BIST 9.525
DOLAR 32,60
EURO 34,76
ALTIN 2.494,00
HABER /  GÜNCEL

Nükleersiz bir Almanya'nın ikilemleri

Almanya'da hükümet bütün nükleer reaktörlerini aşama aşama kapatmaya karar verdi ama enerji açığını karşılamak için atacağı yeni adımlar da çok tartışmalı.

Abone ol

Almanya'nın nükleer enerji politikasını yeni baştan gözden geçirmesi, ortaya yeni problemler çıkartıyor.

Japonya'nın Fukuşima tesisindeki felaketten sonra Almanya Başbakanı Angela Merkel enerji politikasının yeniden masaya yatırılacağını açıklayarak, Almanya'nın eski reaktörlerinin derhal durdurulmasını emretmiş ve belki bir daha çalıştırılmayacaklarına işaret etmişti.

Oysa Japonya'daki felaketten birkaç ay önce gene aynı Angela Merkel, sözkonusu reaktörlerin ilk başta belirlenen ömürlerinden bile daha uzun müddet çalıştırılmaya devam edeceğini duyurmuştu.

Fakat Japonya'daki deprem ve tsunami felaketinin yol açtığı korku, enerji politikasının kökten değişimini gündeme taşıdı.

Kapatılan reaktörler, Almanya'yı şimdi başka bir gerçekle yüz yüze getiriyor. Enerji şirketleri, elektrik fiyatlarının artacağı uyarısında bulundu. Almanya, enerji kullanımının arttığı dönemlerde açığını elektrik ihraç ederek doldurdu. Gözlemciler, reaktörleri kapatmanın kömürle çalışan termik santrallere daha çok iş düşmesi ve bunun da atmosfere salınan karbon gazında artış anlamına geleceğini belirtti.

Ayrıca, Almanya'nın yanıbaşındaki ülkelerde -Fransa ve Çek Cumhuriyteti'nde- yer alan nükleer santrallerin daha çok çalışacağına dikkat çekildi.

Değişen enerji politikasının arka bahçelerinin görüntüsünü de değiştireceğinin farkına varan Almanların başlattığı protesto gösterileri de cabası...

Enerji Otoyolu

Almanya'nın kapanması planlanan nükleer reaktörlerinin çoğu ülkenin güneyinde yer alıyor.

Bu reaktörler Münich ya da Stuttgart gibi çok enerji kullanan merkezlerin ve Volkswagen gibi büyük imalatçıların hemen yanıbaşında.

Kapanmaları durumunda, kuzeydeki rüzgar çiftliklerinin devreye girerek Almanya'nın güneyindeki enerji açığının karşılanmasına yardımcı olması planlanıyor. Bu ise, büyük çelik direklerin ve onlara uygun yüksek voltaj kablolarının döşenmesi anlamına gelecek.

Bunun için Almanya'nın ortasından geçecek, Enerji Otoyolu diye adlandırılan bir yüksek voltaj hattı öneriliyor.

Bu hat, ülkenin ortasında 160 km'yi aşkın uzanan Rennsteig adlı ormanlık tepelerden oluşan bölgeyi tam ortasından bölecek.

Güzelliğiyle ünlü Rennsteig, Almanların gözü gibi baktığı, doğayla baş başa kalmak için yürüyüşlere çıktığı, ülkenin ruhunu barındırdığı düşünülen özel bir yer.

Dolayısıyla Enerji Otoyolu'na muhalefet büyük.

Güçlü bir siyasi hareket olan Yeşiller, bir ikilemle karşı karşıya. Çevreci gruplar farklı farklı tepki gösteriyor. Nükleer enerjiye karşı olmakla birlikte, ülkenin en güzel köşelerinden birinin ortasından dev çelik direklerin geçmesini de istemiyorlar.

Kimi gruplar, görüntü kirliliğinin engellenmesi için enerji hattının yerin altından geçirilmesini öneriyor. Ancak yetkililer, bunun projenin maliyetini aşırı biçimde şişireceğini ve imkansız kılacağını söylüyor.

Kuşlar

Ancak çevreciler, görüntü kirliliğinin yanısıra yüksek voltaj hattının Rennsteig'da barınan ya da bu bölgeyi göç güzergahı üzerinde ziyaret eden leylek ve turna gibi kuş türlerini de tehdit ettiğini; kabloların kuşların ölümüne yol açabileceğini belirtiyor.

Almanya Ekonomi Bakanı Rainer Bruederle'nin projenin imar izni konusunda kuralların merkezi hükümete daha çok yetki tanıyacak biçimde değiştirilmesini önermesi çevrecileri kaygılandırıyor. Rennsteig'lı yöre halkının karar verme mekanizmasının dışına itileceğinden kaygı duyuyor, ulusal ihtiyaçları öne süren merkezi hükümetin Enerji Otoyolu'nu bu şekilde daha kolay hayata geçirmeyi planladığını söylüyorlar.

Nükleer enerjiye sırtını dönen diğer ülkeler gibi Almanya'nın önünde de alması gereken zor kararlar var.

Rüzgar, enerji açığını kapatmak için ne kolay, ne ucuz ne de herkesin rahatça benimsediği bir alternatif. Bir diğer seçenek, kömürle çalışan santrallere ağırlık verilmesi ki, bu olasılık da hiçkimseye çekici gelmiyor.