BIST 8.728
DOLAR 32,33
EURO 35,17
ALTIN 2.241,78

Taziye mesajına muhalifim!

Meydanlarda çocuğu ölmüş bir anneyi yuhalatan bir Başbakan’dan gelen samimiyetsiz açıklamalar.

Başlığı okuyunca, ‘’Muhalif olsan kaç yazar’’mı dediniz?

Dediyseniz bu iyi bi’şey, başlık amacına ulaşmış demektir. Neden olduğunu yazıyı okuyunca anlayacaksınız.

Başbakan’ın 1915 olaylarına ilişkin taziye mesajını ilk dinlediğim an bir an durakladım ve Başbakan’a olan önyargımı da (hayıflanmıyorum)önüme katıp ''Yine yaptı yapacağını, Cumhurbaşkanlığı için rol kesiyor’’ diye atarlandım.

''Bir bakayım hele sosyal medya konunun neresini tutmuş’’ diye Twitter’a daldığımda kafamdan geçen her türlü tespiti benim için hazırlayan kitleyle selamlaştım.

Bu hep böyle. Ben ve benim gibiler, yani Başbakanın terörist ilan ettiği ahali; Aynı şeyleri düşünüyoruz. Aynı şeyleri çiziyoruz. Aynı tepkileri veriyoruz. Aynı cümleleri kuruyoruz.

Durum şu ki; İktidar kalemleri, bu tür demeçlerden sonra, bağdaş kurup ''İzleyin izleyin paraleller şu şu şu cümleleri kuracak hohoho’’ diyerek pusuya yatıyorlar…(bu üsluptan nefret ediyorum)

Dedikleri çıkıyor mu? Çıkıyor. Dün şahit oldum. Her söyledikleri çıktı.

Bakınız, ben dahil seçimden sonra travmayı atlatamayan Sayın çok şaşkınlar; (burada şaşkınlık kelimesi olup/biteni gören/görebilen,vatanı için endişelenen, gücün yanında yer almayıp, rüzgara karşı yürüyenler için kullanılmıştır)

Aklıma/aklımıza gelen ilk tespitler…

_Aşırı doz da samimiyetsiz açıklama…

_Cumhurbaşkanlığı için oynuyor…

_Meydanlarda çocuğu ölmüş bir anneyi yuhalatan bir Başbakan’dan gelen samimiyetsiz açıklamalar.

_100 bin Ermeni’yi sınır dışı edebiliriz diye açıklama yapan Başbakan’dan gelen gol.

_Ermeni dölü, Yahudi dölü diye ırkçılığın dibine vuranların, bugün fersah fersah ötede ifadeleri…

_Stratejik oyunlar…

_ Hah şimdi de Tarihi siyasi istismar olarak kullanıyor.

Böyle kaynaştık.

Ermeni sorunu, 1915 olayları, soykırım iddialarıyla ilgili büyük bir paket olduğunu, Avrupa’da Ermeni diasporasının hiç de küçümsenemeyecek bir oluşum olduğunu, çok büyük çalışmalar yürüttüklerini, 2015’de sözde soykırımın 100. Senesini doldurduğunu ve buna müteakip, diasporanın çalışmalarını hızlandırdığını notumdur diye ekleyip, İsviçre’ye gelen tanınmış bir tarihçiye, Ermeni diasporasının gücünün altını çizip, ''TC.’nin bu bağlamda ne gibi hazırlıkları var?’’ diye sorduğumda, ‘’Maalesef aktif çalışmalar varsa bile bizim haberimiz yok’’ cevabını almışımdır.

Ama artık ne bu tarihçinin söyledikleri önemli, ne de Ermeni diasporası…

Emin ellerdeyiz…

''Başbakan’ın elbette vardır bir bildiği’’ deyip, köşemize kurulma vakti bu vakit.

'’Evet kabul ediyoruz, Ermenilere soykırım yapıldı ama abdestleri yokmuş ki hasbelkader başarılı olamamışlar...bu Türkler var ya ahhhh bu Türkler... ne siz sorun ne ben anlatayım... bir cahillik olmuş, öpelim elinizi anlaşalım’’ diyecek değil ya vanminütü çakmış koskoca Başbakan..! 

En az Başbakan kadar samimi bir itirafta bulunacağım size...

Başbakan’a sonsuz güveniyorum.

Bugün milattır.

Başbakan, Kürt sorununu çözdüğü gibi, Ermeni sorununda da ilk kez tarihi bir üslup değişikliğine gitmiş, çok önemli bir adım atmıştır. Nokta.

Başbakan’ın bu full cesaretli manevraları karşısında ondan beklentilerimiz bundan sonra Arş’a değecektir.

Sakın haa! Kendisini baskı altında hissetmesin. Asla istemeyiz…

Ama o artık ne Başbakanlık ne de Cumhurbaşkanlığı…

Dünya liderliğine oynayan büyük bir lider.

Ve bizler Dünya liderliğine oynayan bir Başbakanın iktidarda olduğu bir ülkenin vatandaşlarıyız.

Bu bağlamda Başbakanın bize yürü dediği yoldan yürümeyi, vatandaşlık görevimiz olarak algılayıp, bizim için biçilen rollerin hakkını vermeliyiz.

Başbakanın attığı bu büyük adımlara karşı, bizlerde bu sistemin görevlileri olarak...

Nasıl mı?

''1 Mayıs Taksim’de olacak’’ diye ayak diremeliyiz.

Gergin bir ortam yaratmalıyız.

Her Akp’li Bakan, vs. her kimse; kadınlar çalışamaz, alkol yasak, kürtaj yasak, kızlı/erkekli cart dı curt du türü atraksiyonlarda, twitter’dan birbirimizi galeyana getirip ortamı alabildiğine germeliyiz.

Başbakan’ın ‘’Gerilim politikası’’nı her ne kadar anlamış-çözmüş olsak da, kendimizi ''kullanışlı aptal'' gibi hissetsek de ‘’Vatan, Millet, Sakarya’’ deyip, vatan uğruna terörist damgasını yemekten kaçınmamalıyız.

Dünya lideri bize bu rolü biçiyor ve bizler her ne kadar ‘’Amaaan yemişim vatanı/milleti, pabucumun dahileri(!) hiç olmadı Mars’a giderim’’ ruh halinden acilen sıyrılıp, bu tür  ütopik kararlar altında ezilmektense, dünyanın alkışladığı Başbakanın, bizden istediği bu rolü sonuna kadar oynayarak, Türkiye’nin yükselişinde, başarısında bir nebze olsun payımız olması için çalışmalıyız.

Bazen, istemediğimiz bir rolü oynamak tek dayanağımız olabilir. (bir film repliği ama hangi film unuttum,hatta cümle tam olarak böyle de olmayabilir...)

Bu makalenin özeti; Artık lütfen gündemin gel/git'lerinde ne yazıp çizeceğimizi ezberleyen sinsi öngörü ustalarına beyin fırtınası yaptıralım. Bunu yapalım.