BIST 9.558
DOLAR 32,48
EURO 34,59
ALTIN 2.479,60
HABER /  GÜNCEL

'Selamünaleyküm' dedi tutuklayın bunu!

Hâkim Binbaşı Yusuf Çağlayan kitabında dindar subayları ordudan ihraç etmek için askerî yargının nasıl kullanıldığını anlattı.

Abone ol

Eski Hâkim Binbaşı Yusuf Çağlayan, 28 Şubat'ın 14. yıldönümünde Nesil Yayınları'ndan çıkacak kitabında dindar subayları ordudan ihraç etmek için askerî yargının nasıl kullanıldığını anlattı.

YAŞ kararıyla ordudan ihraç edilen eski Askerî Hâkim Binbaşı Yusuf Çağlayan, 28 Şubat öncesi ve sonrasında irtica gerekçesiyle hakkında dava açılan ve ihraç edilen subayların 'irticai' faaliyetlerini 28 Şubat'ın 14. yıldönümünde çıkacak 'Orduda, yargıda darbeci kuşatma' kitabında anlattı.

Taraf Gazetesi'nden Ertan Altan'ın haberine göre 28 Şubat'a 'post-modern darbe' adını koyan Genelkurmay eski Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak'ın kendisine bazı subaylar hakkında işlem yapılması için baskı yaptığını ifade eden Çağlayan, lojmanlardaki fişleme faaliyetleri, başörtülü eş avcılığı gibi bildik hikâyelerin yanı sıra irticaya gerekçe yapılan akıl almaz delilleri de gözler önüne serdi.

İrticai faaliyet dedikleri

Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde 15 yıl hâkim olarak görev yapan emekli Binbaşı Yusuf Çağlayan 1998 Aralık Yüksek Askerî Şûrası'nda 'irtica' gerekçesiyle ihraç edilene kadar tanık olduğu hukuksuzlukları 'Orduda, yargıda darbeci kuşatma' adlı kitabında anlattı.

28 Şubat'ın 14. yıldönümünde piyasaya çıkacak kitapta anlatılanlar, o dönemde YAŞ kararlarıyla ordudan ihraç edilen yaklaşık üç bin personelin, TSK ile ilişiklerinin kesilmesine gerekçe olarak gösterilen “irticai faaliyetlerinin” neler olduğunu da ortaya koydu.

Askerî lojmanlarda adeta bir “cadı avına” dönüşen alkol kullanmama, ibadet etme gibi subayların ve ailelerinin yaşam tarzına yönelik hafiyelikleri anlatan Çağlayan, dindar olduğuna kanaat getirilen personelin ihraç edilmesi için askerî yargının nasıl kullanıldığını da gözler önüne seriyor.   

Bir formül bulun bu adam tutuklanacak

Takibe alınmış personelin adli işlem gerektirecek bir açığı bulunamazsa “öküz altında buzağı arandığını” ifade eden Çağlayan tanık olduğu bir olayı şöyle anlatıyor: “Bir gün savcılığımıza elleri kelepçelenmiş bir astsubay getirildi. Askerî yargının görev alanına girmeyen bir disiplin suçu işlemişti. Astsubayın tabur komutanının odasına “selamün aleyküm” diyerek girdiğine dair bir tutanak tutulmuştu. Adli müşavir, komutanın astsubayın tutuklanmasını istediğini söyledi.” Astsubayın tutuklanmadığını belirten Çağlayan, daha sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor:“Komutanın odasına girdim. Bana kuşkulu bakışlar atarak 'Yusuf neler yapıyorsun, artık astsubaylar komutanın odasına dinî selam vererek giriyor. İrtica ne boyutta' dedi.” Hâkimleri odasında toplayan tabur komutanı kararını vermişti: “Bir formül bulun bu adam tutuklanacak.”

Özkasnak hedef gösterdi

28 Şubat'ı “postmodern darbe” olarak niteleyen dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak'la yaşadığı bir diyalogu aktaran Çağlayan kitabında şu ifadelere yer verdi: “Kendisi benim adli yetki alanımda bir tugay komutanıydı. Bir astsubay hakkında yolsuzluk iddiasıyla dosya hazırlanmıştı. Bana 'bu adam kim biliyor musun' dedi. Sonra elleriyle çenesinin altını tutar gibi yapıp, açıp kapayarak 'bu adamın eşi de kızı da böyle ona göre' dedi.” Çağlayan'ın aktardığına göre yolsuzluk suçlamasının tek dayanağı ise imzasız bir ihbar mektubuydu. 

Eşinin fotoğrafını getir görelim

Çağlayan'ın kitabında aktardığı en dikkat çekici olaylardan biri de bir astsubay hakkındaki emre itaatsizlik davası. Astsubayın itaat etmediği emir ise şöyle: “Eşinin fotoğrafını getir görelim.”  Emre itaatsizlik davası neticesinde, emir askerlikle ilgili olmadığı için astsubay beraat etmiş ancak komutanı beraat kararını temyiz etmişti. Komutan dilekçesinde, askerî lojman ve tesislerden söz konusu astsubayın ailesinin yararlanması için fotoğraf istediğini, astsubayın ise ısrarla emre itaatsizlik ettiğini belirtiyordu. 

Bunları işe almayın

Orduda 'irticai faaliyet' olarak yansıtılan fiillerin, komutanların kişisel ve subjektif gözlemlerine dayandığını belirten Çağlayan, 28 Şubat sürecinde GATA'dan ve diğer askerî hastanelerden yine irtica gerekçesiyle ihraç edilen 25 uzman askerî doktorun hiçbir sivil kurumda çalıştırılma-ması için valiliklere ve YÖK'e Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yazı yazıldığını da belgeleriyle ortaya koydu.