BIST 9.525
DOLAR 32,57
EURO 34,75
ALTIN 2.492,11

Operasyonun ‘mağdur’ları

Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde düzenlenen bir operasyonda fuhuş iddiasıyla 22 kadın gözaltına alındı.

Gözaltına alınan kadınlar özellikle magazin dünyasının tanıdığı isimler.

Fakat ne yazık ki onların isimleri bu defa magazinin renkli ışıkları ile süslenemeyecek kadar tatsız bir tutanağa eklendi..

Tabi bununla kalmadı, adları gazete ve televizyonların manşetlerine de büyük puntolarla yazıldı.

 

Bu operasyonun işleyişinde adından tutun da, erkek egemen bir tavırla kamuoyuna yansıtılışına kadar tartışılacak pek çok konu var.

 

Operasyonun kamuoyuna duyuruluşunda sadece kadın hakları değil, temelinde insan haklarına aykırı bir tutum olduğu düşüncesine ben de tamamen katılıyorum. İnsan Hakları Derneği’nin "Bu operasyon isimleri ve görüntüleri teşhir ederek kadınlar açısından hak ihlali yaratmıştır. 'Özel hayatın gizliliği' ilkesi ihlal edilmiştir. Bu operasyon Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırıdır" açıklamasını da son derece haklı ve yerinede buluyorum.

 

Bu olaya karışan ünlülerin gerçekten fuhuş yapıp yapmadıklarını hala bilmiyoruz.

Ya da gözaltına alınan kadınların hepsi mi suçlu, daha belli değil.

Ancak gerçek şu ki, gözaltına alındıkları dakikalar itibariyle isimleri defalarca telaffuz edildi, yüzlerini örtmeye çalışarak emniyete girişlerinden muayeneye gidişlerine kadar her adımları “flaş” haberlere geçti, ama fuhuş gibi çift taraflı bir olayda bu kadınların isimleri ifşa edilip dilden dile dolaşırken, erkeklerin kimlikleri “sporcu”, “işadamı” tanımlamaları ile örtülüverdi.

Tepkilerden mi bilinmez,  olaya karıştığı iddia edilen  erkeklerin bazılarının adlarını yeni yeni duymaya başladık.

 

 

Evet, polis bir suç çetesinin ifade ve telefon kayıtlarına dayanarak bu operasyonu düzenledi. Ki basına yansıyan telefon kayıtlarının bir kısmını okuyoruz da.

Ama olayın kamuoyuna duyurulmasında gereken özeni göstermedi.

Aynı şekilde basın da, kendi karnından çıkan, süslerle püslerle büyüttüğü “yıldız”larını damgalamaktan çekinmedi.

Bizlere gelince, zaten önyargılarımızla öylesine kuşanmıştık ki, sorgulamaya pek de gereksinim duymadık.

Operasyonun iddianamesine, iddiaya karışan kadınların isimleri 'mağdur' olarak geçiyor.

Ama bu olaya karışan kadınlar adli sonuçlara göre tamamen “aklansalar” bile zihnimizdeki kodları çoktan belli oldu.

İşte bu, olayın en onarılmaz tarafı!

 

Belki de olaya adı karışan kadınların 21 tanesi suçlu bulunup, sadece biri gerçekten haksızlığa uğramış olacak.

Bu ihtimal bile sonucu beklemeyi gerektirmez miydi mi?