BIST 9.080
DOLAR 32,36
EURO 35,03
ALTIN 2.324,78

Şiddet Dili Pekişiyor!

Artık yeni bir dili var dünyanın. Alfabesi insan bedeni olan yeni bir dil. İnsan uzuvlarının parçalanmışlığı üzerinden bizimle diyalog kuran, acıtan, acıtmaktan gurur duyan; acıtarak var olan bir dil.

Artık yeni bir dili var dünyanın. Alfabesi insan bedeni olan yeni bir dil. İnsan uzuvlarının parçalanmışlığı üzerinden bizimle diyalog kuran, acıtan, acıtmaktan gurur duyan; acıtarak var olan bir dil.

Varlığını, korkuyla legalleştirmeye çalışan; insanın en temel kaygısı olan “var olma” kaygısı üzerinden otoritesini kurmaya çalışan bir dil.

Kendine özel bir imaj yaratmaya çalışan, imgelerle zihinlerimize girmeye çalışan bir dil. Siyah bayraklılar, beyaz kefenliler gibi marjinal ve ruhlarda ürperti salmaya çalışan ifadelerle, oluşuyla tehdit olma çabasında bir dil.

Korku, en kolay ve en hızlı yerleşen duygudur insan zihninde. Korkuyla, zihne çapalanan olumsuz bilgilerin ve duyguların, bilinçaltından sökülüp atılması oldukça zordur. Bu bilgi ve duyguları edinmek an kadar kısa iken; söküp atmak ise uzun yıllar hatta bir ömür alabilir.

Bu dilin adı şiddet. Bu dil şiddet dili. İnsan duyularını ve düşünme yetilerini paralize eden, baştan yeniklik hissi uyandıran; insanın var olmak için mücadele etme duygusunu felç etmeyi amaçlayan bir dil. Bu dili daha da tehlikeli hale getiren, onu kullananların kasıtlı kullanımı.

Önce görüntülerle giriyor dünyamıza. Bizi biz yapan, varoluşumuzu beş duyumuzla algılayabildiğimiz beden bütünlüğümüze saldıran görüntülerle. Sonra kelimelerle pekiştiriyor varlığını. Medya araçları, bilinçli bilinçsiz bu dilin varlığına ve yayılmasına hizmet ediyor. Her gün yüzlerce başlık yer alıyor basında ve televizyonlarda. “Böyle korkunç bir şey görmediniz”, “Başkentte korkunç olay”, “Falanca örgütün son videosu: şok şok şok” vesaire.

Bu dil, yalnızca hedef aldığı ülke ve grupları değil; bu dil bütün dünyayı tehdit ediyor. Bölgemiz,  bu dil tarafından doğrudan yaralanıyor. Binlerce değil milyonlarca yaralı bırakıyor geride ve yaralamaya da devam ediyor.

Vücudun bir bölgesindeki bozulma ve çürümenin, vücudun diğer bölümlerini etkilemeyeceğini söylemek ne kadar mantıklı ise; bölgemizde olagelmekte olan bu fiziksel ve ruhsal yaralanmaların, dünyanın geri kalanını etkilemeyeceğini söylemek ve inanmak da o kadar mantıklı olabilir!

Bölgemizin ve dünyanın şiddet dilinden korunmasına, kurtarılmasına ve korunamayanların da hızla rehabilite edilmesine şiddetle ihtiyacımız var.

Ve bireyler olarak bizlerin de, yeni bir psikolojik silah olarak namlusu üzerimize çevrilmiş olan bu dilin varlığının ve tehlikelerinin bilincinde olmaya; olabildiğince yakınlarımızı bilinçlendirmeye ve korumaya, korunmaya ihtiyacımız var.

Şiddetsiz bir hafta dileğiyle.