BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,90
ALTIN 2.426,33
HABER /  POLİTİKA

Son dakika Ahmet Davutoğlu açıkladı!

Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti grubunda yeni güvenlik paketiyle ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Abone ol
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kobani eylemleri sonrası hazırlanan yeni iç güvenlik paketinin ayrıntılarını AK Parti grubunda anlattı.

Buna göre Bonzai işi yapanlar terörist muamelesi görecek. Gözaltına alınanlar 4 gün içinde hakim huzuruna çıkarılacak. Molotof saldırı aracı olarak tanımlanacak. Silahlı göstericilere verilen cezalar arttırılıyor. Maskeli göstericilere potansiyel suçlu olarak görülecek.

Pasaport için emniyete değil nüfüs müdürlüklerine gidilecek. İsim ve soy isim değişiklikleri için mahkemeye gidilmeyecek. Telefon dinlemelerinin hepsi TBMM'de kurulacak komisyonda raporlanacak.


İşte Davutoğlu'nun açıkladığı o paketin ayrıntıları:

İSİM VE SOYİSİM DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN MAHKEMEYE GİDİLMEYECEK

Doğum, evlenme, boşanma ve ölüm gibi hallerde nüfus müdürlüklerine gitme zarureti ortadan kalkacak. Nüfus müdürlüğüne gitmeden doğrudan bildirimle tescil yapılabilecek. İsim ve soy isim değişiklikliği ile ilgili mahkeme kararı artık olmayacak. İsim kişinin kendisinin seçmesinin en doğal hakkı olduğu bir husustur. Vatandaşlarımız tek dilekçeyle bu soy adını kullanmak istiyorum diyecek. Nüfus ve kayıt örneği ikametgah gibi belgeler e-devlet üzerinden verilecek.

PASAPORT

Pasaport alacak olan bundan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gitmeyecek, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne gidecek. Böylece sanki pasaportla yurtdışına çıkan her vatandaş potansiyel suçluymuş gibi Emniyet kapılarında pasaport ya da ehliyet için beklemeyecek.

JANDARMA İÇİŞLERİ'EN BAĞLANIYOR, JANDARMA YENİ KIYAFET GİYECEK

Jandarma ve Sahil Güvenlik komutanlıklarının atama ve sicil bilgileri doğrudan İçişleri Bakanlığı'na bağlanacak. Askeri konular hariç bütün diğer konularda yetkiler içişleri bakanlığına veriliyor. Atama ve sicil gibi. Jandarmalarımız bundan sonra  içişlerinin belirleyeceği özel bir kıyafet giyecek.

DİNLEMELERE DÜZENLEME

Son derece önemli ve bu olaylardan sonra bazı iç güvenlik reformu tedbirleri almamız gündeme geldiğinde istismar edilen bir konuyu da açık ve net biçimde bu reform paketi içinde cevap vereceğiz. O da kolluğun önleyici ve adli istihbarat faaliyetlerinin denetimi. Yani herhangi bir istihbari faaliyet yapılıyorsa, bunun da uyum içinde karşısında dengeleyici mahiyette denetimi yapılacak. Çeşitli konularda güvenlik birimlerinin yaptığı istihbarat, kanunlarda da olan teknik takip ve dinleme gibi yetkilerin önce bu birimlerde, İçişleri Bakanlığı'nda ve Başbakanlık Teftiş Kurulu ve Başbakanlık'ta denetimi yapılacak.

TBMM DENETİMİ

Ayrıca TBMM'de oluşturulan 17 kişilik bir komisyona da rapor sunacak. Yani dinleme ile ilgili rahatsızlıkların hepimizi nasıl meşgul ettiğini son aylarda biliyoruz. Bu rahatsızlıkları gidermek için her türlü tedbiri alacağız. Ama eğer herhangi bir suçun önlenmesi için, tek bir konuya münhasır önleyici bir istihbarat dinlemesi yapılmışsa ya da mahkeme kararı ile adli bir istihbarat yapılmışsa, bu yapılan dinlemelerin hepsi TBMM'de bütün partilerin katıldığı bir komisyonda değerlendirilecek, raporlandırılacak denetim altına alınacak. Kimse bu konuda şu şüpheye düşmesin

ŞİDETE DÖNÜŞEN HER TÜRLÜ EYLEM SUÇ SAYILACAK

Şiddete dönüştürülen her türlü eylem suç sayılacak. Yani, 'Toplantı gösteri yürüyüşü yapacağız, fikirlerimizi ifade edeceğiz...' Çok güzel, edin. Ama elinize molotof kokteyli aldığınız anda toplantı ve gösteri hakkı biter, şiddet eylemi başlar. O andan itibaren, 'Ben toplantı ve gösteri hakkımı kullanıyorum, bana müdahale edemezsin' diyemez kimse. 

MOLOTOF ATMAYA NET TANIM

Patlayıcı, yanıcı, ateşli silahlar gibi pek çok tanımlamalar var. Ama maalesef molotofkokteyli konusunda öyle bir muğlaklık var ki hakimlerin takdir yetkisine kalıyor, molotofkokteyli yakıcı bir madde mi yoksa değil mi?' diye. Hakimlerimize saygımız sonsuz ama son yaşanan olaylardan sonra bu konuda kimseye takdir hakkı tanımayız. Molotof bir saldırı aracıdır. Molotofkokteyli ile ambülanslar yakılmışsa, kütüphanelere ve müzelere saldırılmışsa, kuran kursları yakılmışsa, o molotofkokteyli insanların yüzlerine atılarak polislerimiz yanmışsa, belediye otobüsüne atılıp genç kızlarımız genç yaşta hayatlarını kaybetmişse biz buna sessiz kalamayız; bunun adı özgürlük olamaz. Bu konuda tamamıyla Avrupa Birliği ve dünya evrensel standartları esas alacağız.

Şiddet işlemek amacıyla yüzünü kapatanlara izin verilmeyecek. Okmeydanı'nda yüzünü tamamıyla kapatmış elinde pompalı tüfek bu gösteri mi, ya da ambulanslara saldıranlar. Toplantı ve gösteri yapmak isteyen yüzünü gizlemeden her türlü görüşünü söyler. Bu şekilde masekler takarak şiddet amaçlı sokağa çıkanlar potansiyel suçlu muamelesi görürler.

DEMOKRATİK ÜLKELERDEKİ UYGULAMALAR

Birileri için tek norm dışarıda demokratik ülkelerdeki uygulamalarsa işte demokratik ülkelerdeki uygulamalar. Kimse çıkıp da bu uygulamalardan sonra molotof kokteylini savunmaya cüret etmesin. Avrupa'daki basın yayın organları da bu konular yasalaştığında 'Türkiye otoriterleşiyor' diye yaygara yapmaya kalkmasınlar.

SİLAHLI GÖSTERİCİLERE VERİLEN CEZALAR ARTTIRILIYOR

Bu şekilde maske takanlar potansiyel suçlu muamelesi görürler. Gösteriye silahlı katılanların cezaları artırılacak. 6 aydan 3 yıla kadar olan ceza, 2.5 yıldan 4 yıla kadar artırılacak.

GÖZALTI SÜRELERİ

Bizim getirdiğimiz teklif, Avrupa'daki en düşük uygulamayı alıyor, polis 24 saat tutabilsin, savcı da bunu en fazla 48 saate uzatabilsin ve 4 gün içinde de hakim huzuruna çıkma zorunluluğu zaten var, bu gerçekleşsin.

ZARARIN PARASI EYLEMCİDEN ALINACAK

Biz bütün bu zararları tazmin ediyoruz, binalarımızı yeniliyoruz. Ta ki bu vandallar, bu eşkıyalar bu memleketin sahipsiz olmadığını görsünler. Ama suçlular tespit edildiğinde, bizim yaptığımız tazminler de o suçlulara rücu edilecek, onlardan alınacak. Bu rücu için geçmişte olan zaman aşımı da uzatılacak. Bu rücu zaman aşımına tabi olmayacak, uzatılacak. Bir sene sonra da olsa suçlu tespit edildiğinde, kesinlikle bu suçların doğurduğu zararlar ondan tazmin edilecek

BONZAİ İŞİ YAPANLAR TERÖRİST MUAMELESİ GÖRECEK

Bonzai ve diğer uyuşturucu işi yapanlar terör muamelesi görecekler. Çünkü gelecek nesilleri yok eden bir eylem içindeler. Bonzainin net olarak eroin ve uyuşturucu sayılacağı kanuni düzenleme yapılacak. Her türlü uyuşturucu faaliyetinin okul çevrelerine yaklaşması durumunda ağırlaştırılmış olan cezalar iki misline çıkarılacak.

ÜST ARAMALARI

Kolluğun üst ve araç arama yetkisi tamamı ile hukuki denetime açık bir şekilde gerekli izin prosedürleri işlenerek yenir düzenlemeye kavuşturulacak. Hiçbir vatandaşımızın üstü aracı ya da evi rastgele ve keyfi şekilde aranamaz. Ancak herhangi bir şekilde gelen istihbarat; çok güçlü suç işleme delili oluşturacak hale dönüşmüşse bunun için de yine yargı süreçleri de paralelinde işletilmek suretiyle izin alındıktan sonra arama yapılabilecek araçta ve üst aramalarda.

KOLLUK GÖREVLİLERİNE DENETİM

Sanal ortamda şiddet dili içeren mesajlar engellenecek. Nefret dili ve şiddet diline karşı sanal ortamda alınacak tedbirleri görüştük.

Devrim mahiyetinde bir reform yapıyoruz. Ola ki bu yetkiler verildi. Emniyet görevlilerimizden herhangi birisi bu yetkileri kötüye kullanmışsa bunu denetlemek üzere de kolluk gözetim komisyonu kurulacak. Kımisyon içinde Başbakanlık İnsan Hakları Kurumu Başkanı, Barolar Birliği ve üniversite temsilcileri bulunacak ve tamamıyla sivil bir yapıda olacak.

Engelli, hasta ve yaşlılarla ilgili yeni düzenleme yapılacak, ifade evlerinde yapılacak. Kolluğun görevini nasıl yaptığını denetlemek için Kolluk Gözetim Komisyonu kurulucak.

KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI İÇİN DÜZENLEME

İş sağlığı ve güvenliği tasarısı en kısa zamanda Meclis’e sunulacak. Kişisel verilerin korunması için düzenleme yapacağız, en kısa sürede kanunlaşacak. Elektronik ticaretin düzenlenmesiyle ilgili yasal çalışmayı tamamladık. İstanbul Tahkim Mahkemeleri kuruyoruz.

ALEVİ VATANDAŞLARININ SORUNLARIYLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR YOĞUNLAŞTIRILACAK

Bakanlar Kurulu'nda arkadaşlarımızla yaptığımız değerlendirmeden sonra inşallah en kısa zamanda bu çalıştayların raporlarını bizzat o çalıştaylara katılan bakanlardan isteyeceğim, onlarla bu konuda bir çalışma gerçekleştireceğiz. Alevi vatandaşlarımızın sorunlarıyla ilgili de önümüzdeki dönemde çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Kurban Bayramı'ndan çıktık, Muharrem ayına doğru gidiyoruz. Allah Kurban Bayramı'nda yaşadığımız türden olayları bir daha bu millete yaşatmasın. 6-7 Ekim olayları gibi... Ama herkes bilsin ki Kurban Bayramı'nda yaşadığımız olayların tekrar yaşatılmasına cüret edenler olursa, devlet ve millet hep beraber birlikte bu cüret edenlere hadlerini bildirme gücüne de sahiptir. Yaklaşan Muharrem ayı vesilesiyle de dünyanın hiçbir yerinde Kerbela benzeri zulümlerin yaşanmaması, Hz. Hüseyin'in vicdanının, ahlakının, irfanının bütün dünyaya egemen olması için gece gündüz çalışmaya, mazlumlara sahip çıkmaya devam edeceğimizi huzurunuzda bir kez daha ilan ediyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun.

DAVUTOĞLU'NUN DİĞER MESAJLARI SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, ortak vicdan adına bütün partilere, sivil toplum kuruluşlarına ve kanaat önderlerine, "Şehirlerimizi yok etmek isteyenlere, vandalizme karşı sesinizi yükseltin. Kardeşliğin yanında, dostluğun ve milli birliğin, beraberliğin yanında sesinizi yükseltin" diye seslendi.

Davutoğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, çok yoğun bir haftayı geride bıraktıklarını, bu haftada ülkenin değişik meseleleriyle ilgili bir çok çalışmaya katıldıklarını, önemli kararlar aldıklarını söyledi.

Geçen haftaki grup toplantısının ardından Doğu ve Güneydoğu illerinden gelen belediye başkanlarıyla uzun görüşme gerçekleştirdiklerini anımsatan Davutoğlu, belediye başkanlarından son olaylarla ilgili kanaat, izlenim, çözüm önerilerini dinlediğini, acılarını paylaştığını, bütün kaygılarını tek tek ele alacakları konusunda onlara teminat verdiğini anlattı.

BELEDİYE BAŞKANLARI DEMOKRASİ KAHRAMANI

Davutoğlu, bu belediye başkanlarının her birinin, gerçek demokrasi kahramanı olduğunu ifade ederek, belediye başkanlarına teşekkür etti. Davutoğlu, "Çünkü bulundukları yerlerde fikir, ifade, siyaset yapma özgürlüğünün bayraktarlığını yaptılar.  Şantaj, tehditle karşılaştılar, en yakın akrabaları saldırılara uğradı, evleri, binaları tarumar edildi. Ama onlar dimdik ayakta durdular. Sizler adına ve en fazla da TBMM'ye nüfuz etmiş milli irade ruhu adına hepimizi temsilen, o bölgede demokrasiyi ayakta tuttular" diye konuştu.

Karadeniz ve Marmara bölgeleri milletvekilleriyle çarşamba ve perşembe günleri görüştüğünü ifade eden Davutoğlu, bu hafta da İç Anadolu, Akdeniz ve Ege bölgelerinin milletvekilleriyle biraraya gelerek,  milletvekilleriyle istişare sürecini tamamlayacaklarını belirtti.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nı cuma günü ziyaret ettiğine işaret eden Davutoğlu, başkanlığı doğrudan Başbakana bağlayarak, bir çok meseleyle bizzat ilgilenme, başkanlığın protokol anlamında hak ettiği yeri verme iradesi gösterdiklerini anlattı.

Davutoğlu, bakanlık brifinglerinin sürdüğünü,  İçişleri Bakanlığı'nı çarşamba günü ziyaret ettiğini dile getirdi. Davutoğlu, İçişleri Bakanlığı ziyaretinin, temelde üç boyutu bulunduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: "Kapsamlı brifing almak, bakanlığın yapısal reform ihtiyaçlarıyla ilgili bizzat İçişleri Bakanı ve ilgili yetkililerden kanaatleri dinlemek, bürokratik konularda vatandaşımızın hayatını kolaylaştırıcı önlemler hususunda yapılan çalışmaları ele almak ve iç güvenlik reformu bağlamında düşündüklerimizi de bizzat alanda, İçişleri Bakanlığı yetkilileriyle kapsamlı şekilde istişare etmek. Bu istişareler sonucunda geçen haftaki Bakanlar Kurulu'nda ele aldığımız özgürlüklerin korunması ve iç güvenlik reformuyla ilgili ilkesel tutumumuzun alana nasıl yansıyacağı konusunda çok önemli sonuçlara ulaştık. Dün de 8 saatlik Bakanlar Kurulu'nda bunu tek tek her bir maddeyle, çerçevesiyle ele aldık."

BELEDİYE BAŞKANLARIYLA TOPLANTI

Başbakan Davutoğlu, cumartesi günü Amasya'yı ziyaret ettiğini, 138 milyon lira tutarındaki 105 eseri şehre kazandırdıklarını ifade etti.

Ayrıca bir başka istişare sürecini da başlattıklarını kaydeden Davutoğlu, büyükşehir belediye başkanları dışında Amasya'ya gelen 29 belediye başkanıyla biraraya geldiklerini, belediyelerin sorunlarını tek tek ele aldıklarını, şehir ve şehirlerin geleceği konusunda kanaatini paylaştığını vurguladı.

Davutoğlu, Bursa'da 7 Kasım'da büyükşehir belediye başkanlarıyla biraraya geleceklerini bildirerek, medeniyetlerinin tarihe yansıyan mekan düzenlemeleri olarak şehirlerin, bu medeniyet ruhunu barındırmak ve geleceğe hazırlanmak konusundaki çalışmaları ele alma imkanı bulacaklarını söyledi.

Şehirlerin, medeniyetlerin ve toplumların tarih içindeki ruhlarını barındırdığını vurgulayan Davutoğlu, her şehrin kendileri için kutsal olduğunu, milli kültür, tarihi derinlik, milli birlik ve beraberliğin sembol şahsiyetlerini, manevi önderlerini toprağın altında da üstünde de barındırdıklarına dikkati çekti. 

HİÇBİR ŞEHİR ŞU VEYA BU ETNİK GRUPLA TANIMLANAMAZ 

Davutoğlu, kendileri, Amasya'da şehirlerin ruhu üzerinde konuşurken, birilerinin, tam bir vandalizmle kadim kültürün en güzel, en köklü şehirlerini, Diyarbakır, Mardin, Van, Bitlis, Batman, Siirt'i kana bulamakla meşgul olduğunu belirtti. Davutoğlu, şunları kaydetti:

"İşte aramızdaki fark bu. Bizler şehir kuran, şehirleri bütün insanlık birikiminin merkezi yapan bir kültürel mirası savunmak için çalışıyoruz. Birileri de şehirleri yıkmak, şehirlerin ruhunu oluşturan ortak yaşam alanını yok etmekle meşguller. Bizler ırk, mezhep, din ayrımı gözetmeden bütün şehirlerimizin her köken, her geçmişten, her etnik ve mezhebi gelenekten gelen vatandaşlarımızın barış ve  huzur içinde, karşılıklı saygı içinde yaşadıkları, gerçek anlamda çoğulcu şehirler kurmaya çalışıyoruz. Birileri ise 'Şurası Kürt, şurası Türk şehri', bir başka yer şu veya bu mezhebe yakın gibi ayrımlarla şehirlerimizi bölmeye çalışıyorlar.  Irak ve Suriye'de ne zaman şehirler, 'Erbil Kürt, Basra Şii, Musul Sünni şehridir' gibi bölünmelere başladılar, devlet de ülke de bölünme sürecine girdi. Aynı şey Suriye için geçerli. Türkiye'de bütün şehirler milletimize aittir, hiçbir şehir şu veya bu etnik grupla, mezhebi tanımla tanımlanamazlar. Her bir şehir bizden aziz hatıralar barındırır, her bir şehir ecdattan yadigardır. O emaneti korumak konusunda ne gerekiyorsa her türlü önlemi alırız ve o şehirleri gerçek anlamda sim, barış şehirleri, kapılarına gelen insanları içine aldığında herkesin emniyet bulduğu şehirler haline dönüştürme ve bu şekilde koruma kararlılığını sürdüreceğiz. Bu şehirlerimizin hepsi birbirinden güzeldir. Bütün şehirlerimizi selamlıyorum. Doğusu, batısıyla tüm şehirler, bütün milletimize aittir."

ÜNİVESİTELERİMİZİ BİLİM MERKEZİ HALİNE GETİRMEK

Davutoğlu, dünkü Bakanlar Kurulu toplantısı öncesi YÖK'ü ziyaret ettiğini, kapsamlı brifing aldığını anımsattı.

Üniversitelerin, milli ve evrensel birikimi, akademisyenlerin şartlarıyla ilgili kanaatini paylaştığını belirten Davutoğlu, Türkiye gelecek dönemde gerçek anlamda yükselen güç haline gelecekse, bunun anahtar kavramının eğitim olduğunun altını çizdi.  Davutoğlu, "Çok köklü kültürel mirastan gelen bizler, küreselleşmenin getirdiği araçları da en iyi şekilde kullanarak, üniversitelerimizi gerçek bilim merkezleri haline getirmek konusunda kararlıyız" dedi.

AKİL İNSANLAR HEYETİNE TEŞEKKÜR ETTİ 

Başbakan Davutoğlu, geçen haftanın en önemli çalışmalarından birini pazar günü Akil İnsanlar heyetiyle yaptığını dile getirerek, "Kobani bahane edilerek yapılan şiddet ve vandalizmden sonra çözüm süreciyle ilgili kararlılığımızı bir kez daha burada teyit etmek istiyorum. Akil İnsanlar heyeti, geçen yıl çözüm süreci ivme kazandığı dönemde, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde, bu sürece vicdanları, birikimleriyle katkıda bulunan çok saygın isimlerden oluşuyor. Toplumun her kanaatini, toplumdaki her siyasi ideolojik eğilimi barındıran, gerçek bir fikir harmanı oluşturuyor" diye konuştu.

Akil İnsanlar heyetiyle buluşmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Davutoğlu, 11 saat süren görüşmede, hiçbir zaman sınırlaması koymadan herkesi dikkatlice dinlediğini, eleştiri yapanların eleştirilerini not ettiğini anlattı. Davutoğlu, "Sonunda kendi kanaatlerimi, değerlendirmelerimi açık şekilde ifade ettim. Katkıları ve toplantı sonrası yaptıkları yorumlarla, kamuoyuyla paylaştıkları hususta çözüm sürecine olan inançlarını bir kez daha dile getirmesi dolayısıyla teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. 

ÇÖZÜM SÜRECİ MİLLİ YERLİ PROJEDİR

Çözüm sürecinin, hiçbir dış etki olmadan, bu milletin kendi dinamikleri içinde ve hükümetin katkılarıyla oluştuğunu bildiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Milli, yerli ve özgün bir projedir ve sonuna kadar korunacaktır. Millidir çünkü bu topraklarda Malazgirt'ten bu yana oluşan o büyük milli harmanı barındırır. Her bir unsuruyla bizim milletimizin fertlerini barındırır. Yerlidir çünkü inisiyatif hükümetimizden, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde, 2005 Diyarbakır konuşmasıyla kendisinden gelmiştir. Ve hep yerli aktörler süreçte değerlendirmiştir. Akil İnsanlar heyetinin tümünün yerli olması gibi. Farklı siyasi görüşlere sahip olsalar da hepsi bu sürece yerli aktörler olarak katıldılar. Bizim için özgündür çünkü daha önce başka ülkelerde denenmiş modellerden farklı unsurları barındırmaktadır. Çünkü hiçbir benzer olay, IRA örneği, başka örnekler veriliyor Türkiye gibi bir coğrafyada, Türkiye gibi çok karmaşık ama zengin bir tarihi geçmiş barındırarak ortaya çıkmamıştır. Bu süreç başarılı olduğunda Türkiye'nin ayağındaki prangalardan kurtulmak mümkün olacağı gibi bütün vatandaşlarımız da sahip oldukları kültürel geçmiş, dil, lehçe dolayısıyla tahkir edilmeyecekleri tam bir özgürlük alanına kavuşacaklar. Demokratik, yeni Türkiye  her bir vatandaşının, her bir özelliğini aziz bilir, kutsal bilir. Ve o özellikleri korumak için her türlü çabayı harcar.

Akil İnsanlar heyeti ile yaptığımız görüşmede de ele aldığımız gibi çözüm sürecini biz konjonktürel kaygılar, taktiksel hedeflerle başlatmadığımız gibi konjonktürel olarak çıkartılan krizlerle de bitirmeyiz. Çözüm süreci başlarken, bu sürecin zorlu olacağını, provokasyonlarla karşılaşacağını, içeriden ve dışarıdan bu milletin, Kürtlerin, Türklerin ve bütün milli unsurların omuz omuza vermesinden rahatsız olanların bunları provoke etmeye çalışacaklarını biliyorduk. Gördüğümüz ve bildiğimiz tehlikeden korkmayız biz. Hiçbir tehlike karşısında boyun eğmediğimiz gibi stratejik proje olarak benimsediğimiz çözüm süreci konusunda gelen provokasyonlara da boyun eğmeyeceğiz."

Konuşması sırasında salonda bulunanların yaptığı duaların, Türkmen obaları ve Kürt aşiretlerinde de yapılan dualar olduğunu ifade eden Davutoğlu,  şunları kaydetti:

"Türkmen obaları ve Kürt aşiretlerine de buradan selam olsun. Onlar Malazgirt'te de Çanakkale'de de omuz omuzaydılar. Ne zaman bu ülkede, bu vatan tehdit altına düşmüşse hep omuz omuza oldular, olmaya devam edecekler. Bu stratejik hedefi gerçekleştirene kadar, bu hedefe emek veren herkesle omuz omuza yürümeye çalışacağız. Bu hedefin formülü şuradadır: Ortak planlama önemli, ortak söylem önemli, ortak akıl önemli. Ama en önemlisi ortak vicdanı korumak ve geliştirmek. Ortak vicdan olmadan, ortak akıl, ortak eylem, ortak söylem olmaz. Ortak vicdan adına bütün partilere, sivil toplum kuruluşlarına, kanat önderlerine buradan sesleniyorum. Sesinizi yükseltin. Şehirlerimizi yok etmek isteyenlere, vandalizme karşı sesinizi yükseltin. Kardeşliğin yanında sesinizi yükseltin, dostluğun ve milli birliğin, beraberliğin yanında sesinizi yükseltin. "