BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Referandumda Oy Verecekler İçin Küçük Bir Öneri!

“Çocuklar, ne Atatürk ne de onun şanlı arkadaşı İsmet İnönü diktatör değildir. Zaten Osmanlı diktatörlüğünü kaldırıp cumhuriyetimizi ilan ettik

Ülkemizin her tarafının ateş çemberi içerisine sokulmaya çalışıldığı şu günlerde Referandum oylamasına katılacaklar için küçük bir önerim var.

1908-1924 tarihleri arasını kapsayan dönemi bulabildikleri gerçek kaynaklardan hızlıca okumaları.

İlk başta hemen şunu söyleyelim ki; Referandum sonrası yapılacak olan sistem değişikliği devrim niteliğindedir. Bunu kimse unutmasın!

Zira bu tarih aralıklarını araştırdığımızda karşımıza çok net bir sonuç çıkıyor.

Bu net sonuç ile birlikte evet/hayır kararsızlığından ya da şüphelerinden çok temiz bir şekilde arınacak ve gönül rahatlığı ile referandumda oy vereceksiniz inşallah.

Ben hızlıca kendi çapımda araştırma ve okumalar yaptım elbette. Uzun uzun bütün detayları yazarak sizi yoracak değilim. Lakin birkaç enstantane ve saikler sonuca götürüyor zaten.

Araştırmalar neticesinde gördüm ki yapılmaya çalışılan sistem düzeninin bu vatanın birliği ve selameti için olduğu aşikâr.

Zira Osmanlıdan Cumhuriyete geçiş dönemini okudukça sistemin mutlakıyet içerisinde yeniden inşa edilmesinin şart olduğunu gördüm.

Çünkü biz aziz bir milletiz ve Osmanlı sonrasında ki oluşturulan zemin üzerinde azizliğimizin farkına varamıyoruz.

Osmanlı dağılmasıyla birlikte sadece Cumhuriyet rejimi hedeflenmemişti. Bütün Orta Doğu ve Osmanlı tebaası içerisinde bulunan yönetimlerde hedefteydi.

Cumhuriyet sistemi inşa edilerek sadece Anadolu değil bütün İslam Coğrafyası insanlarına ve değerlerine dokunulmaya başlanmıştı.

Hızlıca yakın tarih okumalarına bakıldığında bir sürü örnek ile karşılaşabiliyoruz.

Anadolu dışındaki vatandaş seviyesinde dahi bunun tezahürleri can yakıyordu.

Osmanlı Devleti, cumhuriyete dönüştükten sonra, bir Ürdünlünün, elindeki yeni Ürdün pasaportuyla yetkililere giderek: "Herkes bu pasaportla alay ediyor, oysa eskiden Osmanlı pasaportum varken selam dururlardı. Ben Osmanlı tebaasıyım ne olur bunu değiştirin" diye yalvardığını okuduğumuzda içimiz burkuluyor.

İstanbul’da yanı başımızda yapılmak istenenler ise cabası.

Gene küçük görülebilecek örneklerde dahi bu sistemin neden inşa edildiği ortaya çıkıyor; Topkapı Sarayı Cumhuriyet'in ilanıyla (1924) müze olarak kullanılmaya başladıktan hemen sonra Kutsal Emanetler Dairesi ziyarete kapatılmış, 24 saat Kur’an okunması geleneği yasaklanmıştı.

Yani amaç sistem ya da vatan değil “din” idi.

Cumhuriyet Türkiye’si, eski köklerin üzerinde kendini geliştirmeye çalışacağına, Osmanlı ile gereksiz yere savaşa girip Osmanlı kökünü yani aziz bir millet oluşumuzun emarelerini kaldırmaya ve dini tahrif etmenin zeminini hazırlıyorlar.

Cumhuriyet kuruluşu esnasındaki yönetim sisteminin gerekliliğini anlatabilmek için her kademede siyasi ve ideolojik uğraşlar veriliyor.

Cumhuriyet kurulması ile birlikte eğitimdeki müfredatta enteresan ayrıntılar göze çarpıyor.

Okullarda öğretmenler tarafından lafızdan düşürülmeyen sözler ; “Çocuklar, ne Atatürk ne de onun şanlı arkadaşı İsmet İnönü diktatör değildir. Zaten Osmanlı diktatörlüğünü kaldırıp cumhuriyetimizi ilan ettik.”

Osmanlı yönetiminin tek adamlıkla ve diktatörlükle yönetildiğine dair müfredata konu olmuş sözler algı gereği temiz dağarcıklara işlenmeye çalışılıyor.

Çünkü tek adamlık diye tabir ettikleri Osmanlı yönetimi İslami perspektif dışına çıkmaksızın hareket eden ve adalet dağıtan bir sistemdi.

Uluslararası muvazenede başarı sağlayan bir sitemdi.

Onların istediği ise birilerinin boyunduruğu altında ezilmiş ve azizliğimizi kaybetmiş olmamızdı.

Osmanlı sonrasında olduğu gibi sünepe ruhlu ve ikinci sınıf insan muamelesi görmek istemiyorsak yarınlarımızı kendimiz inşa edebiliriz.

Ve bilelim ki ne olursa olsun tek şahsa değil tek milletin geleceğine oy vereceğiz!

Hemen burada her kesimi kapsayacak şekilde şunu belirtelim; bu memleket hepimizin hangi fikre sahip olursak olalım tek devlet, tek millet, tek bayrak altında birliğimize-beraberliğimize halel gelecek eylemler ve söylemlerden uzak duralım.