BIST 9.140
DOLAR 32,38
EURO 35,04
ALTIN 2.326,58

Ölüm sonrası ne yapılmamalı?!..

Öleni; ya hayırla an, ya iyiliğini konuş, ya da ebediyen sus.

Kutsal kitabımız  Kur’an’da;

Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı? Senin ölmenle rahata kavuşacaklarını mı sanıyorlar? (Enbiya/34)

Aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez. (Vaki’aA/60)


Ölülerin ardından kötü konuşmak caiz değildir. Hz. Aişe validemizden rivayet edilen bir Hadisi Şerif’de Peygamberimiz (sav) "Bir arkadaşınız öldüğü zaman onu bırakın, onu gıybet edip ayıplamayın." buyurmuştur.(Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49)

Abdullah B. Ömer'den rivayet edilen bir hadiste de "Ölülerinizin iyiliklerini, güzelliklerini anın ve kötülüklerini sarfı nazar edin." buyurmuştur. (Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 33)

“Ölen ya hayırla anılacak, ya iyiliği konuşulacak, ya da ebediyen susulacaktır. Allah’a ve Ahirete imanı olanın başka bir söylem ve eylem içinde olması mümkün değildir” (Buhârî, Edeb 31; 85; Rikâk 23)

“ Sakın ölenlerin ardından ve hakkında kötü şeyler konuşmayınız. Çünkü ölen biri hakkında kötü şeyler konuşmak, diriyi rahatsız eder; yaşayanları üzer; ölüye de konuşulan hiçbir şey ulaşmaz!” (Vakidi, Megazi 2/851; Hâkim, Müstedrek 3/241)

             Neden bunları yazdık?;

Yeşilçam’ın; “en yakışıklı, en güzel gözlü, en güzel yüzlü, en güzel gülen, ödül sahibi” ve 111 sinema filmi 4 TV dizisinde oynayan, eğitime destek verip okul açan, sanatçı Tarık Akan’ın “kanserden-ölümü, yazarları ve mahalleyi ikiye böldü, cenaze töreni de siyasallaştırıldı..

Gazeteci Fatih Tezcan twitterde;  “Tarık Akan'dan nefret ederim ama biz FETÖ'nün Ergenekon Operasyonu'nu alkışlarken o direniyordu! Biraz Edeb Ya Hu!”  Tarık Akan'ı sevmezdim. Ama F.Gülen'in zulmüne karşı gece gündüz Silivri'de direnen bir insanın arkasından konuşacak kadar saygısız değilim.” demiş.

 Sabah yazarı Melih Altınok, konuyla ilgili olarak sosyal medyaya isyan etmiş; "Buyurun meydan sizin. İstediğiniz kadar saygısızlık edin, kötü konuşun, nefretinizi nefretimize armağan edin. Korkak alıştırmayın dilinizi. Ama Gandi'nin dediği gibi; kininiz yüzünden değil, bizzat kininiz tarafında cezalandırılacaksınız bunu asla unutmayın.”  

Hani, güzel ahlâktan ibaret olan İslam dinimizde ölenin arkasından konuşulmazdı?

Son 10 yıldır, arkasını –bugün için- sağlama alan, Hükümete dayayan karşı mahalleye saldırıyor.

Sn. yazarlar; Yenikapı ruhu’na ne oldu?!..

NOT:Bu arada, bazı cenazelerde konuşmacıların “Nur içinde yatsın” yerine, “Işıklar içinde uyusun/yatsın” demesini yadırgıyoruz, çünkü, bu söylem, milletten uzaklaşmaktır. Nur’un sözlük anlamı:  Aydınlık, ışık, parıltı, ziya. İlahi bir güç tarafından gönderildiğine inanılan parlaklık. Nur Suresi Medine döneminde inmiştir  ve  64 ayettir.

YAKIŞMADI!...

“O kanlı, zalim Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü, 'Pir Sultan Abdal Köprüsü' yapana kadar siyaseti bırakmayacağıma dair kendime söz verdim. Ülkenin vergileriyle yapılan kurumlara; kanlı, faşist, zalimlerin isimlerini verdirmeyeceğiz.” ifadelerini kullanan CHP'li Erdem'e tepki gösteren (Sn.Erdem, bir türlü erdemli olamıyor.) Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sn.Melih Gökçek, resmi Twitter hesabı üzerinden; " Yavuz Sultan Selim benim atamdır. Ankara'da yeni kurulacak mahallenin adını Yavuz Sultan Selim Mahallesi koyacağız, Gücü yeten hırt engellesin" dedi. Seçilmiş bir MV’ne böyle ifade edilmemeli. Ülkemizin Başkenti  Gazi Ankara’nın B.Belediye başkanı, sürekli sosyal medyada birilerine bindiriyor, bu gibi argo ifadeleri çok kullanıyor ve yakışmıyor!…

HAFTANIN AÇIKLAMASI…

“Tarafsız bakış ve yapıcı yaklaşım çerçevesinde yürütülen, uzun soluklu bir çalışmanın eseri odan “Eğitime Bakış 2016” raporunu, bundan sonra da ‘Eğitime Bakış’ ana temasıyla her yıl yayımlayacağız. Böylece, Türkiye’de eğitimin mevcut durumunun ve küresel görünümünün, sürekli ve istikrarlı bir disiplinle mercek altına alınmış olacaktır. Kur’an-ı Kerim, siyer ve temel dini bilgiler derslerinin ders programlarına dâhil edilmesinde talebimiz ve takibimiz var. Bu konuda ısrarcıyız. Biz şimdiye kadar bu konuda hep net cümle kurduk. Ne terörist öğretmen olmalı ne de öğretmen terörist olmalı dedik. Dolayısıyla öğretmenlik mesleği milletin çocuğunu teslim ettiği ve geleceğe hazırlaması noktasında misyonu yüklediği bir meslektir. Öğretmenin görevi çocukların eline kalem tutuşturmak, onu geleceğe hazırlamaktır. Öğretmenin görevi asla çocuğun eline silah tutuşturmak, terör örgütüne sempatizan ya da militan yetiştirmek olamaz. Bu anlamda, bu tartışmaların sendikalar üzerinden yürütülmesi son derece yanlış. Sendikaların görevi de teröre payandalık yapmak, terör örgütünden talimat almak asla değil.” (Eğitim BİR-SEN (Eğitimciler Birliği Sendikası) Genel Başkanı Ali Yalçın/Diriliş Postası/Kübra Minnet,Özel haber)