BIST 9.717
DOLAR 32,48
EURO 34,96
ALTIN 2.438,51

Tepemizi attırırsanız yine ‘’tehcir’’ ederiz

Nereden bakarsanız bakın, yüz bin kişinin, siyasi hoşnutsuzluğun ‘’kurbanı’’olarak seçilmesi ve koz konusu haline gelmesi çok insafsızca. Bir başbakanın, devletinin yüz bin kaçak işçiye göz yumduğunu itiraf etmesi ise işin trajikomik yanı.

BBC Türkçe: Ermeni tasarısının başka ülkelerin parlamentosunda kabul edilmesi konusunda ne diyorsunuz?
 
Başbakan Erdoğan: Benim ülkemde 170 bin Ermeni var; bunların 70 bini benim vatandaşımdır. Ama yüz binini biz ülkemizde şu anda idare ediyoruz. E ne yapacağım ben yarın, gerekirse bu yüz binine 'Hadi siz de memleketinize' diyeceğim; bunu yapacağım. Niye? Benim vatandaşım değil bunlar... Ülkemde de tutmak zorunda değilim. Yani şu anda bizim bu samimi yaklaşımlarımızı bunlar bu tavırlarıyla ne yazık ki olumsuz istikamette etkiliyorlar, bunların farkında değiller.
Şaka gibi…
Baksanıza Deniz Baykal bile ‘’çok talihsiz’’ bulmuş bu sözleri.
(Acaba Baykal, kendi partisinin milletvekili Canan Arıtman’ın, Türkiye’de çalışan kaçak Ermenilerin sınır dışı edilmesini; İsveç’te tasarı lehine oy kullanan veya oylamaya girmeyen üç Türk parlamenterin Türkiye vatandaşlığının iptal edilmesini ve Ermeni tasarısının kabulü yönünde oy kullanan yabancı veya Türk milletvekillerine Türkiye’ye girişinin yasaklanmasını önerilerini ‘’ne kadar’’ talihsiz buluyor?...)
Her neyse konumuz ne Deniz Bey, ne de Canan Hanım.
Başbakan’ın sözlerinin de iler tutar hiçbir yanı yok gerçekten...
Sanki o tasarılar, Türkiye’deki ekmek parası peşinde olan Ermeniler’in eseri.
 
E, oldu olacak sınır dışı etme işini yaya olarak yaptırtalım da 1915’deki tehcir görüntülerine benzer bir manzara çıksın ortaya. Yedi düvele ‘tepemizi attırsanız 1915’miş, 2010’muş dinlemez yine tehcir ederiz’ mesajı vermiş oluruz böylece.
 
Nitekim, Erivan'dakiler de taşı gediğine koymuşlar ve ''Erdoğan'ın sözleri akıllara Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan 'katliamı' getirdi'' demişler zaten.
 
Derler elbette… Ya başka ne diyeceklerdi?... Erdoğan'ın o sözlerini duyunca benim aklıma ‘’tehcir’’ geliyorsa onların da aklına ''katliam'' gelir elbette. Gayet de eşyanın tabiatına uygun bir tepki…
 
Erdoğan'ın bu ''talihsiz'' ifadesi bir bakıma 1915'deki ''tehcir''' zihniyetinin devam ettiğinin de göstergesi.  

Nereden bakarsanız bakın, yüz bin kişinin, siyasi hoşnutsuzluğun ‘’kurbanı’’olarak seçilmesi ve koz konusu haline gelmesi çok insafsızca.
 
Bir başbakanın, devletinin yüz bin kaçak işçiye göz yumduğunu itiraf etmesi ise işin trajikomik yanı.
 
Kapitalist sistemin bekasının olmazsa olmazı ‘’kaçak’’ göçmenlere -İsveç dahil- dünyanın her yerinde göz yumulur, biliriz. Ama hiçbir ülkenin başbakanı da kalkıp ‘’Biz 100 bin kaçak işçiye göz yumuyoruz’’ demez ve onları ‘’açıktan açığa’’ koz olarak kullanmaz, kullanamaz…
 
***
 
Söz konusu haber: