BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,89
ALTIN 2.435,14
HABER /  POLİTİKA  /  SP

Saadet Partisi'nden Somali raporu

Son 60 yılın en büyük kıtlık felaketiyle karşı karşıya bulunan Somali'ye heyet gönderen Saadet Partisi, tespitlerini rapor haline getirdi.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderildiği bildirilen rapor, bayramlaşma programları kapsamında partilerini ziyaret eden siyasilere ve gazetecilere de verildi.

Saadet Partisi'nde, Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yılmaz'ın başkanlığında oluşturulan heyet, Somali'den dönüşünde, kıtlık felaketine ilişkin tespit ve değerlendirmeleri rapor haline getirdi.

EKMEK GİREMEYEN ÜLKEYE SİLAH NASIL GİRİYOR?

Somali raporunda çarpıcı tespitlere yer verildi. Bu tespitlerden bazıları şu şekilde sıralandı:

''İnsanların ekmek bulamadığı Somali'de, 14-15 yaşındaki çocukların elinde bile otomatik tüfekler, kaleşnikof silahlar var. Ekmeğin giremediği ülkeye füze de dahil olmak üzere onlarca çeşit silah ve bombanın, kimler tarafından, nasıl ve hangi yollarla sokulduğu mutlaka cevaplanması gereken bir soru.

Okuma yazma oranı yüzde 34. Ölüm yaşı oranı ise 48. 10 milyonluk nüfusa sadece 550 doktor düşüyor. 1990 yılında kişi başına milli gelir 170 dolar seviyelerinde iken bugün resmi bir tespit yapılamasa da, aylık ortalama kazanç miktarı 40 dolar seviyelerinde. Sadece son üç ayda açlık ve yoksulluk nedeniyle ölen çocuk sayısı 30 bin.

Bölgeyi yeniden istikrara kavuşturabilecek tek ülke Türkiye. Çünkü Beyaz Adamı sevmeyen Somalililer, söz konusu Türkiye olunca bütün yüreklerini açıyorlar. Bunda Türkiye;yi Osmanlı'nın torunları olarak görmeleri önemli bir etken oluşturuyor.

Bunun yanı sıra, Kızılay, Diyanet Vakfı, Cansuyu, IHH, Deniz Feneri, Kimse Yok mu gibi bir çok yardım örgütünün bölgede yaptığı olağanüstü çalışmalarda Somalililerin gönlünü fethetmiş durumda. Gerçekten bu yardım derneklerinin ölüm tehlikesini göze alarak yaptıkları fedakarca çalışmalar her türlü takdirin üzerinde. Öte yandan Başbakan Erdoğan'ın Somali'ye yaptığı gezide bölgenin istikrara kavuşması noktasında Türkiye'ye yönelik beklentiyi arttırmış görünüyor.''

TÜRKİYE'YE GÜVENİYORLAR

Türkiye'nin bundan sonraki öncelikli görevi bölgede istikrar ve güvenliği sağlamak konusunda atılacak adımlara öncülük yapması gerektiği belirtilen raporda, ''Somali halkının Türkiye sevgisi bunun için uygun ortamı sağlamaktadır'' denildi.

İstikrarın sağlanabilmesi için Somali'deki tüm yerel grupların yöneticileri Türkiye'nin öncülüğünde bir araya getirilmeli ve aralarındaki ihtilafların giderilmesi konusunda Türkiye hakem rolü üstlenmesi gerektiğine vurgu yapılan raporda, ''Ekonomik, askeri ve siyasi alanda ilişkiler arttırılmalıdır. Somalili öğrenci, polis ve askerlere gerekli eğitim desteği verilmelidir'' görüşüne yer verildi.

''KAMP KENARLARI İSİMSİZ MEZARLARLA DOLU''

Saadet Partisi'nin Somali'ye gönderdiği heyetin Başkanı Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ziyaret sırasında Somali Cumhurbaşkanı Sheikh Şerif Ahmet başta olmak üzere devlet yetkilileri ve bazı önde gelen kanaat önderleriyle görüştüklerini, bunun yanı sıra kıtlığın etkilerini bizzat tespit edebilmek için hemen bütün mülteci kampları ziyaret ettiklerini söyledi.

Bu görüşme ve ziyaretlerde gözlemlenen tespit, değerlendirme ve önerileri içeren bir rapor hazırladıklarını ve raporu da, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, siyasi partilere ve ilgili sivil toplum örgütlerine gönderdiklerini kaydetti.

Mustafa Yılmaz, son yüzyılın en büyük kuraklık ve açlık felaketini yaşayan Somali'de iç kesimlerde durumun daha da vahim olduğuna dikkati çekti. Açlıktan ölmemek için Başkent Mogadişu ve çevre ülkelerdeki kamplara sığınmaya çalışan Somalililerin, yer yer 300 kilometreye yakın yolu yürüyerek kat ettiklerini belirten Yılmaz, ''Büyük çoğunluğu çocuklardan oluşmak üzere yüzde 30'u bu yolculuk sırasında hayatını kaybetmiş durumda. Sadece son 3 ayda ölen 5 yaşın altındaki çocuk sayısının 30 bini aşmış olması felaketin boyutunu anlamak için yeterli. Açlık ve susuzluk tehdidi nedeniyle 1 milyona yakın insan mülteci durumunda. Kamplara ulaşabilenler şanslı sayılıyor. Öyle ki ölüm yolu adı verilen bu yolculukta açlık, kolera ve sıtma gibi nedenlerle 5 çocuğunu birden kaybeden aileler var. Kamp kenarları isimsiz mezarlarla dolu'' ifadelerini kullandı.

''AÇ İNSANLARA TERÖRİST UYGULAMASI''

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yılmaz, bu drama karşın ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin Somali'ye yönelik uygulamalarının ise ''insanlıktan oldukça uzak'' olduğunu savundu.

Yılmaz, şunları kaydetti:

''Somali'den havalanan her uçak, potansiyel terörist olarak sınıflandırılıyor. Başkent Mogadişu'dan kalkan istisnasız her uçak Kenya sınırında bulunan ve ABD'nin kontrolünde olan askeri üsse indiriliyor. Bu paranoyak yaklaşım yüzünden 1.5 saatlik mesafe 5 saate çıkıyor. Bu uygulamaya Somali'deki incelemelerimiz sırasında bizzat heyetimiz de muhatap oldu. Kenya'ya gitmek üzere bindiğimiz ve içinde yardım örgütlerinin yanı sıra, acilen hastaneye yetişmesi gereken genç bir Somali'nin de bulunduğu uçak Kenya sınırındaki üsse indirildi. Burada hasta olan genç de dahil olmak üzere bütün yolcular eşyalarıyla birlikte uçaktan indirildi. Uçak ve eşyalar ikinci kez didik didik arandıktan sonra uçağın kalkışına izin verildi.

Asıl niyetin terörizmle mücadele değil bölgeyi kontrol etme kaygısı olduğu açık. Çünkü Hint Okyanusu kıyısında yer alan ve Afrika'nın en uzun okyanus sahiline sahip olan Somali, stratejik özelliği nedeniyle emperyal ülkelerin her zaman mücadele alanı olmuş.

''Afrika Boynuzu'' adı verilen bölgede kritik bir konuma sahip olan ülke, gerek uluslararası ticaret ve enerji akışı açısından gerekse petrol ve doğalgaz rezervleri açısından başta ABD olmak üzere İngiltere, İtalya, Fransa gibi ülkelerin iştahını kabartıyor.''

SÖMÜRGEYLE BİRLİKTE FELAKET GELDİ

Somali'nin 1500'lü yılların ortalarında Osmanlı hakimiyeti altına girdiğine de vurgu yapan Yılmaz, ''Somalili kanaat önderlerinin kendi ifadeleriyle, bölgenin iç barış ve huzur açısından en istikrarlı olduğu dönemde Osmanlı hakimiyeti altında geçirdiği 400 yıllık süreç olmuş. Ne var ki 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı'nın bölgedeki güç ve etkinliğini kaybetmesi yerine İngiliz ve Fransız hakimiyetinin geçmesi felaketlerinde başlangıcı olmuş'' diye konuştu.