Toplum olarak nereye gidiyoruz?
Toplum, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Aile,Sosyologlar,Psikologlar,Üniversiteler, STKlar
Değerli yetkililer, sosyologlar, psikologlar!…
Anne-babalar çok tedirgin…
Neden mi?
Her sohbette aynı konular konuşuluyor….
Neler mi?
Toparlayalım isterseniz;
Cinayet, tecavüz, dayak, gerilim, cinayet, kaçırmalar v.b. lerde artış mı var?!..
(İçişleri Bakanlığı’nın açıklamalarına göre son aylarda 331 çocuk PKK tarafından kaçırılmış ve şu anda PKK da 8000 çocuk varmış…
Bu da işin başka bir yönü, korkunç ve düşündürücü bir gerçek…)
Artış varsa neden?
Ne yapmak lazım?
“Bir kafede oturmuş iki kadın ’ta Mert, ’da Umut, ’da Gizem’in
nasıl öldürüldüklerini konuşuyor. Masalarında duran Milliyet
gazetesi dikkatimi çekti. Öldürülen Gizem’in fotoğrafı birinci
sayfadan verilmiş, Tolga Şardan’ın özel haberinde Gizem’in ailesi
zanlının iki kez ifadeye çağrılmasına rağmen “O olamaz o bizim
akrabamız ciğerimiz’ dediği için habere “Ciğerimiz katil çıktı”
başlığı atılmıştı. Kadınlardan biri panik içerisinde “En
yakınlarımıza bile artık güvenemeyecek miyiz?” diyordu.
5 bin 681 çocuk kayıp
Görünen o ki; bu tür olayları daha da konuşacağız... ’nın
verilerine göre, 5 bin 681 çocuk kayıp. Türkiye’de ortalama ayda 2
bin 500 - 3 bin çocuk çeşitli nedenlerle kayboluyor veya
kaçırılıyor. Geçen Mart ayında ise 4 bin 85 çocuk için kayıp
başvurusunda bulunuldu. Bu çocukların 215’i bulunamadı. Sadece
geçen yıl yaşam hakkı ihlal edilen en az 633 çocuk hayatını
kaybetti.
Dolayısıyla çocuklara yönelik, çoğu ölümle sonuçlanan şiddet
olaylarında son yıllardaki artış haliyle toplumda “Ahlaki (Moral)
Panik yaratıyor. Yani tehdit olarak görülen, sapkın davranış
sergileyen bireylere ya da bir gruba karşı toplumsal tepki, bu da
toplumsal endişe ve histerinin oluşmasına neden olmakta.”
Nerde bilimsel araştrırmalar, raporlar?
Nerde çözümler?
Kim sorumlu, kim haklı?
O muhafazakar aile yapısına ne oldu?
Her şeyin başı aile değil mi?
Sadece emniyetin görevi mi?
Bakanlıksa, hangi bakanlığın görevi?
O bakanlık bu konuda bir çalışma yapıyor mu?
Yapmıyorsa neden?
“Mor çatı raporuna göre, geçtiğimiz yıl 277 kadın ve çocuk şiddet mağduru olmuş…
Üniversiteler, araştırma merkezleri neden suskun?
Sosyoloji bölümleri öğretim üyeleri nerdeler?
İlgili STKlar nerdeler?
“Anne ve babaya seslenen Ayverdi şu öğütlerde bulunur; “Çocuklarınıza ellerinden geldiği kadar etraflarına iyilik yapmayı şefkat ve muhabbet göstermeyi, hoş görmeyi ve affetmeyi, akıllarından ve duygularından başkalarına pay çıkarmayı ve keseleriyle de iyilik etmeyi kendi yaşadığınız hayat yoluyla bizzat gösterip örnek olmayı keza, kendi çektiğiniz ızdırap ve acıları başkalarına çektirmemenin insanoğlunun varabileceği ulvi duraklardan biri olduğunu da gene siz gösterin.” *
Sn.Bakan “çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin” diyor!..
Sürekli “aile içi şiddet, kadına/çocuğa taciz” toplantıları yapılıyor, çözümler öneriliyor…
Bu çözümler “bir havuzda” toplanıp, ne zaman uygulamaya geçilecek?
Bilinmiyor!..
Acaba;
Siyasetin ağırlığı içinde önemli toplumsal konular geri plana mı atılıyor?
Siyaset yaşamın bir parçası haline mi geliyor?
Toplum, aile yapısı gözardı mı ediliyor?!..
????????????????????
Yazımızı şair dostumun sözleriyle bitirelim; “Tuz Deyip Geçmeyin Dostlar.”
“1965-70 li yıllar. Yer: Samsun Canik ilçesi…Her ikisi de
merhum, Babam ile amcam ortak Bakkal işletmektedir. Dedem ise
evlatlarını büyütmüş, dünyadan ayrılma vakti
yaklaştığını ruhen hissetmiş olacak ki, amcama vasiyette bulunmuş:
“Zor günler için ayırdığım şu parayı al. Vefat ettiğim zaman,
ihtiyaç sahiplerine, uygun gördüğün bir ürünü dağıtırsın” der. Gün
gelir, dedem rahmetli olur. Amcam ise, vasiyet üzerine bu parayla,
hem çok kişiye “Hem de herkesin, herkesimin ihtiyacı olan ne
dağıtsam
Acaba” diye düşünürken, aklına torba torba tuz dağıtmak gelir. O
zamanlar tuz her şeydir, berekettir. İnsanların evde yaptığı
ekmeğine, hayvanların yemine, bidon bidon kurulan turşulara, hamsi
tuzlamasına, yaprak tuzlamasına, tuz gerekmektedir. Belki de,
gelecekte kokacak olan İNSANLIK için bir mesaj olsun diye bu
kararı vermiştir.
Vasiyet için miras bırakılan paranın yettiği kadar yaklaşık 1
kamyon tuz satın alır amcam. Vatandaşın şaşkın bakışları arasında,
derebahçe, söğütlübahçe, yeni mh, teknepınar, çayırkentgibi geniş
bir alanda, ihtiyaç sahiplerine Tuz dağıtır.
Vatandaş merak ve heyecanla sorar: “tamam tuz herkesin
ihtiyacı da, kim, niye dağıtmaktadır?” Amcam pek ayrıntıya girmez,
sadece “hayır için dağıtıldığını”
Vurgulamakla yetinir. Miras ve vasiyet bırakan dedem, iyi ki
“vatandaşa şunu al dağıt”
diye hedef göstermemiş, amcamın insiyatifine bırakmıştır.
Evet dostlar, tuz berekettir, tuz bir mesajdır. Bazı örf ve
geleneklerde kutsaldır.
Gelin biz de bugün tuz dağıtalım, depomuzda kokmadan ve insanlık
tam bozulmadan. (Ali Rıza Malkoç 29/04/2014,
Samsun )
*Yardım, Mehmet Nuri; Unutulmayan Edebiyatçılar, Nesil Yay.,3.Baskı,Nisan 2010,İstanbul,sf.145
Son haber:
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, aile temelli sosyal politika geliştirmek hedefi doğrultusunda ana teması “Aile Merkezli Koruyucu ve Önleyici Sosyal Hizmetler” olarak belirlenen 6. Aile Şura’sını 14-16 Mayıs 2014 tarihleri arasında düzenleyecek.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından organize edilen ve aile politikalarının ulusal ölçekte tartışıldığı bir platform oluşturması bakımından önemli bir geleneğe temel teşkil eden Aile Şuralarının altıncısı Aile Haftası etkinlikleri çerçevesinde Ankara’da gerçekleştirilecek.
Sosyal Politikalar belirlenmesi ve hayata geçirilmesinde aile kurumunun korunması ve güçlendirilmesi esas alınarak yapılan çalışmalar kapsamında planlanan Aile Şurası’nda aile merkezli koruyucu ve önleyici sosyal hizmetler ulusal ölçekte ele alınacak.
Konuyla ilgili alanlarda çalışan veya ilgi duyan akademisyen, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve kamu görevlilerinin katılabileceği 6. Aile Şura’sında;
“Yaşlılık, Engellilik, Süreğen Hastalıklar”
“Çocuk, Ergen ve Gençlik”
“Şiddet, İstismar ve Bağımlılıkla Mücadele”
“Aile ve Evlilik Danışmanlığı ve Rehberliği”
“ Aile Eğitimleri”
“ İnternet ve İletişim Teknolojilerinin Toplumsal Etkileri”
başlıklı altı alt tema çerçevesinde oluşturulacak altı komisyonda görüş ve öneriler dile getirilecek.
Günün sözü: “Sen o haberi yapmasaydın, belki ben hala bakandım” (17 Aralık olaylarına tepki koyarak istifa ettiği izlenimi veren Ertuğrul Günay)
Gündem: Annelik çok kutsal ve bir güne sığmayacak kadar özel...Ne yapsak annelerimizin hakkını ödeyemeyiz. Tüm anne okurlarımın, anneliğe aday okurlarımın bu gününü kutluyorum.