar, kararın altında imzaları bulunan hakimlerin tarafsızlıklarını ve bağımsızlıklarını tamamıyla kaybettiklerini, sanıklara ve müdafilerine karşı husumet beslediklerini açıkça göstermektedir" ifadesi kullanılan dilekçede, kararda 1960 askeri darbesiyle ilgili verilen örneğin, saplantılı bir bakış açısının ürünü olduğu da ileri sürüldü.

Yargılamayı yapan hakimlerin objektiflikten uzak, taraflı bir yaklaşım içine girdikleri, tarafsız olma ilkesine aykırı hareket ettikleri ve kararda belirttikleri, "özel yetikili mahkemelerin kaldırılmasının ancak Anayasa değişikiği ile mümkün olduğundan..." şeklindeki ifadeyle kendilerini TBMM'nin üstünde gören bir bakış açısına sahip oldukları savunulan dilekçede, "Anayasaya, kanunlara, hukukun genel ilkelerine ve insan haklarına aykırı karar ve uygulamalar gerçekleştiren istanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile üye hakimler Sedat Sami Haşiloğlu, Hüsnü Çalmuk, Ercan Fırat, Nihat Topal ve Mehmet Fatih Uslu hakkında soruşturma başlatılmasını talep ederiz" denildi.