BIST 9.699
DOLAR 32,59
EURO 34,85
ALTIN 2.498,19
HABER /  GÜNCEL

Sırrı Sakık'tan bomba açıklamalar! Aday olacak mı?

HDP'li Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık internethaber'e konuştu.

Abone ol

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA

Partisinin seçimlere parti olarak girme kararını değerlendiren Sakık, seçim barajının türkiye demokrasisinin önünde bir barikat olduğunu, ama buna rağmen halkın desteğiyle bu barajı aşacaklarını söyledi.

Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu'nun mutlaka değiştirilmesi gerektiği savunan Sakık, parlamentodaki 3 partinin hazineden yardım almasını, kendilerinin bu yardımdan yararlanmamasını antidemokratik buşduğunu da sözlerine ekledi.

İnsanların artık AKP iktidarından bıktıklarını söyleyen Sakık, AKP'nin alternatifi HDP'dir dedi. Kendilerinin ana muhalefet partisi olmadığını ama yaptıkları siyasetle ana muhalefet partisinin rolünü üstlendiklerinin altını çizen Sakık, halkın bu siyasete duyarsız kalmayacağını ifade etti.

Sakık Avustral'yanın yerli halkı Aborjinleri örnek gösterdi. Aborjinler ve timsahların aynı nehirde birbirlerine zarar vermeden yıkandıklarını söyledi. Sakık, "Ama ne yazık ki, biz bu topraklarda hala bu ruhu yakalayamadık. Hala birbirimizi ötekileştiren bir üslup kullanıyoruz" dedi.

Şimdiye kadar girdiği 3 seçim bölgesinden başarıyla çıkan Sakık, "2015 Haziran seçimlerinde milletvekili adayı olacak mısınız" sorumuza, "partimin bana ihtiyacı olursa seve seve" dedi.

Sırrı Sakık'ın, internethaber.com'dan Nesrin Yılmaz'la yaptığı röportaj şöyle:

-HDP seçime parti olarak girme kararı aldı, ne düşünüyorsunuz, barajı aşabilecek misiniz?

HAZİNE YARDIMI ALMAMIZ GEREKİR

Biz 2007'den 2011 seçimlerine kadar bağımsız adaylarla seçimlere katıldık. Aslında bu çok önemli bir mesajdı, bu süreçte biz bağımsız olarak seçimlere katılarak bir şeyin altını çizmeye çalıştık, parlamanter siyaseti önemsediğimizi vurguladık. Ama ne hikmetse bizim bu süreçte gösterdiğimiz duyarlılığın, fedakarlığı gereğini iktidar ne yazık ki yapmadı.

Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu'nun değiştirilmesi gerekirken sürekli 12 Eylül Anayasasını değiştirmeye kalkışanlar Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanununu değiştirmediler. 12 Eylül generallerinin Anayasasına karşı olanlar neden Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu'na karşı değiller, çünkü buradan nemalanıyorlar. Her seçim öncesi hazineden yüklü bir para alınır, seçimlerin dışında da parlamentoda şu an bulunan 3 siyasi parti hazineden pay alır, oysa ki bu hazineye biz de vergi veriyoruz, bizim de grubumuz var ve biz de siyasi partiyiz. Eğer adil bir seçim kanunundan, adil bir yarıştan bahsediyorsak diğer partilerle bizim de bu yardımı almamız gerekir. Hem yüzde 10'luk barajın ortadan kaldırılması hem Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu'nun ortadan kaldırılması gerekiyor. Bunu sürekli vurgulamamıza rağmen ne yazık ki bu konuda küçük bir adım bile atılmadı. Şimdi biz önemli bir süreçten bahsediyorsak, çözümden bahsediyorsak, eğer müzakerelerden bahsediyorsak, Kürtlerin isyan adresi dağlar değil diyerek demokratik siyasetten bahsediyorsak demokratik siyasetin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini söylüyoruz. Bir taraftan görüşmeleri sürdürüp, silahlar susacak diyen iktidar ama bir taraftan da demokratik siyasetin önündeki barikatları kaldırmak yerine daha da çok barikatlar yığan bir iktidar var.

EĞER BARIŞACAKSANIZ DEMOKRATİK SİYASET HAYAT BULMALI

Biz 2007 ve 2011 seçimlerinde fedakarlık gösterdik. Buradan yola çıkarak bu barajın kaldırılması gerekiyordu, üstelik bugünün ruhuna uygun olarak da bu barajın kaldırılması gerekirdi çünkü eğer barışacaksanız demokratik siyasetin hayat bulması gerekir. Ama ne hikmetse biz bunların hiçbirini görmedik. Bundan sonra sorun bizim dışımızda.

EMİNİM Kİ BARAJI AŞABİLECEK NOKTADAYIZ

Evet biz 2015 Haziran seçimlerine parti olarak katılmalıyız. Eminim ki, parti olarak barajı aşabilecek noktadayız. 2014 yerel seçimlerinde Ağrı seçimleri bize bunu gösterdi; orada AKP yüzde 70'lerde, biz ise yüzde 25'lerdeydik, biz geldik hem 30 Mart hem de 1 Haziran seçimlerinde müthiş bir başarı göstererek sonuç aldık. hemen arkasından Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yüzde 10'lara varan halk desteğini gördük. Şimdi geldiğimiz noktada artık bundan sonra kimse bizden fedakarlık beklememelidir. Biz seçimlere parti olarak katılacağız ve barajı aşacağız ama aşamasak da sorun biz değiliz, sorun bizim önümüze bu antidemokratik yasaları koyanların bunda dayatmalarıdır ve direnmeleridir.

İNSANLAR AKP İKTİDARINDAN BIKTILAR, ALTERNATİF BİZİZ

Bir taraftan sorunları çözmek amacıyla masalarda oturup konuşacaksınız ama bir taraftan da siyasetin önündeki barikatları kaldırmayacaksınız. Seçimlerde Türkiye demokrasi güçleriyle Türkiye'nin dört bir tarafında ciddi bir birlik oluşturarak barajı aşabileceğimizi umut ediyoruz. Çevremizdeki gelişmeler, hem Yunanistan'daki gelişmeler, hem Kobani ve Ortadoğu'daki gelişmeler bu toprakları da etkiliyor. Biz ana muhalefet partisi değiliz ama siyaseten ana muhalefet partisinin rolünü üstlenen bir mücadelemiz var, bunların hepsini yan yana koyduğunuzda barajı aşmamak için hiçbir neden yok ve artık insanlar AKP iktidarından bıktılar ve AKP iktidarına karşı bir alternatif olarak Halkların Demokratik Partisi'ni görüyorlar. Çünkü Halkların Demokratik Partisi sadece Kürtlerden oluşan bir parti değil. Biz Türkiye'de etnisitesi, inancı farklı olan her kesimden bir birlik oluşturarak bu birliğin hayat bulması için 2015 Haziran seçimlerinde halka gideceğiz ve Türkiye'de olup bitenleri anlatacağız. Yunanistan'da ne kadar sıkıntı varsa eminim ki bu topraklarda da aynı sıkıntılar vardır. Yunanistan'daki gelişmeyi umut olarak görenler bu topraklardaki bu siyasi mücadeleyi de umut olarak göreceklerdir.

İNSANLAR VE TİMSAHLAR AYNI NEHİRDE

Artık bizim bu topraklarda bir arada yaşayabilmeyi başarmamız gerekiyor. Avustralya'da yaşayan Aborjinler doğa kanunlarıyla kendilerini yönetiyorlar, Aborjinler kadım bir halktır, asimilasyona direnen bir halktır. Ama öyle bir hukuk oluşturmuşlar ki, bunlar ve oradaki timsahlar aynı nehirde birbirlerine zarar vermeden bir arada yıkanmayı başarabiliyorlar. Ama ne yazık ki, biz bu topraklarda hala bu ruhu yakalayamadık. Hala birbirimizi ötekileştiren bir üslup kullanıyoruz, yanıbaşımızdaki kardeşlerimize karşı bir saldırı olduğunda buradaki egemen güçlerin dil ve üslubunu gördüğümüzde "ne oluyor, ne bitiyor" diye bile soramadık. Kobani'nin özgürleşmesini bile içlerine sindiremeyen bir anlayış var, şimdi böyle bir anlayışla nasıl ortak bir hukuk oluşturulabilir. Onun için, gerçekten bir arada yaşanacaksa ortak bir hukuk oluşturulması gerekir. Bu hukuk oluştuğu zaman, birbirimize güven duyduğumuz anda siyaseti dizayn edebiliriz.

-Cumhurbaşkanı Erdoğan "Meclis'e giremezlerse masada olamazlar" diyor, ne diyeceksiniz?

BİZE KARŞI SÜREKLİ HİLELER YAPARAK...

Bunu söyleyenler demokratik siyasetin önündeki barikatı kendileri kaldırmalıdırlar. İstense kısa süre içerisinde yüzde 10'luk baraj da, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu da değiştirilebilir. Çünkü geçmişte bunların örnekleri var. Biz 2007 seçimlerinde karar alıp bağımsız olarak seçime gireceğimizi deklare ettikten sonra CHP ve AKP hiçbir noktada bir araya gelmezken, bu konuda alelacele toplanıp Anayasa'da değişiklik yaptılar. Anayasada "seçimlere 1yıl kala değişiklik yapılmaz" hükmünü değiştirdiler. Birleşik oy pusulasına bağımsızları dahil ettiler, bunun nedeni halkın kafasını karıştırarark seçilmememizi sağlamaktı. Yani, bize karşı sürekli hileler oluşturarak bu ülkede siyaseti dizayn edemezsiniz. Sizin gerçekten oturup bu konuda hakkaniyete, adalete dayalı seçim kanununu bir an önce değiştirmeniz gerekir.

EMİR KİPİYLE TERBİYE ETMEYE ÇALIŞIYORLAR

Bunları yapmıyorsunuz ama aba altında sopa gösteriyorsunuz. "Parlamentoya giremezlerse barış masasında olmayacaklar" diyorsunuz. Valla biz bu barış masasında hep olmak istiyoruz, bu topraklara barışı armağan etmek zorundayız ama sizin böyle bir niyetiniz yoksa, emir kipleriyle bizi terbiye etmeye çalışıyorsanız bu sizin sorununuzdur. Bundan sonrasını artık siz düşüneceksiniz. Artık, sürekli fedakarlığı bizden beklemeye kimsenin hakkı yok.

-Siz Türk siyasetinin önemli isimlerinden birisiniz, yerel seçimlerde milletvekilliğinden istifa ederek Ağrı Belediye Başkanı oldunuz, üstelik çok da büyük bir başarı sağladınız. Siz HDP'nin barajı aşmasında rol oynayacak mısınız, milletvekili adayı olacak mısınız?

AĞRI HALKINA TEŞEKKÜR EDİYORUM

Ben 2014 seçimlerinde partimin bir ihtiyacı üzerine, böyle bir talebim yokken, Ağrı seçim bölgem değilken bir yarışa girdim. Hareketimiz Ağrı'yı çok önemsiyor. Ağrı'nın bizimle aşılabileceğini söylediler, bizim Ağrı'daki oyumuz yüzde 25'ler, AK Parti yüzde 70'ler civarındaydı. 30 Mart'taki sonuçlara rağmen kentin kanamaması için kazandığımız seçimleri kente armağan ederek seçimlerin 1 Haziran'da yeniden yapılması için bizatihi biz başvuruda bulunduk. Ben Ağrı halkına bana güvenlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Emin olun ilk kez AKP'nin yenildiği tek seçim bölgesi orasıdır, 9 seçimde yenildikleri tek yer. O tarihte Başbakan olan Sayın Erdoğan geldi, oralarda mahalle mahalle, ev ev dolaştı, her gün bakanlar geldi. O yoksul Ağrı kenti ne paraya, ne pula, ne vaatlere, hiçbir şeye inanmadı ve bizi büyük bir inançla destekledi, bu bizim için onur verici bir şey.

BANA İHTİYAÇ OLURSA SEVE SEVE

Ben şu an orada Belediye Başkanı'yım. Bu konuda herhangi bir sorunum yok. Partimiz seçimlere parti olarak girme kararı aldı, bana bir ihtiyaç duyulursa seve seve sürece katkı sunmak amacıyla seçimlere girerim. Partimiz bunları değerlendiriyor, önümüzdeki günlerde biraz daha netleşecek, çünkü 10 Şubat'ta istifa etmek için son gün. Ağrı benim üçüncü seçim bölgem. Ben, 3 dönem üstüste Muş'tan, bir dönem de Adana'dan seçilmiştim. Şimdi yolumuz Ağrı'ya düştü ama hareketimizin ihtiyacı bir başka kent olursa baş göz üstüne kabul ederiz. Bir ihtiyaç da yoksa biz zaten görevimizin başındayız.

BENİM İÇİN İSTİKBAL BARIŞTIR

Barış sürecine katkı sunmak adına Ağrı'dayım, bu topraklarda barışı inşa etmek, 30 yıl süren çatışmalı sürecin sona ermesi için bana nereden görev düşerse seve seve kabul ederim. Belki birileri için Belediye Başkanlığı, milletvekilliği bir istikbal olabilir ama bunlar benim açımdan bir istikbal değil. Benim açımdan istikbal bu topraklarda yaşayanlara barışı armağan etmektir, gencecik insanların ölümünün önüne bir set çekebilirsek ve bu topraklarda ortak bir hukuk oluşturabilirsek, bizim mücadelemiz amacına hizmet etmiş olur.