BIST 9.530
DOLAR 32,47
EURO 34,84
ALTIN 2.476,47

Tayyip Erdoğan’ın Batılı düşmanları

Batılıların da hayranlık gösterdiği 2009 öncesi mi, yoksa Erdoğan’ın daha içe kapanık, daha baskıcı bir üslup kullandığı 2009 sonrası mı? Hangisi?

AK Partililer olup bitenin arkasında Erdoğan’ı istemeyen Batılılar olduğundan neredeyse eminler.

Batılılar Türkiye’nin iyiliğini mi istiyor kötülüğünü mü? Bu konu üzerine uzun analizler yapacak değilim.

Kaldı ki elimde bu konuya kesinlik kazandıracak bir bilgi de yok.

Fakat “Batı önce Türkiye’yi sonra da İslam dünyasını ayağa kaldırmak istediği için Erdoğan’dan kurtulmak istiyor” teorisiyle alakalı zihnimi meşgul eden sorular var.

AK Parti iktidarının Batı ile 12 yıllık ilişkisine bir göz atalım.

Mesela, Batılıların Ahmet Davutoğlu’na değer verdiği, onu el üstünde tuttuğu, alkışladığı, hatta Türkiye’nin Kissenger’ı diye tanımladıkları dönemi hatırlıyor musunuz?

Bu dönem, bizim de Davutoğlu’nun yaptığı işlerden memnun olduğumuz zamanlardı. Değil mi?

Irak’la ilişkileri düzeltmiş. Suriye’yle yakın dostluk kurmuş. İran’ı masaya oturmaya ikna etmeye çalışıyor. Ermenistan’la diyalog kapısını aralamış. Kıbrıs sorununa makul bir çözüme bulmak üzere....

Tüm bunları yaptığı dönemde hepimiz Davutoğlu’nun performansından memnunduk. Batılılar da memnuniyetlerini gizlemiyorlardı.

Sonra ne oldu? Davutoğlu içeride ona itibar kaybettiren bir tarza ve üsluba yöneldi. Benimsediği yeni siyasetle, yaptıklarını yıkmaya başladı. Ortadoğu ülkelerindeki meşru iktidarlardan çok ‘İslamcı’ örgütlerle diyaloga girişti. 

İlk önce biz eleştirdik. Sonra da Batı itirazlarda bulundu.

Aynı durum Başbakan Erdoğan için de geçerli. 2007’de yaptığı meşhur balkon konuşmasından sonra Türkiye’ye yayılan havayı hatırlayın.

Toplumun önemli bir kısmı Erdoğan’a hayranlık besliyordu. Ertuğrul Özkök’ün yazdığı gibi “Beyaz Türkler ‘Keşke bizim de Erdoğan gibi bir liderimiz olsa” diyorlardı.

Tam da bu dönemde, Batı dünyası da Erdoğan’ı el üstünde tutuyordu. “Dünya lideri”diyordu. Ortadoğu’nun önemli bir aktörü olarak görüp alkışlıyorlardı. Batı medyası, her gün onun hakkında çıkan olumlu haberlerle doluydu.

Sonra ne oldu? Erdoğan da 2007’ye kadar benimsediği demokratik ve özgürlükçü tutumundan vazgeçti. İçeride ve dışarıda daha muhafazakar bir söylem tutturdu.

İcraatların yerini, dinî soslu konuşmalar aldı. Özgürlükçü politikaların yerini ‘dindar nesil’, ‘kürtaj yasağı’, ‘TV dizlerine müdahil olma’ gibi insanlara hayat tarzı dayatması aldı.

Giderek, toplumun farklı kesimleriyle kurduğu sıcak bağı kopardı. 

İçeride ittifak kurduğu çevrelerle arası açıldı. Kemikleşmiş tabanı dışında herkesin gözünde katı, sevimsiz bir figür haline geldi.

Daha önce “dünya lideri” diyen Batı, reformlar yaparken övdükleri lideri eleştirmeye başladılar.

Şöyle bir düşünelim: AK Parti iktidarında Türkiye en hızlı gelişimini hangi dönemde sağladı?

Batılıların da hayranlık gösterdiği 2009 öncesi mi, yoksa Erdoğan’ın daha içe kapanık, daha baskıcı bir üslup kullandığı 2009 sonrası mı? Hangisi?

2009’a kadar bu ülkede önemli işler yapıldı. Yüzlerce yeni yasa çıkarıldı. Umut ve sevinç verici demokratik adımlar atıldı.

Tüm bunlar yapılırken “Bu ülke de çok oldu” demeyip, üstelik yapılanlara destek veren Batı, niçin son yıllarda tam da işlerin kötüye gitmeye başladığı dönemde Erdoğan’ı kendileri için tehlikeli görmeye başlasın ki?

Ayrıca, geldiğimiz noktada Türkiye Batı’yı rahatsız edecek hangi işleri başardı?

Mesela, herkesi kıskandıracak bir eğitim sistemi mi kurdu?

Ya da teknolojide inanılmaz işler mi başardı? Sanayi de batılıları bile kıskandıracak hamleler mi yaptı?

Tarım alanında dünyanın dikkatini çekecek mesafe mi kat etti?

Bizi dünya liginde taşıyacak bir iç barış mı tesis edildi?

Müslüman ya da İslam imajı Erdoğan’la beraber daha mı itibarlı hale geldi?

Müslüman ülkeler arasında Batı’yı kıskandıracak veya korkutacak derecede bir dostluk mu gelişti?

Demokratik standart, özgürlükçü tutum, ülkede kalıcı bir değer haline mi geldi?

Ne oldu ki Batı son yıllarda AK Parti iktidarından kurtulmaya çalışıyor?

Erdoğan’ın başbakanlığını 2009 öncesi ve sonrası diye iki döneme ayırın. Ve ardından kendinize sorun: Hangi dönemdeki Erdoğan daha başarılı, daha sevimli, daha demokratik, daha özgürlükçü?

Ve hangi dönemde batılılar destekliyordu, hangisinde ise eleştiriyorlar?

Bulacağınız cevap, mevzunun netleşmesini sağlayacaktır.

Demek istediğim… yetersizliği, eksikleri, başarısızlıkları örtmek üzere üretilen komplo teorileri gerçek dünyayla bağı da koparıyor. Sağlıklı düşünmenin önüne geçiyor.

Diğer taraftan Erdoğanist arkadaşlar “Bazı odakların Türkiye’yi; Mısır, Suriye veyahut Ukrayna yapmak istediğini” ileri sürüyorlar.

Herhangi bir özgür ülkede başbakan, baskıyı  “Facebook’u ve Youtube’u kapatacağım” gibi uç noktalara taşırsa, orası zaten Mısır veyahut Ukrayna olur.

Son yıllarda benimsenen siyaset tarzına baktığımızda Mısır ya da Ukrayna olmak için fazladan bir düşmana ihtiyacımız olmadığını da görüyoruz.

“Türk’ün Türk’ten başka dostu yok”tan, “Erdoğan’ın Erdoğan’dan başka dostu yok” aşamasına gelmek ne tuhaf.

Bana sorarsanız Batılıların eleştirdiği herkesi korumaya almak, kahraman görmek tartışılması gereken bir davranış biçimidir. Twitter.com/acikcenk