BIST 9.788
DOLAR 32,51
EURO 34,95
ALTIN 2.435,71

"Sıradan faşizm..."

Malatya’da çocuk yuvasındaki şiddet görüntüleri ve ardından yapılan eleştiriler karşısında sanki herkes ilk kez böyle bir olayla karşılaşıyor/duyuyor gibi...
Aslında bu “sıradan faşizan” görüntüler her an, en az bir kez her evin çatısı altında yaşanıyor.

Dayak bu topraklarda “cennetten çıkma” kabul edilmiş...
"Kızını dövmeyen dizini döver" atasözleri literatüre geçmiş.

Dayağı hak etmek...
Ölümü “hak etmek” anlayışının ürünü değil mi törelere kurban edilen kadınlar?
Hem kanunların hem de ailelerin teşviki ile tecavüzcüsüyle evlenmeye zorlanan kızlar...
Sille tokat dövülen hatta canları alınan kadınlar...

Kaç ana-baba çocuğuna tokat atmıyor bu ülkede?
Kaç erkek eşini dövmüyor?
Diyeceksiniz ki Malatya farklı....
Hiç farklı değil...
Çocuklara dayak atan bakıcı kadınlar için bu, “sıradan” bir şiddet çeşidi.

İster okulda, ister evde, isterse sokakta olsun “şiddetin haklı nedeni olabilir” bakış açısıyla yapılmış kanunlar, töreler ve şiddete pirim veren genel ahlak kuralları ile yetişmiş nesillerden ne bekleyebilirsiniz?

İnsan soyunun doğasındaki şiddet, ilkellik, acımasızlık korkutuyor beni...
Yeryüzünde düşünebilen, akıllı canlılar arasında belki de en barbar olanı insan...
Adeta bir yok edici...
Denizde, karada yaşayan kendisi dışındaki her canlıyı yiyebiliyor. Bizim kültürümüzde olmasa bile kedi, köpek, çekirge daha pek çok şeyi yiyen kültürleri de düşündüğünüzde insan soyu her şeyi afiyetle yiyebiliyor.

Her şeyi yiyebilen ve dünyayı bir savaş alanına çeviren başka bir canlı türü biliyor musunuz?

***

Bu çocuklara yardım edelim...

Geçtiğimiz günlerde bir e-mail düştü posta kutuma. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Van’ın Çaldıran ilçesinde görev yapan bir kişinin çığlığını sizlere iletmek istiyorum:

Görev Yaptığım ilçe 64 köyü, 27 mezrası ve 5 mahallesi olan gelişmemiş iri yapılı bir köy. Aşiret hegemonyası hüküm sürmekte olduğundan halkı fakir,yoksul ve zavallı ...
Okullar harap, öğrenciler yarı çıplak... Ayaklarında terlik bakımsız, mutsuz ve umutsuz halde.Görev yaptığım yerin çöpünü karıştırarak karınlarını doyuruyor. Ve bulabildikleri yemek artıklarının bir kısmını da poşetlere koyup evlerinde umutsuzca bekleyen ailelerine götürüyorlar. Onlara bakarken bizlerin utanması gerekirken tam tersi oluyor. Onlar bizden utanıyorlar.

Samimiyetimle ifade edeyim ki, bu anlattığım bir masal değil. Burada yaşananlardan sadece bir örnek.

Bu bölgede terör mevcut ve var olan bir gerçek. Halkın büyük bir çoğunluğu şimdilik teröre destek vermiyor. Ama bu yoksulluk içinde nereye kadar, bilemiyorum...

Yarınlardan çok endişeliyiz! Gelin bu çocuklara sahip çıkalım. Biz sahip çıkmazsak başkaları sahip çıkmak için her an göreve hazır bekliyor. Buralarda çocukların yarım kalmış ve kullanılmış kurşun kaleme bile ihtiyacı var. Yardımlarınızı bekliyoruz.”

Bu mektubun sahibinin adı bende saklı. Yardım etmek isteyenler e-mail adresime başvurduğunda iletişim bilgilerini vereceğim. Para istenmiyor. Giyecek ve okul malzemelerine gereksinim duyuluyor. Giysilerin eski olması önemli değil yeter ki temiz olsun ve itinalı bir şekilde paketlenerek gönderilsin.

NOT: Aydınses gazetesi yazarı Gülnur Yeşilbaş’a teşekkür ederim.