BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,77
ALTIN 2.507,72

Referandum raporu ve T.Türkeş ve D.Bahçeli ne de(di)mişti?

Siyasiler, güven konusuna dikkat etmeli…

REFERANDUM BİTTİ…
Referandum bitti, ama AK Parti+ MHP birleşmesinden beklenen yüzdeye ulaşılamadı. Kısaca: “Bir zafer ya da hezimet çıkarabilecek durum olamadı." Ama; hayır cephesi,CHP bayrağı altında  %49’a ulaştı. MHP’nin güçlü olduğu illerdeki hayır oranları ile, MHP’nin desteği sorgulanacak gözüküyor… YSK’nın son kararları tartışmaları getirecektir. “Çok az farkla kazandı ama işi zor” , “50.000 seçmenin 25.000’i kabul etti diye bir anayasa değişikliği yapılamaz. Daha doğrusu, bir kişinin oyuyla bir toplumun geleceği belirlenemez.” v.b. sözler Erdoğan için "boş sözler" olarak algılanacaktır… “Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.”
“Evet”  cephesinin yükünü yine Erdoğan üzerine almıştı ve referandumu kendine karşı olanlara/dünyaya meydan okumak üzerine kurdu, CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na vurarak referandumu seçim havasına döndürmeye çalıştı, danışmanlarının son andaki “eyalet” sözleri kampanyaya gölge düşürdü…Sık sık  “neyi yapamıyorduk ki, bu referanduma gerek duydular ve komşularla kötü olduk, ekonomimiz kötüye gitti” sorularına muhatap olundu…Sonuçta, anayasa maddeleri değil, lider oylanmış oldu.
Başbakan’da iyi çalıştı, koşturdu, sesi kısılmadı…Ancak, o şakacı/nükteci B.Yıldırım gitti, yerine; bağıran, kızan, rakiplerini aşağılayan bir çizgi geldi. Kullanılan dil zaman zaman tabanda tepki doğurdu.  AK Parti’de;  S.Soylu, N.Kurtulmuş, B.Bozdağ,M.Çavuşoğlu, F.Işık,A.Arslan,N.Canikli, M.Müezzinoğlu  dışında öne çıkan olmadı. Ancak, AK Parti seçmeni oradan oraya koşturulmaktan çok  yoruldu…Bu seçimde MHP mitinglerine de destek vermek zorunda kaldılar. En çok zorlanan elbette AK Parti’nin il ve ilçe başkanları oldu. Kişileri topla, otobüsler kirala, kumanyaları hazırla v.b. kolay değil….

Hayır cephesi oldukça çeşitli ve renkliydi…Sol-sağ-dindar-muhafazakar-devrimci-pkk-fetöcü birbirine karıştı. CHP’nin; kavgaya/sataşmaya girmemesi, parti amblemini kullanmaması, meseleyi devletin bekası/cumhuriyet olarak göstermesi  beğeni topladı. Ancak, slogan ortaya koymada başarılı olunmadı. CHP lideri, D.Baykal, M.İnce, Ö.Özel, M.Sarıgül, Baroların eski ve yeni başkanları çok hareketliydiler. Birkaç MV’nin seviyesiz/çirkin  konuşmaları rahatsızlık yarattı.

MHP’nin Evetçileri, çok rahattı. D.Bahçeli bile; Cumhurbaşkanını ve Başbakanı takdir etti, “eh bizde gücümüz yettiğinde katkıda bulunduk” cümlesini kurdu.7-8 küçük miting yaptı, CHP’ye vurdu ama, fazla karışmamaya gayret eder gibiydi. Partinin 2. adamları ortalarda yoktu.

MHP’nın Hayırcıları ise adeta ülkeyi harman ettiler, kapalı toplantılarda canla-başla çalıştılar. S.Oğan, M.Akşener, Ü.Özdağ hitabetleri ve birikimleri ile öne geçtiler. Bu arada,D.Bahçeli’nin istifasını beklemek hayal olacaktır.

Bu referandumda; Ak Parti’den, MHP’den, BDP’den  ne kadarı “hayır” dedi, HDP’den ne kadarı “evet” dedi v.b. sorulara cevap bulmak çok zor. Ama, Güneydoğu evete yöneldi. Özellikle 1.5 milyon yeni oy kullanan gencin nereye oy verdiği çok önemliydi, ama bununla ilgili bir özel çalışma yapılmadığı için anlaşılamayacak galiba…

Genel görüş: Cumhurbaşkanı ve Başbakan referandum sonrası konuşmalarında birleştirici bir dil kullandılar. Artık; kavga değil, huzur ve barış ile herkes işine sarılsın isteniyor.  Pahalılıkla mücadele ve ekonomiye duyarlık bekleniyor. Ama, bazıları aynı yolda ilerliyor. C.Küçük evetleri görünce tweetinde; "Evet kazandı, ama savaşa hazır olun"  Sonra, tepkiler üzerine bir tweet daha atarak, "Beyinsizlere... Kaybettiği halde meşruiyet tartışması açanlarla tabii mücadele edeceğiz, savaşacağız" diye yazdı.  AK Parti eski MV,'ın tweet hesabından; "Kesinlikle hırsızlık yaptılar, yapacaklarını biliyorduk. Başa çıkamadık. Silahlı mücadeleye hazır olun" şeklinde paylaşımlar yaptı.Yenişafak köşe yazarı Tamer Korkmaz, ekranlarda bağırarak, posta koymaya devam etti. Beyler; sakinlik, sakinlik, sakinlik…

 

T.TÜRKEŞ VE GÜZEL TÜRKÇE…

 kampanyası sırasında Ülkü Ocakları Genel Başkanı O.Kılavuz'un 'davayı satmakla' suçladığı AK Parti Genel Başkan Yardımcısı T.Türkeş yazılı bir açıklama yapmış, biz alanımızla ilgili bölümü vermek istiyoruz; "Merhum Türkeş’in işaret ettiği bu ülkü doğrultusunda çalışan ve çabalayana da ülkücü denir. Bu hedefi şaşıran, bu doğrultuda çabalamayan insanların, içinde veya başında bulunduğu kurum ve kuruluşların adı ne olursa olsun orası merhum Alparslan Türkeş’in kurduğu ülkü ocakları değildir. Nefsini ve şahsi çıkarlarını her şeyin üstünde tutarak, Türkeş ailesine saldıracak kadar gözü dönenlere de ülkücü demek mümkün değildir. Çıkar odaklı çeteleşerek, bir kişi ya da bir kuruluşun güvenlik görevlisi gibi hareket etmek bir Bozkurt’un yapacağı iş değil, olsa olsa çakalların ya da başka mahlukatın işi olsa gerektir. Güzel Türkçemiz ile söylemeye çalıştıkları herzeleri kuş ciklemesinde (yani 160 karakter’de) dahi beceremeyen; ne imlası, ne de sözcükleri ile Türkçeyi kullanamayanların ülkücülükten bahsetmeleri söz konusu bile değildir."

T.Türkeş’in, güzel Türkçe ile  ilgili sözleri güzel, ama “mahlukat” ve“herze” olmamış, çünkü  argo… T.Türkeş’in geçmişte kullandığı argo kelimeler arşivlerde duruyor.  Ayrıca;  ülkücülerin Türk diline karşı olan  hassasiyetlerini, “…ne imlası, ne de sözcükleri ile Türkçe’yi kullanamayanların ülkücü olamayacakları”nı da bu şekilde öğrenmiş olduk… Benjamin Franklin; “Öfkenin her zaman bir nedeni vardır; ama her zaman iyi bir nedeni yoktur” demiş.

D.BAHÇELİ’NİN REFERANDUM SONRASI UYGULAMA ANLAYIŞI…

Uygulamalardaki aksaklıklar ve eleştirileri dikkate alarak, Türkiye’nin daha güçlü ve çevresiyle sorunlarını çözen iç istikrarını sağlayan terörü kökünden kazınmış bir iktidarı kurmak istiyorsa Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, her şeyi gözden geçirip tek adamlık heveslerine karşı, olumsuz eleştirilere cevap teşkil edecek kucaklayıcı bir Cumhurbaşkanı olması, yani bir anlamıyla tek adam değil devlet baba olması lazım. Bunu başarırsa bütün itirazlar ortaya kalkar. Yok hala ben halkın şu kadar oyuyla seçildim, her şeyi ben bilirim diyorsa o zaman zaten bu kaynama Türkiye’de başlar ve istesen de istemesen de ısısıyla AKP’ye de düşebilir. (Sistem değişip bu tartışmalar olursa ne olur) O zaman ya bir seçime doğru gidilir, ya Türkiye’de yeni bir kaos yaratılır. Bu aşamadan itibaren, millet iradesi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine evet der ise, millet bu kararı verirse, bunun geriye dönüşü olmaz. O zaman tek bir yol kalıyor, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini daha etkin ve işler bir hale nasıl getirebileceğimiz konusunda partiler veya aydınlarımızın düşünmesi gerekir. Bunun geriye dönüşü olmaz, olmamalıdır da….”

D.Bahçeli’nin kullandığı uyarı amaçlı kelimelere dikkat edelim lütfen: ”tek adamlık hevesi”, “devlet baba olması”, “itirazlar”, “her şeyi ben bilirim”, “kaynama”, “ısı AKP’ye düşebilir”, “seçime gidilir”, “kaos yaratılır”

Siyasetçi değiliz, ama iyi bir gözlemciyiz. Etkinliklerde; her kesimden vatandaşla görüşüyor, konuşuyoruz…Hatırlarsanız, referandum kararı alındığında; evet/hayır, ne çıkarsa çıksın, ülke hızlı bir şekilde erken seçime gidecektir demiştik…Gerçi ekonomide ve kararlarda çok zaman kaybettik ve iş dünyası  kesinlikle seçim istemiyor ama, yine de birlikte bekleyip, görelim!...

AH ŞU SOSYAL MEDYA/İ.TATLISES:

Referandumda 'Evet' oyu kullanacağını açıkça belirten  hakkında geçtiğimiz günlerde "Hayır çıkarsa ülkeyi terk ederim" dediği iddia edilmişti. İ.Tatlıses twetterden cevap verdi;  “Benim asla böyle bir açıklamam olmadı. Ben bu ülkenin evladıyım, evet de, hayır da çıksa ne toprağımdan, ne de memleketimden vazgeçerim çünkü ben bu vatanın topraklarında doğmuşum; aşımı da, işimi de bu vatanda kazanmışım. Benim oyum EVET, bunu zaten açıkladım ama ülkemi terkederim demedim asla ve asla da demem...” (İ.Tatlıses)

REFERANDUM ÖNCESİ İLAÇ GİBİ GELEN HABER!…

Evet mi, hayır mı önde çıkacak derken, B.Şakrak, yine atlatma bir haber yaptı, referandum öncesi merakla beklenen haberi verdi ve içimizi rahatlattı! Haberde geniş geniş yazmış; ne yapacaklarını, çocuklarının durumunu!...Biz okurlarda merak ediyo, uyuyamıyorduk.. Teşekkürler B.Şakrak!...

 “Uzun süre flört eden ünlü oyuncular Ceyda Düvenci ile Bülent Şakrak'ın 19 Aralık 2015'te Kaz Dağları'nda evleneceğini, herkes bu köşeden öğrenmişti. Üçüncü kez evlenen Ceyda Düvenci ile ikinci kez nikah masasına oturan Bülent Şakrak cephesinden yine çarpıcı bir haberim var! Mutlu evliliklerini Okan Ali adını verecekleri oğulları ile taçlandıracak olan çift, Amerika'ya yerleşiyor….”

BİR SERGİMİZ VAR...

Sanatçı dostumuz İbrahim Can'ın yeğeni, ressam Cem Aşcıoğlu'nun resim sergisi,20 Nisan 2017'de, Şişli Nazım Hikmet Kültür Sanat Evi'nde (17.30) horonlu,kemençeli, türkülerle açılıyor. Birlikte olalım...