BIST 9.566
DOLAR 32,49
EURO 34,59
ALTIN 2.479,24
HABER /  GÜNCEL

İşte Erdoğanın o Kürt raporu

Erdoğan bu raporu 1991 yılında Erbakan’a sundu. 17 yıllık bu raporu İNTERNETHABER yayınlıyor. İşte Erdoğan'ın Kürt raporu;

Abone ol

ZÜBEYİR KINDIRA
İNTERNETHABER

ANKARA- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısında 1991 yılında Recep Tayip Erdoğan’ın, Necmettin Erdoğan’a verdiği ‘Kürt Raporu’ndan bölümler okuyup, eleştirilerde bulundu. Raporu kaleme alan İNTERNETHABER yazarı Mehmet Metiner, ‘Bahçeli’nin raporu çarpıttığını ve olmayan bilgileri dile getirdiğini’ ileri sürdü.

RAPORU METİNER YAZDI

Refah Partisi Kürtleri de kazanmak için o dönemde Erdoğan'ın aracılığıyla kolları sıvadı. Erdoğan , Mehmet Metiner'e bir rapor sipariş etti. Metiner'in hazırladığı 18 Aralık 1991 tarihli raporu Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a elden teslim etti. 

RAPORU YAZAN MEHMET METİNER 
BAHÇELİ'NİN RAPORU ÇARPITTIĞINI ÖNE SÜRÜYOR. METİNER'İN
KÖŞE YAZISINI
OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!
 

Bahçeli’ye sunulan rapor ile ilgili bilgi notu, MHP kurmayları ve uzmanlarının raporun tümünden çıkarttığı özeti içeren taslak metni İNTERNETHABER ele geçirdi. İşte Metiner’in kaleme aldığı, Erdoğan’ın Erbakan’a sunduğu 1991 tarihli raporun, MHP liderine sunulan özeti ve tartışmalar:

MİLLİYETÇİLERLE İTTİFAKA KARŞI ÇIKTI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 1991 genel seçimlerine Alparslan Türkeş'in lideri olduğu Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) ile ittifak yapılarak girilmesine karşı çıkmıştı. Çünkü Türk milliyetçilerinden gelecek oylarla yüzde 10 barajını aşılmak istenirken Güneydoğu'daki geleneksel tabanın küstürülmesinden korkuyordu. Nitekim öyle oldu. Refah Partisi'nin oyları bu bölgede azaldı, İç ve Doğu Anadolu'daysa arttı.

BU BİR KÜRT SORUNU

Bugün "Doğu" veya "Güneydoğu Sorunu" olarak adlandırılan sorun,

ÇARPITMA VAR DENİLEN
O BÖLÜM

Mehmet Metiner, "MHP lideri o raporda PKK terörü dememeliyiz, devlet terörü demeliyiz” mealinde önerilerin bulunduğunu söyledi. Bu doğru değil" diyor. Peki raporun o bölümünde ne yazıyor.  İŞTE O BÖLÜM:
DEVLET TERÖRÜNÜ KINAYALIM
"PKK terörünü kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamak. Devlet-PKK çatışmasında devletçi bir safta gözükmemek, devletin eleştiri üslubunu benimsememek; "Bölücü", "Terörist", "Ayrılıkçı" vs...
aslında bir "Kürt Sorunu" dur... Sorun gerçekte ulusal bir sorundur, yani bir Kürt sorunudur... Bugün Doğu ve Güneydoğu olarak adlandırılan bölgeler, tarihin en eski devirlerinde "Kürdistan" olarak adlandırılan coğrafyanın içinde yer alan bölgelerdir... Kürtler'in konuştuğu dil olan Kürtçe, Türkçe'yle ilgisi olmayan müstakil bir dildir...

HALK İKİ TERÖR ARASINDA SIKIŞTI

Türkiye'nin Güneydoğusu bugün hâlâ geri kalmışlık sorunuyla yüz yüzedir. Bölgede "Kürt Sorunu" dolayısıyla olağanüstü yasalar uygulanmakta ve bölge geniş yetkilere sahip olan genel bir vali tarafından idare edilmektedir. 1985'ten itibaren başlayan "PKK saldırıları dolayısıyla bölge bir yanda devlet terörü, öbür yanda da PKK terörü arasında sıkışıp kalmaktadır." Bölge halkı PKK'ya bir biçimde arka çıktığı gerekçesiyle sürekli baskı ve işkence altında tutulmaktadır. 

PKK FEODAL İLİŞKİLERİ KIRIYOR

Özellikle kırsal kesimde PKK'nın belirleyiciliği giderek artmaktadır. PKK'nın güç ve nüfuz kazanması, haliyle Doğu ve Güneydoğu'daki feodal ilişkilerin kırılmasına yol açmaktadır. Şehirlerde de PKK'nın etkisi giderek artmaktadır. Diyarbakır, Batman, Muş vb. illerde Kürt sorunu konusunda oldukça duyarlı aydın ve entelektüel bir kesim oluşmuştur. Bu kesim, Güneydoğu halkının her türlü problemleriyle yakından ilgilenm

ÖZEL TİM 'BOK' YEDİRİYOR

Özel Tim'in bölgedeki uygulamaları âdeta hesap dışıdır. Bölgede yaşayan insanların ne mal ve ne de can güvenlikleri söz konusudur. İnsanlara bölgede gerektiğinde "bok" bile yedirilmektedir. Demokratikleşme ve insan hakları noktasında Güneydoğu son derece geridir. Yakın bir zamana kadar anlamsız ve çağdışı Kürtçe yasağı dolayısıyla bölge insanları hayli baskılarla yüz yüze gelmiştir.
eyi zorunlu bir eylem olarak kabul etmektedir. Kürt sorununa sahip çıkan ve Kürt halkına yönelik her türlü şiddet, baskı ve zulme karşı çıkan HEP'in kazandığı güç, bu açıdan değerlendirilmelidir. HEP hem PKK'nın desteğini almakta, hem de bölgede bulunan aydın/entelektüel Kürtlerin ilgi odağı haline gelmektedir. HEP'in bölge halkının acil ve somut problemleriyle yakından ilgilenmesi ona hayli puan toplamaktadır.

PKK ŞEHRE İNDİ
Bugün Güneydoğu'da PKK eliyle sürdürülen Kürt silahlı mücadelesi şehre inmiştir. Devlet, kontrgerillasıyla, özel timiyle, harcadığı trilyonlarca lirasıyla, köy korucularıyla vs. bu sorunun üstesinden gelinemeyeceğini artık anlamış bulunmaktadır. Kemalist Devletin geleneksel zora ve silaha başvurma yöntemi artık iflas etmiştir.

KÜRTLER KOPMAK İSTEMİYOR
Kürtler ne mi istemektedirler? Çoklarının zannettiği gibi Kürtler, Türkiye'den kopmak istememektedirler. En azından Kürtlerin büyük çoğunluğu Türklerle birlikte eşit ve gönüllü bir birliktelik oluşturmak istiyorlar. TC Devleti'nden kopup bir Kürt devletini kurma düşüncesini marjinal Kürt unsurlar savunmaktadırlar. Gerçi bunlar da yakın vadede değil ancak uzun vadede bunun mümkün olabileceğini söylemektedirler. Kürt halkının büyük bir çoğunluğu Kürt ulusal kimliğinin tanınmasını ve Kürt kültürünün geliştirilmesini istemektedirler. Dahası ve en önemlisi, kaç zamandan beridir kendilerine yönelik baskıların son bulmasını dilemektedirler. Yaşadıkları bölgenin iktisadi ve sınai açıdan kalkındırılmasını beklemektedirler. İnsan hakları temelinde özgürlükler istemektedirler.

TAM KÜLTÜREL ÇOĞULCULUK
Dış dünyada meydana gelen değişmelerin içerde yol açtığı zorunlu zihinsel değişimler ve en önemlisi de PKK ile sürdürülen geleneksel zora dayalı yöntemin başarısızlığa mahkûm olduğunun anlaşılması, Kürt sorununa "tam demokrasi" ve "kültürel çoğulculuk" temelinde yaklaşmayı beraberinde getirmiştir. Cumhurbaşkanı Özal'ın ilk defa Kürt varlığını tanıdıklarını ilan etmesi ve sonraki günlerde "Federasyon da dahil her konu tartışılmalıdır" türünden demeçler vermesi, Körfez Krizi esnasında Celal Talabani ve Mesut Barzani'nin temsilcisiyle en üst düzeyde görüşmeler yapması, Kürt sorununun yeni bir bakış açısı temelinde konuşulmasına rahat bir imkân sağlamıştır.

RAPORDAKİ KÜRT POLİTİKASI ÖNERİLERİ

Raporun "Bizim görüşümüz ve tavrımız ne olmalıdır?" başlıklı bölümünde öneriler 12 maddede toparlanmıştı.

1-KÜRT DİYELİM
Yeni dönemde RP olarak gelişmelerin gerisinde kalmak istemiyorsak artık Kürt sözcüğünü rahatlıkla telaffuz edebilmeli, Türkiye'de Kürt halkının çektiği onca acıya ve sıkıntıya tercüman olabilmeliyiz.

2-RESMİ İDEOLOJİYİ SORGULAYALIM
Türkiye'de 75 yıldan beridir resmi ideolojinin Kürt meselesinde inkârcı, asimilasyoncu, baskıcı davrandığını açık seçik söylemeli ve resmi ideolojiyi yüksek sesle sorgulayabilmeliyiz.

3-KÜLTÜREL HAKLARI TANIYALIM
Türkiye'de Kürt kimliğinin tanınması ve Kürt kültürünün geliştirilmesi için engelleyici tüm yasaların kaldırılması gerektiğini, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde Kürtçe'nin öğrenilmesi ve öğretilmesi için yasal imkânların hazırlanması gerektiğini, bütün bu hakların Türkiye'de yaşayan diğer halklara da -Laz, Çerkez, Gürcü, Arap vs.- tanınması gerektiğini, bu çerçevede Türkiye'nin kültürel bir çoğulculuğa sahip olması gerektiğini savunmak.

4-ANA DİLDE EĞİTİM HAKLARINI VERELİM
Türkiye'de dileyen herkesin kendi anadilinde eğitim-öğretim yapabilmesini savunmak, kitle iletişim araçlarından yararlanmasını savunmak.

5-İNSAN HAKLARINA DUYARLI OLALIM
İnsan hakları konusunda herkesten çok duyarlı politikalar geliştirmek. Bu politikaları somut bir biçimde davranışlara dönüştürmek. Ne yazık ki partimiz bu konuda henüz istenen bir seviyede değildir. Konumuz Güneydoğu olduğu için örnekliği oradan vereyim: Güneydoğu'da kan gövdeyi götürse bile, orada yaşayan halk türlü baskılarla yüz yüze kalsa bile partimizin bu konuda somut adımlar atmadığını görüyoruz. Kınama düzeyinde bile partimiz diğer partilerden geri kalmaktadır. Oysa Güneydoğu'da yaşanan her türlü haksızlıkların karşısına dikilen parti RP olmalıdır. Önerim şu: Bundan sonra bölgede ortaya çıkacak her türlü gelişmeyi yerinde ve zamanında en üst düzeyde heyetler göndererek değerlendirmek, insan hakları ihlalleri karşısında herkesten önce ve herkesten çok tepki göstermek. Bu tavrı bütün bir Türkiye'de göstermek gerekir ayrıca.

6-GÖNÜLLÜ KARDEŞLİĞİ SAĞLAYALIM
Türkiye'de resmi ideolojisi ırkçı, asimilasyoncu ve baskıcı olmayan, Türkiye'de yaşayan herkesin eşit siyasal, sosyal ve kültürel haklar temelinde gönüllü bir birlikteliğini esas alan yeni bir hukuk devleti anlayışını ön plana çıkartmak. Ülke bütünlüğünü bu gönüllü kardeşlik temelinde savunmak.

7-DEVLET TERÖRÜNÜ KINAYALIM
PKK terörünü kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamak. Devlet-PKK çatışmasında devletçi bir safta gözükmemek, devletin eleştiri üslubunu benimsememek; "Bölücü", "Terörist", "Ayrılıkçı" vs...

8-HER TÜRLÜ IRKÇILIĞA KARŞI ÇIKALIM
Her türlü ırkçılığa karşı çıktığımızı, Türk ırkçılığına da Kürt ırkçılığına da karşı çıktığımızı ilan etmek ve bunu davranışlarımızla göstermek.

9-İSLAMİYETEN YARARLANALIM
Güneydoğu'da RP'nin diğer partilerden şanslı bir yanı var. O da inanç partisi olmasıdır. Müslüman Kürt halkının problemleriyle yukarıda belirttiğimiz yaklaşımlar çerçevesinde ilgilenildiğinde RP büyük bir başarı kazanacaktır.

10-KÜSENLERİ KAZANALIM
Güneydoğu'da İttifak dolayısıyla RP'ye küsen veya küstürülen insanlarımızın geri kazanılmasını sağlamak. İttifak'ın getirip götürdüklerinin parti içinde bir özeleştiriden geçirilmesi ve bunun münasip bir dille kamuoyuna anlatılması gerekmektedir. RP, Türk ırkçısı MÇP ile işbirliği yapan milliyetçi-muhafazakâr-sağcı bir parti şeklindeki eleştirilerden yakasını ancak böylelikle kurtarabilir. Bu özeleştiri veya değerlendirme süreci, İttifak'tan dolayı RP'den kopan arkadaşları tekrar kazanmaya, hem de bölgeye dönük yeni taktik ve stratejilerin daha aklı başında bir biçimde belirlenmesine imkân sağlayacaktır.

11-BİR KÜRT POLİTİKASI OLUŞTURALIM
Artık RP'nin de bir Kürt politikası olmalıdır. Bu konuda düzenlenecek parti içi tartışmalarla, yazarlarımız ve araştırmacılarımızla yapacağımız müzakerelerle ve düzenleyeceğimiz ilmi sempozyumlarla RP'nin Kürt sorununa nasıl baktığı ve sorunun çözümü için neler önerdiği açıklıkla ortaya konulmalıdır. Bu çerçevede bir programa sahip olmalıyız diyorum.

12-BÖLGEDE YENİDEN YAPILANALIM
Güneydoğu'daki teşkilatlarımız düzenli örgütlere dönüştürülmeli. RP'nin yeni dönemde bölgede yeniden güç kazanması içini ittifak dolayısıyla ayrılan arkadaşlarımızın bölgede önemli görevlere getirilmesi gerekir. Bölgedeki görevlilerin bölge sorunlarını iyi bilmeleri, kültürlü insanlar olmaları ve teşkilatçılığı da modern biçimde götürebilecek evsafta olmaları gerekir.