BIST 9.468
DOLAR 32,60
EURO 34,79
ALTIN 2.495,67

Sermayen Kadar Yaşa!

Doğru hayatın yolcusu olan kişi, kendi mutluluğunu başkalarının mutsuzluğunda aramaz.

Hangi alanda dünya hayatının nefesini soluyorsanız soluyun kaliteli yaşamın belli başlı kaideleri vardır.

Bayan, erkek, tüccar, siyasetçi, yönetici, baba, anne, evlat, personel, vs… kimliğiniz ne olursa olsun yaşadığım tecrübeler bana kaliteli bir yaşam sürülmesi gerektiğini anlatıyor.

Dünyadaki en büyük zenginlik, özüyle sözüyle doğru olmaktadır.

Doğruluk ve dürüstlük kadar paha biçilemeyen bir erdem olmadığı aşikâr.

Katıldığım bir panelde konuşmacılardan bir tanesi sözüne; “En akıllı strateji dürüstlüktür!” diye başlamıştı.

Merkeze kendimi oturtarak müşahede ettiğim hayat tarzından bahsediyorum.

Onu kazanmak isteyenin yapacağı şey özünü, sözünü ve gönlünü temiz tutmaktır.

Doğru hareket edenlerin hayatları huzurlu geçer.

Arkadaşı güzel olanların hareketleri de güzel olur.

Dünyada ve ahirette huzur arayanlar, kendilerine biri doğruluk, diğeri de iman olan iki arkadaş edinmelidirler.

Doğruluk; dürüstlük, istikâmet, samimiyet gibi sahtekârlığın ve hilekârlığın zıddı olan bir mana taşır.

Doğruluk, hayatın manasını anlamaya yardımcı olan ahlâkî bir fazilettir; olgun, vakarlı ve güvenilir bir şahsiyetin vazgeçilmez vasıflarından biridir.

Doğruluk, kişiyi toplum içinde itibarlı, kendi içinde tutarlı ve mutlu kılar.

Allah Kur’an da "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!"(Hûd, 11/ 12) buyuruyor.

Efendimiz s.a.v. gerekli olan reçeteyi bize sunmuştur:

"Müslüman, elinden ve dilinden diğer müslümanların emin olduğu, zarar görmediği kimsedir." (Tecrîd-i Sarih. I. 29)

"Allah'a inandım de, sonra da dosdoğru ol!" (Müslim, İmân, 62)

"Şüphesiz Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza değil, kalplerinize ve amellerinize (davranışlarınıza) bakar." (Müslim, Birr, 34)

İtibar en büyük sermayedir.

Doğruluk ve güven, mânevî bir zenginliktir.

Çünkü dürüst insanlara herkes yardım etmek ister.

Ona güvenir, borçlu ise anlayış gösterir sıkıntılarına ortak olan dostları çok olur.

Özellikle ticari hayatın vazgeçilmez şartlarından biri karşılıklı güvendir. Hem işi kolay olur, hem sermaye sıkıntısı çekilmez. 

Doğru hayatın yolcusu olan kişi, kendi mutluluğunu başkalarının mutsuzluğunda aramaz.

Necip Fazıl’ın tespitiyle, ’başkalarının omzuna basarak yükselmek, yükselmek değil bilakis alçakça bir zulümdür’ der.

Zulüm ve haksızlık ile yükselme yerine paylaşarak beraber yürüme erdemliliğini yaşar doğruluk sıfatının sahibi.

Aksine, kendi mutluluğunu başkalarının mutluluğunda bulur.

Başkalarına yardım etmekten, onları memnun etmekten huzur duyar. Onun için herkesin mutluluğunu paylaşmaya, dertlerine de derman olmaya çalışır.

Doğruluk, rüşvet, iltimas, adam kayırma gibi haksız kazanç ve davranışları gerçek dostluktan uzak tutar.

Hak, adalet ve işi ehline verme ölçülerine göre hareket eder.

Kendisi işinin ehli olmaya çalıştığı gibi, işi de ehline verir.

Böyle dürüst fertlerden meydana gelen toplumda maddî bakımdan kalkınma, manevî bakımdan da huzur ve güven olur.

Efendimiz (s.a.v.)  Müslümanların kimseyi aldatmaması gerektiğini ifade ederek şöyle buyurmuştur: "Bizi aldatan, bizden değildir." (İbn Mâce, Ticârât, 45)

Biliyorum ki bu yazı benimde dostlarımın ve etrafımdaki arkadaşlarımın az biraz da olsa canını yakacak mahiyettedir.

Zira bu yazı kaleme alınırken benim canımı yaktı!

Kaliteli yaşamın sermayesini tüketmeyelim!