Pilotlar kurtuldu diye kahroldular
71 gündür mahsur tutulan pilotlarımızın geri dönüşü bile bizi bir duyguda birleştirmeye yetmiyor.
9 günlük bayram tatilinde "tatil" yapmayan klavyelerimiz sağolsun.
Gündem yoğunluğu bi rahat vermedi ki
"bilirkişi" kalıbından çıkıp şöyle öze dönelim. MİT- Hakan
Fidan derken bayram sonunda kaçırılan pilotlarımızın yurda
dönüşleriyle diplomasi uzmanlığımız tavan
yaptı.
Pilotların 71 gün sonunda evlerine,
ailelerine sağ salim kavuşmalarına değil de Başbakan Erdoğan'ın
havaalanında karşılamasına takılanlar oldu.
Bunlar belki de en
hafifiydi.
Belli bir kesim var ki ne yapsanız
yaranamıyorsunuz.
Pilotlar kaçırıldığında hükümete
veryansın edenlerle, kurtarıldığında "şov yapmayın" diyenlerin aynı
olmasına şaşırdık mı?
Hayır.
Olimpiyatları kaybettiğimizde zil
takıp oynayanlarla pilotlar kurtarıldı diye neredeyse matem
tutanların aynı olmasına şaşırdık mı?
Hayır.
Dolar fırladı diye sevinç çığlıkları
atanlarla, "pilotlar Katar uçağıyla geldi, senin neren büyük ülke?"
diyenlerin aynı olmasına şaşırdık mı?
Hayır.
Kaçırılsalar bir dert, kurtarılsalar bir
dert.
Hadi bu kesimi anlıyorum, ne yapsan
yaranamayacaksın belli de hükümete yaranacağım diye takla üstüne
takla atanları ne yapacaksın?
Pilotlar kurtarıldı diye sevinmekten öte
geçip "ohhh pilotlarımızı da kurtardık, çatlayın da
patlayın" moduna geçenlere şaşırıyor muyuz?
Evet!
Şahsen ben şaşırıyorum.
Şahsen ben şaşırıyorum.
Bilen bilir de bilmeyen bu lafları
edenleri, kaçırılanları alıp getiren uçağın pilotu ya da anlaşmayı
yapan ekibin bizzat başındaki adam sanır.
Eleştirmenin de sevinmenin de ayarını kaçıralı çok oldu. Fabrika ayarlarımıza dönemiyoruz nicedir.
Eleştirmenin de sevinmenin de ayarını kaçıralı çok oldu. Fabrika ayarlarımıza dönemiyoruz nicedir.
Zaten kutup kutup ayrılmış, almış
başımızı gidiyoruz.
71 gündür mahsur tutulan pilotlarımızın geri
dönüşü bile bizi bir duyguda birleştirmeye
yetmiyor.
Durum bu kadar vahimken, seviyeyi mahallede oyun oynayan çocukların "ohh canıma da değsin" seviyesine indirmek akıl tutulmasından başka bir şey değildir.
Durum bu kadar vahimken, seviyeyi mahallede oyun oynayan çocukların "ohh canıma da değsin" seviyesine indirmek akıl tutulmasından başka bir şey değildir.
Bİ' ŞEYİ DE
BİLMEYİN!
Lügatimizde olmayan kelimelerin
başını "bilmiyorum" çekse gerek.
Hemen ardından da "haklısın"
geliyor sanırım. Ama "haklısın" tek başına gelmiyor.
Malesef "haklı olabilirsin" demeyi de hep yanında
sürüklüyor.
Böyle olunca da ortaya "hep bilen ama
hiç yanılmayan!" bir toplum çıkıyor.
Gündemine göre kah ekonomist, kah diplomasi
uzmanı, kah modacı, kah siyaset bilimci ama her daim "ben
bilirimci" her daim "haklı"
oluyoruz.
Sizin de bunları gördükçe içinizden "
bi' şeyi de bilmeyin kardeşim" demek geçmiyor mu?