BIST 9.076
DOLAR 32,32
EURO 35,10
ALTIN 2.300,89
HABER /  GÜNCEL

Selahattin Demirtaş'tan kritik suikast iddiası!

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, suikast iddialarıyla ilgili konuştu. Demirtaş, 'Bize istihbarat geldi. Biz bu durumu devlete ilettik' dedi. Demirtaş, kendisini arayan Abdullah Gül hakkında ise 'Allah kendisinden razı olsun' dedi.

Abone ol

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kendisine yönelik suikast iddialarıyla ilgili son dakika açıklamalarda bulundu.

Demirtaş, suikast iddiasıyla ilgili “Evet doğrudur bize istihbarat geldi. Bizde devletin tüm makamlarıyla bu bilgiyi paylaştık. Tedbirimizi almaya çalışıyoruz ama bizden çok IŞİD’i koruyorlar” dedi.


DEMİRTAŞ'TAN SUİKAST VE ANKARA AÇIKLAMASI

Demirtaş, Ankara'daki katliamı yapanların Türk ve Kürtleri karşı karşıya getirdiğini amaçladığını belirterek, “Çok şükür ki bu katliamı gerçekleştirenler arzu ettikleri şeyi başaramadılar. Çünkü halkımız her yerde bilinçlidir. İstediler ki o katliamda ortalık karışsın, Kürt-Türk birbirine girsin, iç savaş çıksın” dedi.

"ALLAH ABDULLAH GÜL'DEN RAZI OLSUN"

Demirtaş, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kendisini aradığını belirterek, “Üzerime bir borç olarak biliyorum, dün eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül beni arayarak taziye dileklerini iletti. Bu üzerime bir vazifedir bende acılı ailelere ileteyim dedim. Allah kendisinden de razı olsun” dedi. dedi.

9 YAŞINDAKİ VEYSEL'İN AİLESİNİ ZİYARET ETTİ

Demirtaş, Ankara’daki terör saldırısında hayatını kaybedenlerin taziyelerine katılmak amacıyla Batman’a geldi. Havayoluyla geldiği Diyarbakır’dan Batman’a geçen Demirtaş, patlamada hayatını kaybeden İbrahim Atılgan ve oğlu 9 yaşındaki Veysel Deniz Atılgan’ın ailelerine taziye ziyaretlerinde bulunmak üzere Gercüş ilçesine geçti. Burada taziyelerde bulunan Demirtaş, daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Katliamın yaşandığı saatten bu yana kadar ailelerin yanında olmaya çalıştıklarını anlatan Demirtaş, sadece kendilerinin değil, Türkiye ve dünyada katliamın karşısında olan herkesin acının düştüğü yerdeki hissiyatla hareket ettiğini belirtti. Ancak bu katliamdan sevinç duyanların ve sevinç çığlıkları atanların da olduğunu ifade eden Demirtaş, “Onları bir kenara bırakıyoruz. İnsani değerler etrafında birleşen bütün kardeşlerimizden Allah razı olsun. Kim olursa olsun. Çünkü bu tür acılar ve katliamlarda bizleri en azından insanlıkta birleştiremezse durum katliamdan daha vahimdir demektir. Çok şükür şu an her yerde insanlar bu acıları paylaşıyor” diye konuştu. 

"BİZ DEVLETİ SURUŞ'TA DİYARBAKIR'DA TANIDIK"

Türkiye’nin, tarihinin en ağır terör katliamları ile karşı karşıya kaldığını ve bunu normal bir süreç olarak geçiştiremeyeceklerini vurgulayan Demirtaş, “Devlette normal bir kaza yaşanmış gibi yaklaşamaz. Bakın ilk dakikadan beri ısrarla altını çizerek belirtiyoruz. Devletin sorumluluğu var. Neye dayanarak söylüyoruz? Diyorlar ki neden ilk dakikadan beri ortada hiçbir şey yokken bunu ortaya atıyorsunuz. Çünkü biz devleti iyi tanıyoruz. Suruç’ta tanıdık, Diyarbakır’da tanıdık. Parti binalarımız yakılırken, bombalanırken tanıdık. Şimdi hükümet ve devlet temsilcileri şunu iyi görmemişler. Aslında bizi öldürerek sizin altınızı oyuyorlar. Her gün bizi katlederek sizin içinizi oyuyorlar. Ve sizlerde devleti yönetenler olarak buna zemin hazırlıyorsunuz. Bizleri hedef göstererek buna zemin sunuyorsunuz. Bu barbarlarla yeterince mücadele etmeyerek buna zemin sunuyorsunuz. Devlet içerisinde bunlara destek olanlar, kaynaştıran üstünü örtenler hesabını sormayarak buna zemin sunuyor” ifadelerini kullandı.

“TEDBİR ALINSA ‘DEVLET SORUMLU DEĞİL’ DERDİK”

Saldırganların devletten ve istihbarattan güç alarak eylemlerini gerçekleştirdiklerini ileri süren Demirtaş, “Aksi taktirde göz göre göre isimleri bilinen canlı bombalar hakkında arama kaydı olan canlı bombalar elini kolunu sallayarak bu katliamları gerçekleştiremezdi. Maalesef bu durum budur. Keşke böyle olmasaydı. Keşke hükümet ve devlet elinden geleni yapmış olsaydı. Azami düzeyde güvenlik alsaydı ve içimiz rahat olsaydı. Yine de böyle bir şey ortaya çıktığında bizler devleti suçlamaz, eleştirmezdik. Çünkü her türlü tedbiri aldıktan sonra yine bu tür şeyler olabilir. Biz başımıza gelen bu katliamda en azından ‘devlet sorumlu değil’ derdik. Ama durum öyle değil. AKP miting yapmadan önce miting alanında onlarca dedektörle güvenlik önlemi alınıyor. 10 sokak öteden güvenlik önlemi alınır. Alınsın tabi ki alınsın biz alınmasın demiyoruz. Ama barış için Türkiye’nin 81 ilinden oraya vatandaşlar toplanırken ve saldırı yapılmadan önce devletin elinde bilgi varken başbakanın elinde canlı bomba listesi varken siz böyle bir mitingde en küçük bir güvenlik önlemi almazsanız birinci dereceden sorumlu sizsiniz. Ama siz bizi hedef gösteren açıklamalar yapıyorsunuz. Bizi tehdit ediyorsunuz. Bizi vatan haini, terörist, bölücü, din düşmanı ilan ediyorsunuz. Böylece hedef gösteriyorsunuz. Sonrada bu katliamlar yaşanınca sorumluyu yine bizi gösteriyorsunuz. Bombayı kendi kendilerine patlattı noktasına getiriliyor. Bu utanç vericidir. Halk adına ülkenin adına ülkenin geleceği için utanç verici şeylerdir. İşte o nedenle hükümet hesap soramıyor da veremiyor da. Tarihimizin en büyük katliamıyla karşı karşıyayız ama onlar acizlik içerisindeler. Buradan bir musibet çıkar mı? Keşke buradan doğru sonuç çıkarılsa. Barışın şehitlerini Allah'a emanet ettik. Geri kalanlar buradan bir ders çıkarmazsak bu felaketleri başımıza getirmeye devam edecekler. Bundan nasıl bir ders çıkaracağız peki, birincisi Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak Başbakan ve hükümet sözcüsüne artık bizi hedef göstermekten vazgeçsinler” şeklinde konuştu.

“DİYALOĞA KAPALI İNSANLAR DEĞİLİZ”

Diyaloğa kapalı insanlar olmadıklarını da anlatan Demirtaş, “Kan emici ve bölücü değiliz. Bu ülkenin onurlu eşit özgür yurttaşlarıyız. Kendimizi öyle hissediyoruz. Siz dıştan bunları bize yakıştırıp dayatıyorsunuz. İkincisi devlet içerisinde sizi teslim alan altınızı boşaltmaya çalışan güçlü odaklar var. Ve siz bunların üstüne gitmek yerine bunları kendi çıkarlarınız için kullanmaya devam ediyorsunuz. Bu yanlıştan da vazgeçmeniz lazım. Bunları üstüne gitmezseniz, vali olur istihbaratçı olur. Bakanına kadar gözden geçirmeniz lazım. Eğer samimiyseniz. Üçüncüsü IŞİD’i kendinize elverişli bir araç olarak kullanmaktan vazgeçmeniz lazım. IŞİD insanın da İslam’ın da ülkemizin de en büyük düşmanıdır. Onunla mücadele edecekseniz adam gibi mücadele edeceksiniz. Gencecik çocuklar slogan attı diye terörist muamelesi yapıyorsunuz. IŞİD gibi canlı bombalar ortalıkta dolaşırken onlar eylem yapmadan yakalamayız derseniz burada bir ciddiyetsizlik ve samimiyetsizlik söz konusudur. Bunların hepsini çözmek siyasetin boynunun borcudur. Kaybettiğimiz bütün insanlara hatıralarına sadakatimizin gereğidir. Biz bunu yapmak zorundayız. Tek bir insan ölmesin diye siyasetçiler olarak bu sorumlulukları bilmek zorundayız. Başka türlü acıları dindiremeyiz. Başka türlü ülkemize adım adım yaklaşan felaketleri önleyemeyiz. Ben katliamda hayatını kaybeden ailelerimizin metanet karşısında mahcup olduk. Bu bizim onlara karşı ne kadar borçlu olduğumuzu gösteriyor. Kan demiyorlar daha fazla kan aksın demiyorlar. Barış istiyoruz diyorlar. Başkalarının canı yanmasın diyorlar. Savaşla kanla silahla nereye kadar gidebiliriz? İnsanları her gün öldüğü bir yaşamda bizler nereye kadar gidebiliriz. Herkes barış sesini yükseltmeli. Acı her yerde büyüktür ama paylaşıldıkça azalır. Halkımız her yerde acıyı paylaşmalı. Ailelerimizin yanında olmalı” açıklamalarında bulundu.

“ARZULADIKLARI ŞEYİ BAŞARAMADILAR”

Bombayı patlatanların Kürt ve Türkleri karşı karşıya getirmeyi amaçladığına da dikkat çeken Demirtaş, şöyle devam etti:

“Halk bu oyuna gelmedi. Çok şükür ki bu katliamı gerçekleştirenler arzu ettikleri şeyi başaramadılar. Çünkü halkımız her yerde bilinçlidir. İstediler ki o katliamda ortalık karışsın. Kürt-Türk birbirine girsin. İç savaş çıksın istediler. Olmamasının nedeni insanlarımızın bilinçli olmasıdır. Çünkü bu katliamların amacını bilecek kadar politiktir insanlarımız. Bunu da en büyük şansımız. Iğdır’da, Dağlıca’da saldırılar oldu aynı gecede 400 binamız yakıldı. Hiçbir günahımız olmadığı halde bunlar yaşandı. Ama 100 insanımızı Ankara’da kaybettik ailelerimiz tek bir yere saldırmadı. Bir yere intikam duygusuyla yaklaşmadık. Böyle olması lazım. Başka türlü bu felaketleri durduramayız.”

“DEVLET İÇİNDE BÜYÜK BİR İŞBİRLİĞİ VAR”

Taziye çıkışı gazetecilerin canlı bombanın kimliğinin açıklandığı yönündeki sorusunu Demirtaş, “İki gün önce Ankara’da savcı ile görüştüğümüzde de aşağı yukarı bu bilgileri bize verdi. Bombanın da bombacının da Suruç’taki bombacı ile bağlantısı tespit edildiği ifade etmişti. IŞİD bağlantısının da olduğunu söylemişti. Ama biz kendilerinin açıklamasını bekledik. Yoksa patlamadan bir gün sonra aşağı yukarı bu bilgiler ortaya çıkmıştı. Aranan kişinin canlı bomba olarak kendini bir yerde patlatacağı bilgisi var. İstihbaratı var aynı zamanda. Mitingle ilgilide çok sayıda istihbarat bilgisi vardı. Devletin elinde yani bir canlı bombanın gelip orada eylem yapabileceğine dair bilgiler var. Dolayısıyla çok büyük bir devlet içinde iş birliği var. Sıradan bir zafiyet, sıradan bir ihmalden söz edemeyiz. İşbirliği yapılmış o nedenle bunun üstüne gidilmesi lazım ve bütün sorumlusu kimse hesabının sorulması lazım” şeklinde cevapladı.

Demirtaş, kendisine yönelik bir suikast girişimi olup, olmadığı şeklindeki bir soruyu da, “Herkesin yaşamı her an tehlikededir. Allah canımızı vermiş istediği zamanda alır” sözleriyle yanıtladı.