BIST 9.792
DOLAR 32,51
EURO 34,94
ALTIN 2.435,24

Şiddet Körlüğü

Yıllardır Ortadoğu’nun büyük bir kısmında günlük hayatın bir parçası olan şiddet olayları, son iki yıldır hem dozunu arttırdı hem de sahasını genişletti. Ülkemizin, bölgeye komşu şehirlerine, ilçelerine dek sızan olaylar, uluslararası sahada da varlığını

Yıllardır Ortadoğu’nun büyük bir kısmında günlük hayatın bir parçası olan şiddet olayları, son iki yıldır hem dozunu arttırdı hem de sahasını genişletti. Ülkemizin, bölgeye komşu şehirlerine, ilçelerine dek sızan olaylar, uluslararası sahada da varlığını duyurmak için çeşitli eylemlere kalkıştı.

İletişim ve ulaşımın olası en hızlı sınırlarına yaklaştığı günümüzde, terör ve şiddet olayları da aynı hızla yayılabilmekte, bugün Irak’ın, Suriye’nin bir şehrinde faaliyet gösteren saldırganlar yarın Avrupa’nın herhangi bir şehrinde faaliyet gösterebilmektedir.

Bölgemizde ve dünyamızın çeşitli yerlerinde sürmekte olan ve neredeyse günlük hayatımızın bir parçası haline gelen düşük ve yüksek dozlu bölgesel, uluslararası çatışmalar; bireysel, toplumsal ve yönetsel algıda ciddi anlamda bozulmalara ve yıpranmalara neden olmaktadır. Bu yıpranmalar, sağlıklı insan algısını ve tepkisini aşındırmakta ve hem mevcut hem de gelecek nesillerin varlığına ciddi tehdit oluşturmaktadır.

30.01.2015 tarihli bir gazete haberinin hemen yanında yer alan resimde Ukrayna’da sokakta yatan bir ceset ve onun hemen birkaç adım ötesinde hiçbir şey olmamış gibi sohbetlerine devam eden iki kişi ile cesedin yanından elleri ceplerinde, ifadesiz bir yüz ile geçip gitmekte olan genç bir kız yer almaktadır. Bu resim, sürekli şiddetin bireysel ve toplumsal düzeyde nasıl bir duygu ve algı bozulmasına yol açtığının açık bir göstergesidir.

Bireysel düzeyde duygu, algı ve tepki deformasyonuna uğramış toplumların; gündelik yaşamın gerekleri ve yarını şekillendirecek durumlar üzerine kararlar verirken şiddet körlüğü yaşamaları kaçınılmazdır. Uzun süreli şiddete maruz kalmanın neticesinde ortaya çıkan bu algı ve duyarlılık bozukluğu, olayların sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesini ve olası en iyi çözüm yönteminin seçilmesini engelleyeceğinden; uzun vadede alınan yanlış kararlar ile durum daha kötüleşecek ve içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.

Bugün Ortadoğu’da yaşanan tam olarak budur. Bölgenin ivedilikle şiddetten arındırılması ve yaraların sarılması gerekmektedir. Bölge toplumlarının durup düşünmeye, olayların dışına çıkmaya ve içinde algı sınırlarını yitirdikleri resme dışarıdan bakmaya ihtiyaçları bulunmaktadır. Aksi durumda, bölgenin ve uluslararası toplumların şiddetle bulandırılmış bakışları yerini kalıcı körlüğe bırakacak, önce Ortadoğu ardından domino etkisiyle tüm dünya sonu olmayan bir şiddet sarmalına girecektir.