Olmak ya da olmamak!
İnanç bakımından düşündüğümüzde bir müslümanın sadece Atatürk için değil herhangi başka bir insan için de "olmasaydın olmazdık" lafzını kullanması bana göre sakıncalı.
Yıllarca Osmanlı'yı yok sayan, atası olarak kabul etmeyen, bahsi açıldığında hakaretlerle ağzını doldurmaktan çekinmeyen bir zihniyetle mücadele ettik.
Cumhuriyet bir bıçak gibi kesti attı
geçmişini.
Osmanlı yokmuş, Osmanlı'dan gelmiyormuş gibi davrandı. Hatırlatıldığında ise aşağılama kılıfına sardılar utançlarını.
Hatasıyla sevabıyla tartışmak yerine külliyen inkara başvurdular. Kemalist zihniyet, belki bu şekilde varlığını ikame etmekte buldu çareyi.
Osmanlı yokmuş, Osmanlı'dan gelmiyormuş gibi davrandı. Hatırlatıldığında ise aşağılama kılıfına sardılar utançlarını.
Hatasıyla sevabıyla tartışmak yerine külliyen inkara başvurdular. Kemalist zihniyet, belki bu şekilde varlığını ikame etmekte buldu çareyi.
Tarih bize gösterdi ki başını kuma gömenler
var olanı ortadan kaldıramaz. Görmek istemesen de o "gerçeklik" hep
orada duruyor. Beğensen de beğenmesen de inkar etmen gerçeği
değiştirmiyor.
Bugün Atatürk için yapılan
tartışmalar bana geçmişte ve hala bugün de yaşadığımız bu durumu
hatırlatıyor.
"Olmasaydın olmazdık"tan "Olmasaydı da olurduk"a varan bu kutuplaşmanın tartışıldığı zemin çok kaygan, sınırları kırmızı.
"Olmasaydın olmazdık"tan "Olmasaydı da olurduk"a varan bu kutuplaşmanın tartışıldığı zemin çok kaygan, sınırları kırmızı.
İnanç bakımından düşündüğümüzde bir
müslümanın sadece Atatürk için değil "herhangi" başka bir insan
için de "olmasaydın olmazdık" lafını
kullanması bana göre sakıncalı.
Oldurmak, var etmek, yaratmak Allah'a mahsustur. Aksini iddia ise şirktir.
Oldurmak, var etmek, yaratmak Allah'a mahsustur. Aksini iddia ise şirktir.
"Olmasaydı da olurdun ama Coni mi
Maykıl mı olurdun?" sorusunu varlığın Allah'tan geldiğine
inanan ve kadere iman eden birine söylemenin de hiç bir anlamı
olmadığı gibi mantıksal bir alt yapısı da yoktur.
Bu varsayım gerçekleşse Coni'lerin sayısında patlama olurdu herhalde.
Bu varsayım gerçekleşse Coni'lerin sayısında patlama olurdu herhalde.
Benim, beni ben yapan tüm özelliklerimle var
olmamı dileyen Allah, elbet bunu yaratmaya
muktedirdir. Bizi bu günlere getiren süreçte aktörlerin
adı değişirdi ama ülkemin kaderi değişmezdi. Çünkü dileyen
Allah'tır.
Sizi hayal kırıklığına uğratmak istemem ama olmasaydı da ben yine Hatice Kübra olurdum.
Sizi hayal kırıklığına uğratmak istemem ama olmasaydı da ben yine Hatice Kübra olurdum.
Neticede "olmasaydı
n'olurdu?" diye bugün kıyametleri koparttığımız Atatürk'ü
bu konumlandırmayla tartışmak da içi boş bir tartışmadır.
Çünkü Ahmet, Mehmet, Ali değil o sürecin baş aktörü Mustafa
Kemal olmuş.
Olmuş, yaşanmış, geçmiş, bitmiş...
Olmuş, yaşanmış, geçmiş, bitmiş...
Atatürk bugün tartışılacaksa "var
olup, olmaması" üzerinden değil yaptıkları üzerinden
tartışılmalıdır.
Osmanlı padişahları nasıl tartışılmaz değilse Atatürk de tartışılmaz olmamalıdır. Elbette bu tartışmaları yaparken aslında "tarihimizi" tartıştığımızı unutmamak kaydıyla.
Osmanlı padişahları nasıl tartışılmaz değilse Atatürk de tartışılmaz olmamalıdır. Elbette bu tartışmaları yaparken aslında "tarihimizi" tartıştığımızı unutmamak kaydıyla.
Hakaret etmeden, küfretmeden konuşabilmek,
senin gibi düşünmeyene tahammülsüzlük göstermeden dinleyebilmek,
özlemini duyduğumuz eylemler haline geldi. Özellikle de "hassas"
konularda.
Atatürk, Cumhuriyet'ten bu yana bu
ülkenin hep "hassas" konusu oldu.
Son dönemde bu hassasiyetin gittikçe arttığı bir gerçek. Kendini dışlanmış, yaşamına müdahale edilmiş, değerlerine çomak sokulmuş hisseden kim varsa çareyi Atatürk'e sığınmakta buluyor.
10 Kasım'da Anıtkabir'deki o devasa kalabalık bunun en bariz göstergesidir bana göre.
Son dönemde bu hassasiyetin gittikçe arttığı bir gerçek. Kendini dışlanmış, yaşamına müdahale edilmiş, değerlerine çomak sokulmuş hisseden kim varsa çareyi Atatürk'e sığınmakta buluyor.
10 Kasım'da Anıtkabir'deki o devasa kalabalık bunun en bariz göstergesidir bana göre.
Kimi iktidara karşı yaygara koparmayı fırsat
buluyor, kimi gerçekten kendini baskı altında
hissediyor.
Ama öyle ama böyle, başınızı kuma gömseniz de bu, o kalabalığın varlığını ortadan kaldırmıyor.
Ama öyle ama böyle, başınızı kuma gömseniz de bu, o kalabalığın varlığını ortadan kaldırmıyor.
Kör göze parmak sokmanın alemi
yok!
Hassasiyetin tavan yaptığı bir dönemde değer vermiyorsunuz diye diğerinin değerlerini kaşımanın da kimseye faydası yok. Zamanında bunun örneklerini çok yaşadık. Bu sadece bizi biraz daha böler, ayrıştırır, nefret tohumlarını üzerimize boca eder. Hepsi bu.
Hassasiyetin tavan yaptığı bir dönemde değer vermiyorsunuz diye diğerinin değerlerini kaşımanın da kimseye faydası yok. Zamanında bunun örneklerini çok yaşadık. Bu sadece bizi biraz daha böler, ayrıştırır, nefret tohumlarını üzerimize boca eder. Hepsi bu.
Özetle; evin kristaldense başkasının
camına taş atmayacaksın hacı.