BIST 9.645
DOLAR 32,57
EURO 34,90
ALTIN 2.439,12

Tıp Doktoru Prof.Dr. Abidin Kumbasar’dan “Yaşantımın bana verdikleri!...”

Hekimlik; bilgileri aktarıp, hastanın iyileştirilmesini sağlamaktır.

Ünlü Tıp Doktoru, Kardiyolog Prof.Dr. Abidin Kumbasar ile “Tıp Eğitimini ve 62 yıllık yaşantının kendisine verdiklerini” konuştuk…

Önce açıklamam lazım, neden Sn.Kumbasar? Tatilde bizim insanımız kitap/gazete okumaz, günceli takip etmez. Ben de bunduğum yerde insanları gözlemliyorum, derken hoca dikkatimi çekti. Her gün; tıraşlı, bakımlı, elinde aypet, günlük gazete okuyor, maşallah dinç, yaşını göstermiyor, elinden kitap düşmüyor. Kulak misafiri olunca eğitimden, tıptan bahsediyor…Sakin, kendi halinde, o kadar iş yapmış ama mütevazı…Dedim; tam aradığım kişi…Okuyunca siz de hak vereceksiniz… 

AY: Sn.Hocam, ailenizle ilgili kısa bir bilgi alabilir miyim?

KUMBASAR: Ailemiz köklü bir geçmişe dayanıyor. Büyüklerimiz;  tahmini bin  sene önce Kafkasya’dan gelip Rize-İkizdere-Hemşin yaylasına yerleşiyorlar.3 kardeşten birisi Kumbasarlar adını alıyor.Türk asıllı Gürcü bir kumandan Ku-Basar ‘dan adını alıyor. Dışarıdan bu soyadı alan yoktur, bütün Kumbasar’ların kan bağı vardır.  Diğer kardeş  Basa’lar soyadını alır. 3. Kardeş Çebi soyadını alır, ama sonradan bu soyadı dışarıdan da alınmıştır. . İnsanların sülaleri ile öğünmesini pek istemem. Sadece A-B-AB ve 0 grubu kanları vardır. Doğal olarak, başka etnik, inanç ya da renk ve ayırıcı  nitelikleri yoktur. Sonradan çeşitli amaçlarla bu sülaleler siyaseten ya da sömürü aracı olarak ta kullanılmıştır, ben o yüzden bunu kabul etmiyorum.

AY: Lisansınızı, yüksek lisansınızı, Dr.nızı nerde yaptınız? Nereden emekli oldunuz ve şimdiki göreviniz?

KUMBASAR: Lisansımı (1956)   İstanbul Ün.Tıp Fakültesi’nde yaptım. Almanya’dan gelen öğretim üyeleri vardı o zaman, çok güçlü ve zengin  bir kadroya sahipti.. Y.L. ve Dr. mı Ankara Tıp Fakültesi’nde bitirdim. 1967-1971 arasında Amerika’ya gittim. 1972’de Doç.oldum. Sonra Prof. oldum ve emekli olarak ayrıldım. Kavaklıdere Umut Hastanesi kurucuları arasında yer aldım. Bir süre sonra Akay Hastanesi’ne geçtim. Şu anda Keçiören’deki  “Özel Gizze Tıp Merkezi”  Başhekimi ve mesul müdürüyüm.

AY: “Eğitim” deyince  ne anlaşılmalıdır?

KUMBASAR: Eğitim; “insanları diğer insanlardan yetkin kılan değerlerin gelişmesini sağlar.”  Bence eğitim üniversite sonuna kadar ücretsiz olmalıdır. Bugün dünyada silah üretimine harcanan para 1.5 milyar usd’dir.  Bütün insanlara verilecek eğitim ve sağlık hizmetleri karşılığı ise 40 milyar usd’dir. Ayrıca,dünyada ve bizde; koşullandıran bir eğitim sistemi uygulanmaktadır. Gerek ırksal, gerek dinsel, gerek  sosyal /etnik  sebeplerle, insanları birbirinden ayıran yerel  değerler öğretilmektedir. Hatta bazı ırklar, başka ırkları aşağılamaya çalışmaktadır. Bu doğru bir şey değildir. Bunun yok edilmesi için, benim görüşüme göre 18 yaşına kadar hiç kimseye dinsel eğitim doğa bilgileri, şoven düşüncelerden soyutlanmış tarih bilgisi verilmelidir. BM veya onun yerine ikame edilecek yetkin bir kuruluş tüm dünyada uygulanacak öğretimin temel unsurlarını belirterek uygulanmasın ı sağlamalıdır.Yani; “ergen yaşına kadar hiç kimse inançsal ve ayırımcı bir eğitim yapmayacaktır” demelidir... Sonra, istediğin kadar/derinlemesine bu bilgiler verilebilir. Buna şunu örnek verebilirim; tek tanrılı dinlerin kurucuları  hep erişkin yaşlardadır. Örneğin; Musa 40’lı yaşlarda, İsa 30, Hz.Muhammed ise 40 yaşında Peygamber olmuştur. Demek ki, Tanrı; genç yaştaki  insanların bu tür derin inançlara sahip olamayacağını öngörüyor. Böyle olunca, insanların birbirlerine duydukları; kin, nefret ve  aşağılamanın olmayacağını düşünüyorum.

AY: Tıp eğitiminin “genel eğitim” içindeki yeri ve önemi nedir?

KUMBASAR: Ülkemizde ilk  Kardiyoloji Bölümü’nü, Yüksek İhtisas Hastanesinde  benden yaşça büyük hocalarımla kurduk(1962).  İlk kurucu, saygıyla andığım  Prof. Sabih Oktay hocamızı söylemek isterim. Burada önemli olan şudur;  çok yerde Tıp Fakültesi bitirilince hemen kardiyoloji eğitimine geçilir. Bu doğru değildir; önce dahiliye eğitimi, sonra kardiyoloji eğitimi yapılmalıdır. Çünkü, kardiyoloji dışında bir çok hastalıklar kalp hastalığı gösterebilir. Dahiliyeci olmazsanız, asıl nedeni bulamayabilir, hatalı tedavi uygulayabilirsiniz. Bu nedenle oğlum Deniz (Prof.Dr./Ankara Ün.Tıp Fak.),Tıp Fakültesi’ni bitirip, “baba ben kardiyolog olacağım” dediğinde, “önce Dahiliye” imtihanına gir demiştim.

AY:  Tıp eğitimini nasıl görüyorsunuz?.

KUMBASAR: Ben bizdeki  orta-lise eğitiminin yetersiz olduğunu, üzülerek görüyorum. Lise mezunu olup Tıp kazanmış öğrencilerin, lisansta yeniden lise bilgilerini tazelemek zorunda kalmak çok acı. Lisede öğretilmesi gereken bilgileri biz vereceksek, eğitim nerde kalıyor?  Malum, bizde de en kıdemli hocalar son sınıflara verilir. Asistana soruyorum, “oğlum şu hastanın durumu nedir? Hastanın yanında cevabı; “hocam, bu gidici galiba” oluyor. Hala, hasta yanında nasıl konuşulacağını ve  tıbbi deyimleri dahi öğrenememiş. AB’de 100  bin kişiye 500 doktor düşüyor, bizde 70-80 civarındaydı ve o düzeye erişmek için  çok sayıda Tıp Fak. açıldı. Açıldı ama, bu fakültelerde gerekli düzeyde ve kalitede öğretim üyeleri olmadığı için, gerekli bilgilerden yoksun doktorlar yetişti. Hekimlik; sanat gerektiren düzende bilgi  ile donanmaktır. Bir şeyi sadece öğrenirseniz, o işin sadece “işçisi” olursunuz. Aklınızdan bir şey katarsanız “ustası” olursunuz. Ama, duygularınızdan bir şey katarsanız o işin “sanatçısı” olursunuz. Hekim; hem bilgisi ile o işin “işçisi”, hem aklından bir şey katarak o işin “ustası”, hem de hastası ile duygusal iletişim kurmak için “sanatçısı” olmalıdır. Her meslekte bu geçerlidir. Mesela, hamallık, sadece taşımaktır, o işin  işçisidir. O eşyayı kırılmadan, en az zararla teslim etmek ustalıktır.   Aldığı malzemeyi bir yere yerleştirmesi ise sanatçılıktır. Sanat; “duyguları yoğunlaştırarak aktarabilme yeteneğidir.” Bir işi; dizelerle yaparsanız şiir olur, notalarla yaparsanız müzik olur, yontularla yaparsanız heykel olur. Sanatçıların çoğunda bu nitelikler birlikte bulunur. Örneğin, Leonardo da Vinci; hem  heykeltraş, hem ressam, hem matematikçi-mühendis, aynı zamanda da filozoftu. Bizden de örnek verirsek, Nazım Hikmet; şair olduğu kadar ressamdı ve senaristti.

AY: Özel hastanelerin  çoğalması, tıp eğitiminin  geliştiğinin göstergesi mi?

KUMBASAR:  Ben tıp adamıyım, 62 yıldır işin içindeyim ve 86 yaşındayım. Tıp bilgisini kitaplardan elde edebilirsiniz. Gerçek hekim olabilmek için; “yetenekli  hocaların” aydınlatıcı/yol gösteren öğretisine  ve çok hasta görüp onları uygulamayı öğrenmeye  ihtiyacı vardır. Bulacağınızın özelliklerini bilmeden bulduklarınızı anlayamazsınız. Hekimlik; bilgileri aktarıp, hastanın iyileştirilmesini sağlamaktır. Uygulama olmadan usta olmak mümkün değildir.

Tıp eğitimi başka, hastaneler başkadır. Amacımız; iyi hekim yetiştirmek olmalıdır. Bu olmazsa, istediğiniz kadar hastane açın, başarı sağlanamaz. Bilgi ve teknolojinin girmediği hastanelerde, hastalara hizmet götürülemez. Amaç;  hastaları çok sayıda hastanelerde  öldürmek değil, kaliteli ve  iyi hekimlerle  yaşatmak olmalıdır. Eğitim kadrosu önemlidir. Belirli düzeyde olmayan hekimlerle reform yapılamaz.

 AY: İdareciliğin, Dr. mesleğini engellediğini düşünüyor musunuz?

KUMBASAR:  Eğer; “dengelerseniz, yönetimdeki arkadaşlarınızı iyi seçerseniz, yetkileri yetenekli kişilerle paylaşırsanız engellemez.”

AY: Tıp mesleğinden emekli olunca, ayrılma pek olmuyor. Bu; toplumun Tıp mesleğine olan saygısından mı?

KUMBASAR:  Ölüm korkusundan!...Biz hekimler, ölümle-hayat arasındaki ince çizgide yaşarız.  Hasta; her türlü olumsuz duygudan, uhrevi duygulardan  arınmış olarak hekime gider, teslim olur. Hasta üç şeyi düşünür; Bana iyilik yapacak mı? Benim paramı alacak, bir işe yarayacak mı? Bana bir kötülük yapacak mı?

AY: Hekimlik  bir meslekse, sizin döneminizle şimdiki dönem  arasında fark var mı?

KUMBASAR:   Tabi var?

AY: Olumlu mu, olumsuz mu?

KUMBASAR:   Her şeyde olduğu gibi olumsuz. Urfa’nın Halfeti kazasında ilk hekimlik görevimi yapmaya başladım. Orada her türlü yetkili bendim ve bütün ilaçlar, hastalara bakım tarafımızdan ücretsiz yapılıyordu. Son zamanlarda katıldığım seminer/toplantılarda, hastalardan “müşteri”  diye bahsedildiğinde çok üzüldüm, tüylerim diken diken oldu. Hastayı parası alınan bir adam gibi görmek çok yanlış.  Hekimlik ticari bir metaya dönüşmüş durumda.  Biz hastadan para istemeye/almaya çekinir, söyleyemezdik. Şimdi ise, sekreter kapıda, ücreti ödemeden hekimi göremiyorsunuz…Hasta ile hekim arasına  maddiyat girdiğinde hekimlik saygınlığını kaybeder. Ben özel muayenehanem olduğunda sekretere şunu tembihlemiştim; “sakın para talep etme, istediğini versin, vermiyorsa bırak gitsin” Özellikle memurlardan para verse dahi, kesinlikle kabul etmedim. Bu nedenle yeni jenerasyonla anlayış farkımız var.

AY: Yeni Dr. olanlara, en önemli 3 tavsiyeniz ne olur?

KUMBASAR:   Çok tavsiyem olabilir, ancak şöyle söyleyebilirim.

1/ Mesleklerini çok iyi bilsinler

2/ İnsanca davransınlar

3/ Yenilikleri takip etsinler…

AY: Geleneksel veya alternatif  tıp hakkında ne düşünüyorsunuz?

KUMBASAR:   Bir çoğu bende utanç duygusu uyandırıyor. Bir avukat hanım geldi, baş ağrısı çekiyormuş. Alnında bir delik var; “nedir bu?” diye sordum, “efendim sülük yapıştırmıştım dedi.” Hastaların sırtında çizgiler görürüz, ne yaptın? deyince “hacamat yaptırdım hocam” cevabını verirler. Neymiş vücuttaki kirli kanı alıyormuş..Kardeşim, insan vücudunda kirli kan yok ki!...İnsan beyninin özel bir mekanizması vardır. Kan niteliklerini stabil tutar. O tür uygulamalar bilimsellikten uzaktır ve sadece birtakım insanlara çıkar sağlamaktan başka yararı yoktur.

AY: Yetkili olsanız yasaklar mısınız?

KUMBASAR:    Derhal yasaklarım, olur mu öyle şey!..Hastaya zarar veriliyor. Bilimsellik para ile ölçülmez. Ancak, bir takım otların/bitkilerin yararlı olduğunu insanlar bulmuşlardır. Avrupalılar Çin’e gittikleri zaman, insanların nefes darlığı için bir yaprağı yediklerini görmüşler. Bu efedrvulgaris’miş. Günümüzde kullanılan Efedirin ondan üretilmiştir. Geleneksel kullanılan bazı olgular, günün pozitif bilimine destek olacaksa elbette kullanılmalıdır. Ama bunu bilimsel yollarla deneyip sonuçlandırmazsanız olmaz. Zakkum’un kansere karşı bir ilaç olduğunu bir Dr.iddia etti, bize bir yazı geldi, görüşümüz için. Ben de;   “olabilir, ancak bunun hayvanlar ve laboratuar çalışmaları ile kanıtlanması gerekir” dedim. Mesela sarımsak, tansiyon düşürücüdür, ama onun miktarını ayarlamazsanız olmaz. Geleneksel metot ve uygulamalar; tıbbın hizmetine verilmesi lazımdır.

AY: Dr. arasından özellikle müzikle uğraşan çok isim var ve başarılı oluyorlar. Sizin sanat/kültürle ilginiz oldu mu?

KUMBASAR:   Birçok sanatçı ile tanıştım. Öğrenciyken -sınıf arkadaşımdı- İrfan Doğrusöz, ve onun aracılığıyla; Sadettin Kaynak’ı, Selahattin Pınar’ı, yedek subay okulunda Zeki Müren’i, Avni Anıl’ı,şair Halil Soyuer’i,Bekir Mutlu’yu, Metin Everest’i, Ziya Taşkent’i  tanıdım. 40 senedir devam eden yemekli toplantılarımız oluyordu ve çok yararlıydı. Son zamanlarda daha seyrek te olsa bir araya gelmekteyiz.

http://blog.milliyet.com.tr/-kazdagi-eteklerinden-ankara-doruklarina-ve-halil-soyuer/Blog/?BlogNo=191799

Benim 13-14 tane bestelenmiş şiirim var. Bir tanesini udi Selahattin Altınbaş bestelemişti. O,özel yaşantısı nedeniyle karaciğer yetmezliği oluştu. Hastaneye yatırdım ve ziyaretine gitmeden önce sordum; “Bir şey ister misin?” “Hocam,bir şeyler yaz da beste yapayım” dedi. “Ne yazayım” dedim. “Benim gibi yalnız, yaralı bir kişinin duyguları neyse onu yaz” dedi. Bu, en son bestesi oldu. https://www.youtube.com/watch?v=WVuX9zc5j1s

“Son yara”

Kanayan kalbimdeki son yara izi senden
Zaman akıp gitse de duruyor silinmeden
Heder oldu uğruna adadığım yıllarım
Bir gün olsun sevgimin değeri bilinmeden.

xxxxxxxxxx

Bir ömür koştum senin  peşinden erinmeden

Gölgen gibi dolaştım  kimseye görünmeden

Bilemedim sevdanın açacağı yarayı

Mutluluklar bitipte son güne gelinmeden

AY: Dr. mesleğini seçenlere tavsiyeleriniz nelerdir?

KUMBASAR: Doktorlara tavsiyem; hayatla ilgilensinler. Hekim hastanın sahasına girmek için her yönden kontak kurması lazım. Tek bir grup/tip  hastaya bakılmıyor ki!..Hekimin boş alanı/zamanı olmaz.

“Boşa geçirdiğiniz hayat, ömrünüzden kaybettiğiniz zamandır.”

“Okumak, bilgileri özgürleştirmektir.”

AY: Eşiniz Sn.Canan Kumbasar ve çocuklarınız ile sağlıklı yıllar diliyoruz. Teşekkürler…