BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,78
ALTIN 2.506,37

Nihayet; Y.Doç.ler için çözüm geliyor!..

Yıl 2002-2017, uğraşıyoruz, nihayet olacak diyebilir miyiz?!..

GÜNCEL/İSTANBUL: İstanbul dün 25’ da fırtına/doluya tutuldu ve büyük zarar gördü.Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Marmara Bölgesi için gök gürültülü sağanak uyarısında bulunmuş,  yağış var demişti.Öğleden sonra uyarıyı "çok çok yağış" olarak değiştirdi ve saat verdi:18.00. Peki, ne oldu, Valilik karar mı verdi?, Memurlar erkenden işten mi çıkarıldı?, İnsanlar o saatlerde evlerine, iş yerlerine mi kapandı?, Araçlar ortadan mı kaldırıldı?, Simitçiler/mısırcılar önlem mi aldı, piyasadan mı çekildi? tabii ki: HAYIR.

Böyle mi önlem alınır, Allah, İstanbul’u depremden korusun…Geçmiş olsun diyoruz…

Güncel ve acil bir konu gündeme geldiği için Artvin gezimize bir sonraki yazımda devam edeceğiz.

Yıl 2003-2004…

Bir takım halinde, arkadaşlarla Y.Doç.lerin sorunlarını TBMM’ye taşıyoruz. Görüşmeleri bire bir, ben yürütüyorum. Bu yıllarda bir haber geliyor; 8 yılı dolduran  Y.Doç.lerin bir defaya mahsus, ÜDS’den muaf olup, bilimsel sınava alınacağı,  başarılı olanların Doç., olması için bir yönetmelik hazırlanmış. Biz, “yönetmeliğin eksik çıkacağını,  başarılı olanların, ‘yıllarına göre’  müktesebi olan ünvana yükseltilmesini, bu şekilde  meydana gelmiş olan hak ihlallerinin giderileceğini” söylüyoruz. Bakan H.Çelik… Hemen Ankara’ya gidiyorum…TBMM’de vekillerle, Milli Eğitim Komisyonu üyeleriyle görüşüyoruz, hepsi “tamam çıkacak” diyorlar.  En son MEB Yüksek Öğretim Genel Müdürü ile görüşüyoruz, bize “Göktan Bey, bu bizim tasarımız, mutlaka çıkacak” diyor, daha ne olsun. Haberi mesajla arkadaşlara iletiyoruz.

TBMM’yi takip ediyoruz…Tasarının görüşüleceği gece, saat 12 gibi, tasarı okunuyor, konuşmalar oluyor (çok lehte-az aleyhte),başkan hükümet üyelerine dönüyor; “hükümet  tasarının yanında mı?” diyor, cevap bizi şoke ediyor: hayır!....

Ne oldu?, hükümet neden vazgeçti?,Hani kendi tasarısıydı!..  bilinmiyor, sonra bir takım sözler duyuluyor. Bir Bakanın -sürekli 40-45 alan-  kardeşini kurtarmak için  tasarı hazırlandığı, o arada yapılan sınavda –nasıl olmuşsa-  90-95 aldı(rıldı)ğı,  bunun üzerine tasarının çekildiği şeklinde (o kişi, şimdi Prof.)

Biz yılmadık, sürekli YÖK’e yazdık, arkadaşlar görüşmeler yaptılar. Ama,  işi tam bitiriyorsunuz; ya Bakan değişiyor, ya YÖK Başkanı, ya Müsteşar, ya  Genel Müdür… İşe tekrar başlıyorsunuz!..

‘Bu bir tembellik ya da yabancı dile karşı olmak’ değil inanın ki, bir ülkede; ‘yabancı dilin baraj olup (özellikle sanat/spor alanında), bilimsel çalışmaların ve  Türkçe’nin  ikinci plana atılması’ anlayışının  yanlışlığı ve son  darbe vesayetinin  kaldırılması….

Yıl 2008 veya 2009.

İstanbul WOW Otel’de Yükseköğretim Kongresi toplanıyor. Nerdeyse bütün rektörlerimiz orada. Bizler yine faaliyetteyiz. Sanat okullarının sayısı hergün artıyor, ama sorunlar ortada duruyor. Oysa; sanat kurumları olan rektörler birleşse, birlikte hareket etseler iş sonuca erecek…Bize, bazı rektörler söz veriyorlar; “sıkıntılarınızı biliyoruz, bizler aramızda konuştuk, toplanıp doğru yolu bulacak, çözüm  üreteceğiz.” Sonuç, yine yok…

Yıl 2010…

YÖK; Ankara’da  Arş.Gör ve Y.Doç.ler çalıştayı düzenliyor. Israrlı telefonlarla Ankara’ya gidiyorum. Mesleklere göre gruplar oluşturulmuş, biz sanat alanındayız. Katılan arkadaşlar beni sözcü seçiyorlar. Saat 15.00’e kadar çalışıyor, alan sorunlarını ve  çözümlerini yazıyoruz. Haber geliyor, sözcüler 10’ar  dk. sunuş yapacaklar diye…Zamanın YÖK  Başkan Vekili Ö.Demir ve yetkililer dinliyor, notlar alıyorlar. Bütün sorunları gerekçeleri ile anlatıyoruz,yazılı veriyoruz, sonuç; hiçbir madde hayata geçirilemiyor!...

Yıl 2017…

Şimdi -26/07/2017 sabahı- bir sayfa açıldı, birdenbire bir rüzgar esti… Cumhurbaşkanımız artık  1980 darbesinin son vesayeti olan yanlış yapılanmanın kaldırılmasını emretti.

Cumhurbaşkanı, bu kadar işin içinde sorunu görüyor ve rektörlere talimat veriyor, “çözünüz diyor”, ilginç değil mi?!..Çözüm yine meslek dışından birisinden geliyor. Oysa bilinen sözdür; “Müzik alanının sorunlarını, yine müzik insanları çözecektir.” (Müzik yerine, istenen meslek yazılabilir.)

SON SÖZ…

Teşekkürler Sn. Cumhurbaşkanımız…

NİHAYET, AKADEMİK ALANDA KANAYAN BİR YARAYA PARMAK BASTINIZ?

Sağolun, varolun…

Yabancı dil barajının; binlerce kişiyi mağdur ettiği,  bilimsel çalışmaları engellediği biliniyordu.

Yıllardır bir çok akademisyen ve eğitimci yazar;

“Y.Doç.liğin, hiçbir ülkede olmadığını, Dr. ve Doç. tezlerinin önemli olduğunu, Dr. nın tekrar öğretim üyesi sınıfına alınması gerektiğini, yabancı dilin bu program sonuna kadar zorunlu olmasını, 12 Eylül Askeri Darbesi’nin getirmiş olduğu Y.Doç.likle; birilerinin birilerini oyalamak/engellemek istediğini, bir çok akademisyenin hak kaybına yol açıldığını, küstürüldüğünü” yazdık…

Çözümün bir yönetmelikle kolay olduğunu;  

“ÜDS barajına mahkum olmuş,-yabancı dilde yanlış yollara sapmamış- kendi alanlarında yeterli yabancı dil bilen Y.Doç.lerin bir an önce, sadece bilim sınavına alınması gerektiğini, -sadece yıl barajı konabilir- bu şekilde 15 Temmuz nedeniyle boşalan kadrolara ‘etik insanların’ yerleştirilmesi ile üniversitelerin kazanacağını” de söyledik/yazdık.

Ama, yukarda anlattığımız gibi, söz verilmesine rağmen; ne TBMM’den, ne MV’den ne de YÖK’ten  olumlu cevap alamadık…

Cumhurbaşkanımıza ulaşan şikayetler, kamuoyu baskısı galip gelmiş/kabul görmüş olacak ki, Cumhurbaşkanımız son konuşmasında şöyle dedi;

“….Halen YÖK'ün Batı ülkelerindeki üniversitelerle 250'i aşkın ortak  diploma programı bulunuyor. En az İslam ülkelerinden 10 ülkeyle lisans, yüksek lisans, doktora gibi ortak çift diplomalı derslere YÖK öncelik etmesidir. YÖK Başkanı'ndan ricam şu Yard. Doç.luk nedir? Bir insan doktorayı bitirmişse ona Doçentliğin yolunu açmak lazım. Ben araştırdığım yerde böyle bir mekanizma görmüyorum. Birileri birilerini oyalamak için yapmışlar. Bu gerçekten ilmiye sınıfına bir paravan bir engel oluşturuyor. Bunu aşmamız lazım ve aşacağımıza inanıyorum...”

Gerçekler:

196 üniversitede;

Y.Doç.ler, öğretim üyelerinin  çoğunluğunu oluşturmaktadırlar.

Dekan/Müdür  dışında, idari görevleri, yönetim kurulu üyeliklerini  Y.Doç. ler yürütmektedir.

Y.Doç.ler bütün projelerde hep öndedirler.

Doç.liğe geçiş olarak konulan Y.Doç.lik, ÜDS barajı yüzünden  adeta kurumsallaşmış, Y.Doç.likten bir çok akademisyen emekli olmuştur.

Yeni  bir yönetmelik/kanun hükmünde kararname  için tam zamanıdır.

Y.Doç.lik  -2021/2022 yılına kadar-  eritilerek kaldırılmalıdır.

Dr. tekrar Öğretim  Üyesi sınıfına alınmalıdır.

En az 4/5 yılı dolduranlar Doç.lik için başvurabilmelidir. 4/5-8 yılı dolduranlar Doç., 9 ve üzeri  yılı dolduranlar Prof. olabilmelidir..

Bu sene Y.Doç. olanların  hakkının kaybolmaması için, 2017+4=2021 veya 2017+5=2022 yıllarına kadar kanun/yönetmelik geçerli olmalıdır.

Her üniversite kendi içindeki komisyonlara sunulacak bilimsel dosyalarla işi   halletmelidir.

Şimdi;

YÖK Başkanı  Prof.Dr. M.Yekta Saraç görevini yenilemiş, güvenceyi almış, daha rahat çalışma imkanı bulmuştur.

Son başarısız darbe girişimi  akademik hayatı  da darmadağın etmiş, tutuklamalar ve görevden almalarla öğretim üyesi kadrolarında büyük eksiklikler   oluşmuştur.

Buna, YDS/ÜDS’yi usulsüz geçenleri de ekleyebilirsiniz. (Tıpkı, bir zamanlar 2-3 ay eğitim alanların öğretmen yapılmasının ülkemize verdiği zarar gibi..Eğitim; bozgunculuğu, yalancılığı, haksızlığı reddeder..)
Üniversitelerin; “etik”, “yanlış yollara sapmamış”, “çalışmalarına güvenen”, “çıkarılacak yönetmelikle hakkıyla unvan alacak”, “vatanına- devletine-milletine-bayrağına  bağlı”  akademisyenlere ihtiyacı çoktur.
YÖK Başkan ve kurul üyelerinin de aynı görüşte oldukları  tahmin edilmektedir.

Çok hızlı  hareket edilmesi lazımdır.

Bu şekilde üniversiteler güçlenecek, “kurumlar-devlet-millet-etiklik  kazanacak”, yeni yapılanmalarda ihtiyaçlar/eksik kadrolar  giderilmiş olacaktır.
Bu yönetmelik;  akademisyenler için en büyük müjde olacak, çalışmalara/projelere hız verecektir.

2002’deki tasarı hazır örnek… “Belli bir yılı dolduranın, müktesebi olan ünvana yükseltilmesi”  haklı bir çözüm görünüyor..

Teşekkürler Sn. Cumhurbaşkanımız…

Maalesef ülkemizde çok alanda, yıllar böyle boşa geçiyor; hak, hukuk, adalet yerini bulmuyor. Birileri –bir şekilde- öne geçip, kaymakları yiyor/ön kesiyor…

Şimdi, doğru olan yapılacak elbette, ama; yazık değil mi bu geçen zamana, enerjilerin boşa akıtılmasına?!…

İlle de Cumhurbaşkanımızın mı söylemesi lazım!...

Dikkat ettinizse, basında, konuşmanın sadece bu bölümü ana haber olarak girdi…Çünkü, beklenen gerçek bir olaydı ve her yerde paylaşıldı…Basına Y.Doç.lere destekleri  için teşekkürler.

Haber manşet olunca, o kadar çok kişi aradı ki, bir kısmı benim çalışmalarımın semeresi olarak görmüş, bir katkım olduysa onur  duyarım.

İnanıyoruz ki, Yeni YÖK çok hızlı hareket edecek ve  2017/2018 Ekim  Eğitim-Öğretim dönemine kadar, üniversiteleri yeni Doç.lere kavuşturacaktır…Bekliyoruz…

İlgili linklerim;