Siz içtikçe milletin içi yanıyor!
Ermenek maden faciasının ardından tutuklanan işletme müdürü bu zamana kadar ki örnekleri geride bırakarak sadece dalında zirveye oynamadı, 18 işçinin hayatına da oynadı.
Çernobil faciasının ardından çaydaki radyasyonun tehlikeli
olmadığını kanıtlamak için dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit
Aral kameraların karşısına geçmişti. Muhtemelen herkes "ne
diyecek?" diye heyecanla bekliyordu, özellikle de radyasyon
tehlikesiyle karşı karşıya kalan vatandaş.
Bakan Aral, biraz da Turgut Özal'ın "iç de millet
rahatlasın" telkiniyle bir bardak çayı kameraların önünde
içerek çayda radyasyon olmadığına dair net bir mesaj verdi.
Milletin de içi rahatladı haliyle!
Bu yöntemin Türk halkı üzerinde tuttuğuna yönelik güçlü bir kanı var sanırım. Aradan yıllar geçse de yöntem tazeliğini koruyor.
O günden bu güne benzer örnekleriyle çok karşılaştık. Ama
"iç rahatlama" garantili bu kanıtlama yöntemini
Bakan Aral'dan sonra en iyi kullanan Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek olmuştu.
Taa ki bugün kadar...
Bugüne gelmeden Melih Gökçek'in "tadarak ikna etme" yönteminden en favori iki örneğe değinmeden geçersek ayıp ederiz.
Bundan 3 yıl önce Ankara kara teslim olmuş, hayat adeta felç
olmuş...
Belediyenin yolları tuzlamadığı iddiaları üzerine Melih Gökçek'in
itirazları vardı. Gökçek, kendi
ifadesiyle “Tuzlanmadığını söyleyen yolları
yalasın" dememişti ama "tatsın" demişti.
Ölçümleme tekniği olarak aradaki fark çok kritik sakın
karıştırmayalım!
Bir diğer örneği ise 2 ay önce yaşandı.
Ankara'nın suyundaki bozulma nedeniyle şikayetler artınca
Melih Gökçek ne yaptı?
Elbette tüm halkı ikna edecek o mucizevi yöntemi seçti ve kameralar
önünde musluktan su içti. Ankaralılar da biçare
sessizce dağıldılar.
Ama hakkını yemeyelim, Gökçek'in bu gibi durumlarda
başvurduğu ilk yöntem her zaman belgedir. Baktı belgelerle
anlatamıyor, atadan kalma yöntemleri de mutlaka dener.
Gelelim bugüne...
Ermenek maden faciasının ardından tutuklanan işletme
müdürünün açıklaması bu zamana kadarki örnekleri
geride bırakarak sadece dalında zirveye oynamadı, 18
işçinin hayatına da oynadı.
Maden şirketinin işletme müdürü ifadesinde ‘Ocakta zaman
zaman su sızıntısının olduğunu, bunun tatlı su (yeraltı suyu) olup
olmadığı içerek kontrol ettiklerini’ söyledi. Toplum
genelinde geçerliliği olmasa da yetkililer nezdinde geçerliliği
ispatlanmış "tadarak ölçme" yöntemi bu kez çok
pahalıya patladı.
Teknoloji gelişmiş, tıp ilerlemiş, yıl olmuş 2014, kime ne?
Bizim iman dolu göğsümüz gibi hislerimiz var.
O da yetmezse, hiperölçekli tad alma duyumuz
var.
Siz milletin içi rahatlasın diye içtikçe milletin içi yanıyor!
Allah ölüm acısı tattırmasın!