BIST 9.548
DOLAR 32,50
EURO 34,60
ALTIN 2.492,69

Sözün bittiği yer...

KADEM Basın Komisyonu, Suriye'de bulunan bazı mülteci kamplarını ziyaret etti. İşte bu ziyaret boyunca bize tercümanlık eden de bu Suriyeli kadın, yani İman Bedir.

Oğlum daha çocukken minderleri yere dizer, sonra da karşısına geçip elinde bir mikrofon tutuyormuş gibi konuşurdu. Odaya girip de "ne yapıyorsun oğlum?" dediğimde, "anne ben televizyondayım şimdi, insanlara haber anlatıyorum" derdi.

Çocukluğu böyle televizyonculuk oyunları oynayarak geçti. Büyüyüp de üniversiteye başlayacağı zaman babası ona "madem bu kadar meraklısın, radyo-televizyon-sinema oku" dedi. En büyük isteği Hama'daki acıları anlatan bir belgesel yapmaktı. Ve 2011'de bir belgesel yaptı. Belgeseli yaparken bana ne dedi biliyor musunuz? "Anne, biz Hama'nın acılarını anlatacaktık, oysa şimdi tüm Suriye'nin acılarını anlatıyoruz" 

Hama'da yaşanan katliamı tüm dünyaya bir kez daha hatırlatmak isterken, birgün Suriye'yi bütünüyle saracak bir katliamı anlatacağını hiç düşünmemişti belki de...

Bunları anlatırken gözyaşlarını tutamayan anne şöyle devam etti; "Belgesel gösterime girdiğinde, sadece bir yerinde kolu parçalanmış bir kızın görüntüsü vardı. O görüntü için tepki gösterdiler. Sadece bu görüntüye bile tahammül edemediler. Oysa insanlar Suriye'de bu acılarla yaşıyor, onlar ne yapsın?"

Bu soru sözün bittiği yerdi...

"Babaları, çocukları, anneleri, kardeşleri gözlerinin önünde paramparça olan bu insanlar ne yapsın?"

Acının tarifi olsa, tarif defteri Suriyeli bu kadının içinde saklı derdim.

KADEM Basın Komisyonu, Suriye'de bulunan bazı mülteci kamplarını ziyaret etti. İşte bu ziyaret boyunca bize tercümanlık eden de bu Suriyeli kadın, yani İman Bedir'di.

İman abla, ülkesinde yaşanan her bir acıyı tek tek bütün insanlara duyurmak için adeta çırpınıyor.
Bugün Esad zulmünden kaçan Suriyeli mültecilerin neler yaşadığını belki de en iyi o anlıyor. Çünkü o da Suriyeli bir mülteci. 1982 Hama Katliamı'nın mağdurlarından biri.

Kısa bir süre önce Tülay Gökçimen'in Suriyeli çocukları anlattığı "Savaşın Çocukları" belgeselinde kendisine yardımcı olmuş. Bundan önce de Suriyeli kadınların gözünden Suriye'deki zulmün anlatıldığı Haykırış belgeseli için Tülay Gökçimen'le yollara düşmüş, Suriyeli kadınları konuşmaları için tek tek ikna etmiş. Bize de kampları ve yetim evlerini gezerken fazlasıyla yardımcı oldu.

İHH ve KADEM'in organizasyonuyla gerçekleşen bu ziyaretin detaylarını yarın anlatacağım. Ama öncesinde beni çok etkileyen bir olayı daha paylaşmak istiyorum sizlerle.

Kilis'e giderken yanımızda Suriyeli mülteciler için bazı yardım paketleri de götürdük. Bunun dışında elimizde bir miktar para da vardı. Onunla nasıl bir yardım yapsak diye düşünerken, sınırı geçip kamplara gideceğimiz günün sabahında, İman abla rüyasını anlattı bizlere.

Rüyasında yüzü Kabe'ye dönmüş bir koyun görüyor. Onu hayretle izlerken koyun secdeye varıyor. Biz daha "hayırdır inşallah" derken İHH'nın Kilis sorumlularından Hikmet, "o yardım paralarına ne yapacağımızı buldum. Kurban kestirip, kamplarda yemek olarak dağıtalım" diye çıkıp geldi. Nerden çıktı demeye kalmadan "bugün rüyamda kurbanlık koyunlar gördüm, ordan aklıma geldi" dedi.

Şaşırmıştık ama yardım parasıyla ne yapacağımızı biliyorduk artık...