BIST 9.682
DOLAR 32,59
EURO 34,86
ALTIN 2.492,25

Nereden çıktı bu adam!

Bu dava Recep Tayyip Erdoğan’ın değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin davasıdır..

Açık ve net..

Türkiye bugün başta ABD’nin olmak üzere uluslararası güçlerin hedefi haline gelmiştir..

Nedeni ise açıktır..

Türkiye’nin gelişip büyürken artık karşısındaki güçler kim olursa olsun sesini gür bir şekilde çıkarması; uydu devlet olmadan, emir almadan, kendi milli politikaları ile kaderini tayin edecek duruma gelmesi hazmedilmemektedir..

İşte Türkiye’nin son yıllarda sürekli başında dolaştırılan kara bulutların nedeni de budur..

Gezi olaylarının..

17-25 Aralık kumpasının..

Paralel Devlet Yapılanması’nın..

Terör örgütü PKK ve IŞİD saldırılarının..

Çok iyi ilişki içine girilen Rusya ile uçak düşürme krizi sonrası bir anda bağların kopması olaylarının arka arkaya gelmesi öyle tesadüf değildir...

Hepsi bir operasyondur..

Operasyonun hedefindeki isim de Türkiye’nin uydu devlet olmamasına tek başına direnen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır..

Çünkü Erdoğan’ı teslim almadan, Türkiye’yi teslim almalarının yani istediklerini yaptırmalarının artık zor olduğu gerçeğini geç de olsa anlayan uluslararası güçler, içimizdeki işbirlikçileri ile devrededir..

O güçlerin şaşkınlık yaşadıkları durum ise, milli iradenin her seçimde 'Yürü ya Reis arkandayız’ şeklindeki desteğinin bir türlü bitmemesidir.

Bu kadar badireyi kazasız atlatmasının nedeni de işte o millet iradesinin gücüdür.

Hatta yeri gelmişken AK Parti içindeki Erdoğan karşıtlarının bir türlü yeni bir oluşuma gitmeye cesaret edememeleri de bundandır!

***

Erdoğan “Bu ülke sizin kullanım alanınız, emir kulunuz değil” derken; ABD’si, AB’si, İngiliz’i adeta “Nereden çıktı bu adam, fazla oldu artık” diye çılgına dönmüştür.

O nedenle tarihe baktığımızda karşı cephede değişen hiçbir şey yok.

Değişen bugüne kadar çeşitli oyunlarla diz çöktürdükleri, istediklerini yaptırdıkları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten sözde iradelerden; direnen, kendine güvenen, karşısındaki kim, hangi güç olursa olsun tepkisini ortaya koyan kararlı bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yüksek iradesidir.

İşte o iradenin baş aktörü de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır..

Artık hak ettikleri cevapları alıyorlar.

Dış basında bugüne kadar Türkiye’yi yöneten hiçbir lidere yapılmayan şekilde, neredeyse her gün Erdoğan’a hakaretler edilmesi bir tesadüf değildir..

İşte bam teli burasıdır..

O nedenle hedef Erdoğan üzerinden Türkiye’dir. Erdoğan’a diz çöktürmeden, Türkiye’ye diz çöktürmenin mümkün olmadığını artık iyi biliyorlar..

Türkiye’nin terör ile mücadelesine destek olacaklarına işi ‘Terör ile mücadeleyi bitir vize kalksın’ noktasına getirmeleri, teröre karışan milletvekillerinin dokunulmazlıkların kaldırılmasına tepki göstermeleri nedendir?

Türkiye’ye sürekli gözdağı verilmeye çalışılmasının son versiyonu ise ABD askerlerinin üzerindeki PYD ve PKK amblemli üniformalar olmuştur..

Bu asla tesadüf değildir..

***

Bakın bunların gerçek yüzünü tarih yazar..

ABD’li Yahudi Bankacı-İş Adamı David Rockefeller’in unutulmayan, tarihe not düşen ‘Yüzyılın itiraflar’ında Türkiye üzerine oyunlar bölümü her şeyi anlatır...

Rockefeller kimdi?

Ailenin Rockefeller adında bir vakfı bulunur. Bu vakıf aynı zamanda Beyaz Saray’a strateji üreten bir think- tank kuruluşu olarak ciddi bir şekilde çalışmakta olup, asıl amacı ABD politikasına yön vermektir. Bu vakıf Türkiye’de yönetim kademelerine kadar gelmiş bazı kişilere de önemli maddi kaynaklar sağlamıştır.

Bakın Rockefeller neler söylüyor Türkiye üzerindeki o itiraflarında..

Biraz zamanınızı alacak ama ibretle okuyun!..

“Türkiye, dünyadaki en stratejik konumdaki ülkedir ve bizim için çok önemlidir. Nedenlerine gelince:

Birincisi; Büyük İsrail Devleti topraklarının su kaynaklarının önemli bir kısmı şu anda Türkiye’ye aittir.

İkincisi; Müslüman ve demokratik bir ülke olarak bu konuda öncü bir ülkedir. İslamiyet’i yıkmak istiyorsak önce Türkiye’den başlamalıyız.

Üçüncüsü; Avrupa ve Asya arasında bir köprü durumdadır. Maden, petrol, doğalgaz gibi zengin yeraltı kaynaklarına sahip Ortadoğu ve Kafkasya’ya hakim olmak istiyorsak, bu ülke elimizin içinde olmalıdır. Ortadoğu hemen hemen elimizde sayılır.

Kafkasya ve Orta Asya’daki diğer Türk devletleri de yakında darbelerle kargaşaya boğulacaklar ve avucumuzun içine düşecekler.

Bu Türkler aslında birleşip bir araya gelseler karşılarında hiçbir güç duramaz.

Bu yüzden böyle bir olasılığa karşı, ajanlarımız her an tetikte bekliyorlar.

Türk devletlerinde kilit mevkilerdeki adamlarımız, aralarında en ufak bir yakınlaşma sezdiklerinde hemen istikrarı bozacak olaylar ve darbelerle bunu önlüyorlar.

Dördüncüsü; ülke bor madenleri bakımından dünyanın en zengin ülkesidir ve bu maden dünyada yakın bir gelecekte, petrolden bile daha önemli bir hale gelecek.

Beşincisi ve belki de en önemli olanı Türkler medeniyetin beşiğidir. Türkler, Milattan Önce 4.000’lerde Orta Asya’da yaşayan büyük bir felaketten sonra yaşadıkları yerleri terk edip, Mezopotamya’ya ve Rusya üzerinden Avrupa’ya gelen Aryanlar, yani dünyadaki en medeni olarak kabul ettiğimiz Ari Irkındandırlar. Ve Avrupa’daki Finliler, Macarlar gibi bazı uluslar Türk kökenlidir. Ayrıca Anadolu’da büyük uygarlıklar kuran Hititler ve Asurluların da Türk kökenli olma ihtimali yüksektir.

Milattan Önce 3.500 yıllarında Mezopotamya’da yaşamış olan Sümerler; ilk yazıyı bulan, toplumda adaleti sağlamak için ilk yasaları çıkaran ve mahkemeleri kuran, ilk para kullanan ve vergi toplaya, ilk okul açan ve tekerleği bulan ulustur. Yani dünya medeniyetinin başlangıç noktasıdır ve soyları tarihçilerimizin araştırmalarına göre Türk kökenli insanlardır.

Sümerlerin Ay Tanrısının simgesi olan “Yarımay”, bugün Türk bayrağında kullanılmaktadır.

Roma ve Yunan medeniyetleri Sümerlerden oldukça fazla faydalanmışlardır. Mesela yapılarındaki süslemeleri ve Tanrıları Sümer tapınaklarından gelir.

Fakat biz bunu örtbas etmek için, Milattan Önce 2.000 yıllarında, yani Sümerlerden 1.500 yıl sonra başlamış olmasına rağmen Yunan medeniyetini, dünyadaki ilk medeniyet olarak dünyaya tanıttık.

Medeniyetin beşiği olarak Türkleri kabul edemezdik, tam aksine binbir entrika ile bu kültür miraslarına el koyarak biz onları bütün dünyaya barbar, hak hukuk tanımayan bir toplum olarak tanıttık ve bunda da oldukça başarılı olduk."

Böyle anlatıyor Rockefeller..

Bitmiyor..

Türkiye’de çıkardıkları iç karışıklık sonrası insanları sağcı solcu diye bölüp kardeşi kardeşe vurdurarak ihtilal yaptıranların da, dediklerini yapmadığı için Menderes’i devirip astırmaya getiren süreci başlatanların da, Özal ile durup dururken Kürt sorununu gündeme getirenlerin de, PKK terör örgütünü Türkiye’nin başına bela edenlerin de kendi yapımları olduğunu ayrıntıları ile itiraf etmişti Rockefeller..

***

Sevgili okurlar..

Rockefeller’in bu itirafları tarihin derinliklerinde mi kalmıştır?

Asla..

Zihniyet aynı zihniyet!

O nedenle olan bitenlere baktığımızda Türkiye yine kıskaç altında bir milli mücadele döneminden geçiyor.

Ya kendi ayakları üzerinde durarak hiç kimsenin emir kulu olmadan 2023 hedefleri yolunda yürüyecek bir milli devlet.

Ya da 1950 ile 2000 yılları arasında ülkeyi yönetenlerin yaptığı gibi Batı’nın ve ABD’nin emir kulu olarak Ortadoğu’da şekillendirilmek istenen, içine Güneydoğu’muzu da alacak yeni haritaya evet demek zorunda kalacak uydu devlet!

İşte bugünkü mücadele budur..

O nedenle bu dava Recep Tayyip Erdoğan’ın değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin davasıdır..

Fetih şöleni kutlamalarında ne dedi..

‘Bize bizden başka dost yok. İnşallah 2023 hedeflerimize ulaşarak yüzyıl öncesinin hasta adamın varisini geleceğin en büyük 10 ekonomisinden biri haline getireceğiz’

İşte hazmedilemeyen bu!.

O nedenle bu davanın Türkiye Cumhuriyeti’nin büyüyüp gelişmesinin sigortası olan ‘Tek millet, Tek Vatan, Tek Devlet, Tek Bayrak’ davası olduğu asla unutulmasın.

İşte bu davada bugün bu bayrağı taşıyan ‘Milli Güç’ ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır..

Onun için ‘Nereden çıktı bu adam’ diye hayıflanıyorlar.