BIST 9.717
DOLAR 32,48
EURO 34,93
ALTIN 2.439,00

Sahi bu vatan kimin!

Yazıma “bu vatan bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin” diyerek başlamak istiyorum.

***

Gün olmuyor ki insanların etnik kökenine, mezhebine dair tartışmalar yaşanmasın.

Bu tartışmaları hem tehlikeli hem de çirkin buluyorum.

Tartışmaların seyrine bakılırsa Osmanlı’dan sonra Türkler sırra kadem basmış görünüyor.

Sanki sessiz sedasız yok olup izini kaybettirmiş bir milletten bahsediyoruz!

Yeri geldiğinde, tarihi boyunca 16 devlet kurmuş, yedi düvele hükmetmiş, çağ kapatmış çağ açmış bir millet diyoruz.

Farkında mısınız bilmiyorum;

Başta ülkeyi yöneten siyasiler olmak üzere yeni nesil aydınlar sihirbazlara taş çıkartacak mahirlikle demokrasi torbası içinde bir milleti yok etmekteler.

Bu becerileriyle yeteneksizsiniz programına katılacak olsalar; hem jürinin hem de izleyicilerin dudakları uçuklardı herhalde.

Gözlerimizin önünde torbanın içini dışına çeviriyorlar ama nafile…

Görünürde ne Türk devleti ne de devletin asli unsuru olan Türk milleti var!

Kaybettikleri Türk milletini daha sonra demokrasi torbasından mı yoksa şapkadan mı çıkaracaklar bu da merak konusu.

Bekleyip göreceğiz.

Sihirbazların sıkça kullandıkları bir numara daha vardır;

Hani, bardağa koydukları suyu okus pokus yaparak savurduklarında suyun konfeti yağmuruna dönüşmesi numarası var ya, işte o...

Türk olarak kaybolmuş millet dönüşümle başka bir etnik gurup olarak mı torbadan çıkacak, o da şimdilik meçhul.

***

Tarihimiz boyunca 16 devlet kurduğumuzu hatırlatarak köklü devlet geleneğine sahip olduğumuzdan sitayişle bahsettiğimizi yukarıda vurgulamıştık.

Haksız da sayılmayız.

Fakat ya sonra?

Sonrası muğlak…

Son zamanlarda öyle rayından çıkmış söylemlerle karşılaşıyoruz ki neredeyse yaşadığımız ülkenin bir Türk devleti olduğundan şüphe edeceğiz.

  1. Hun Devleti: MÖ 220- MS 216
  2. Batı Hun İmparatorluğu: MÖ 53
  3. Avrupa Hunları (Batı Hunları): Avrupa Hunları MS 434
  4. Akhunlar
  5. Göktürk Devleti:
  6. Uygur Hakanlığı:
  7. Avar Devleti:
  8. Hazar Devleti:
  9. Karahanlılar:10.yy.
  10. Gazneliler:
  11. Büyük Selçuklu Devleti: 1040-1157
  12. Hârizmşahlar Devleti: 1097-1231
  13. Timurlar Devleti: 1370-1507
  14. Bâbur Devleti: 1494-1858
  15. Altınordu Hanlığı: 1227-1502
  16. Osmanlı Devleti: 1299-1923

Bunlar tarihte bildiğimiz Türk devletleri.

Onca ciddiyetsiz tartışmaları esas alırsak “peki ya Türkiye Cumhuriyeti ne oluyor” diye haklı olarak kendi kendimize sorma ihtiyacı duyuyoruz?

Türkiye Cumhuriyeti aslında Türk devleti değildi de bize yalan mı söylediler?

Demokrasi diye diye geldiğimiz nokta bu mu?

“Türkiye bir Türk devletidir” diyenler ırkçı sayılıyor.

Eyvah ki ne eyvah…

İnsanlar “Yahu kardeşim Türkiye Cumhuriyeti bir Türk devletidir” demeye korkar oldular.

Bunun ırkçılıkla ya da kafatasçılıkla ne ilgisi var?

Zaten Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesine göre; dini, dili, ırkı ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan her fert Türk olarak kabul görür ve eşit haklara sahiptir denmiyor mu?

Bu tanım Kürtleri yok saymak, asimile etmek anlamına mı gelir?

Birbirinden farklı etnik grupların toplamı değil midir Türk Milleti?

Oysa insanların birbirlerini dinine, mezhebine veya etnik kimliğine göre yargılaması zaten hem insani hem de ahlaki değildir.

Hiçbir etnik gurubun diğerine üstünlüğü de olamaz.

Ama bütün bunlar Türkiye Cumhuriyetinin bir Türk devleti olduğu gerçeğini de değiştirmez.

Bu hususta toplumun tüm kesimleri mutabıksa ancak o zaman oturulur etnik grupların Türk etnik grubundan farklı muamele görüp görmediği araştırılabilir, tartışılabilir.

Bu konuda eksik uygulama varsa süratle giderilir.

Şüphesiz, dil hususu da sürekli istismar edilen bir konudur.

Devlet tanımı içinde bulunan ortak tarih, ortak gelecek ve kader birliği gibi olmazsa olmazlardan biri de kuşkusuz iletişimi sağlayacak olan ortak dil hususudur.

Ortak dil aynı zamanda resmi dil olan Türkçedir.

Devlet insanların inançlarına, kültürüne müdahale etmemelidir.

Her etnik gurup kendi ana dilini kullanmakta özgür olmalıdır.

Unutmayalım ki; neredeyse Türkçe bilen hiç kimsenin olmadığı köylerimiz bulunmakta.

Bu durum oralarda yaşayan insanların suçu sayılamaz elbet.

Suç, o eğitimi söz konusu köylere ulaştıramamış devletindir.

Resmi dil olan Türkçe insanların ana diline müdahale etmeden en ücra köylere kadar götürülmüş olmalıydı.

En azından bundan sonra ki gayretler bu yönde olmalı.

Özetle;

Siyasetçiler ve aydın diye ortalarda dolaşanlar sihirbazlığı bir tarafa bırakıp gerçeklerle yüzleşsinler.

Türkiye Cumhuriyeti bir Türk devletidir fakat devleti oluşturan halk tek etnik gruptan ibaret değildir.

Türkiye’de Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Süryani, Arap ve hatta Alman, İngiliz, Rus, Ermeni, Rum gibi azınlıklar bulunmaktadır.

Bütün bu etnik gruba mensup insanların oluşturduğu topluma ise Türk Milleti denir.

Devlet Türkçe öğretememiş olduğu için son zamanlarda gündemde olan anadilde savunma hakkını tabi ki vermelidir.

Ta ki herkesin ana dilinin yanı sıra Türkçeyi öğrenmiş olacağı güne kadar bu hak Kürtlerden ya da diğer etnik guruplardan esirgenmemelidir.

Başta siyasetçiler olmak üzere aydınlar illizyon gösterisini bırakıp, resmi dil olan Türkçeyi ülkenin en ücra köşesine kadar götürmeye yönelik çözüm arayışı için mesai harcasınlar.

İlerisinde gözümüz yok, sadece demokrasiyi çalışır duruma getirsinler yeterli.

Bu topraklarda yaşayan herkesin hem mensubu bulunduğu mezhep ya da etnik kökeniyle hem de Türk milletinin birer mensubu olması münasebetiyle gurur duyacağı günlerin özlemiyle yaşıyoruz.

Unutulmamalı ki; Türkler ve Kürtler birlikteyken güçlü, özgür oldukları kadar da mutlu olacaklardır.