BIST 9.693
DOLAR 32,58
EURO 34,79
ALTIN 2.512,46

Ne olacak benim bu Kürt düşmanlığım?

Ne zaman PKK’nın vahşiliklerine, HDP’nin bazı hatalı bulduğum politikalarına eleştiriler yöneltsem şöyle tepkiler alıyorum: “Sen de şu Kürt düşmanlığından bir türlü kurtulamadın?”

18 yaşına kadar Doğu’da bir ilçede büyüdüm. Eğitimdeki eşitsizliği, devletin Kürtleri inkarını ve Kürtlere karşı takındığı kabalığı iliklerime kadar yaşadım.

Yoksulluk had safhadaydı.

Devlet kurumlarındaki sürgünle gelmiş memurların kaba, tahammülsüz, nobran tavırları sıradan şeylerdi.

Eğitimdeki imkansızlıklar büyük şehirlerle kıyasladığımızda felaket durumdaydı.

Vasat bir üniversitenin vasat bir bölümünü kazanmak İstanbul’daki birinin Boğaziçi üniversitesini kazanması kadar değerli bir başarıydı bizim için.

Bütün bu eşitsizlikler ortamından sıyrılıp okumak, aynı zamanda da çalışmak üzere İstanbul’a göç ettim.

Başkaları bu ülkede 10 kulaç atıp 100 metre yol kat ederken, benim gibiler hayata tutunmak amacıyla 125 kulaç atıp ancak 50 metre yol kat ediyordu.

Her neyse…

Demem o ki Kürt sorununu iliklerine kadar yaşamış biriyim.

Peki bunları niçin anlattım?

Ne zaman PKK’nın vahşiliklerine, HDP’nin bazı hatalı bulduğum politikalarına eleştiriler yöneltsem şöyle tepkiler alıyorum: “Sen de şu Kürt düşmanlığından bir türlü kurtulamadın?”

Veyahut “Ne oldu, eski ezberlerinden kurtulamıyor musun? gibi itirazlar alıyorum.

Hele sosyal medyada büyük hakaretlere, ağır küfürlere maruz kalıyorum.

Farklı etnik kökenden kimi yazar ve gazeteci arkadaşlarımdan da şöyle cümleler duyuyorum: “Seninle her konuda anlaşıyoruz ama konu Kürt meselesi olunca tuhaflaşıyorsun.”

Yani onlar Kürtleri benden daha iyi tanıyor, daha çok önemsiyor, dert ediyorlar.

Kürtlerin haklarının savunan, bu ülkede herkesin insanca ve özgürce yaşaması gerektiğini vurgulayan yüzlerce yazı yazdım.

Anadilde eğitimi bile savundum. Savunuyorum.

İşin gerçeği bu talebi anlamsız buluyorum.

Kürtler de çocuklarını kolejlerde okutmak istiyorlar. Hepimiz gibi.

Eğitim dili Türkçe olan okullar bile değersizleşip gözden düşerken Kürt çocuklarına eğitim dili Kürtçe okul talebini yanlış buluyorum.

Çünkü bunun Kürt çocuklarının hayata katılmasına hiçbir katkı sunmayacağı ortada.

Fakat bu talebi yanlış bulsam bile demokrasi adına her yerde savunuyorum.

Bir Kürt genci olarak yaşadıklarım ve tüm bu hakları savunuyor olmam bazılarına yetmiyor.

En küçük itiraz ve eleştiride “Kürt düşmanı” damgası vurmaktan veyahut ötekileştirmekten imtina etmiyorlar.

Şimdi size sormak istiyorum:

Geçtiğimiz günlerde PKK Doğu’da yaklaşık 200 okul yaktı.

Çocuklarımız üstün nitelikli eğitim alsın. Kendi çocuklarımızı nasıl kolejlere gönderiyorsak bütün Kürtlerin çocukları için de aynı standartta eğitim talebinde bulunalım” diyen ben mi Kürt düşmanıyım yoksa çocuklarımızın okullarını yakan, geleceğini karartan, hayatlarını çalan PKK mı?

PKK’nın okul yakmasını bile eleştiremeyen, görmezden gelen aydınlarımız mı Kürtlerin dostu yoksa bu okullar yandığı için haykıran, itiraz eden benim gibiler mi?

Bu ülkenin her karışında herkes kadar biz Kürtlerin de kanı, gözyaşı, emeği, acısı, hatırası var.

Hiçbir komplekse kapılmadan ülkenin bütününe sahip çıkalım. Ortadoğu bataklığına saplanıp kalmayalım. Bu ülkede demokrasi ve özgürlükler çerçevesinde eşit vatandaşlar olarak yaşayalım” diyen ben mi Kürt düşmanıyım yoksa Kürtleri Ortadoğu bataklığına çekmeye çalışan PKK mı?

Meslek hayatımda çeşitli yollarla doğudaki okullara yaklaşık yüz bin adet kitap gönderdim.

İstedim ki bu eğitim eşitsizliği bir nebze olsun azalsın.

Peki bu çocukların daha iyi eğitim alması için çabalayan ben mi Kürt düşmanıyım yoksa 13 yaşındaki çocukları kandırıp dağa götüren PKK mı?

Bu ülkede insan gibi yaşayalım, birbirimizi boğazlayarak bir yere varamayız. Silahla barış olmaz.

Öldürmek gibi vahşilikler bize yakışmaz. Özgürlük mücadelesi için yeni ve etkili yollar bulmamız gerek” diyen ben mi Kürt düşmanıyım yoksa silahtan, ölmekten ve öldürmekten başka hiçbir yol bilmeyen PKK mı?

Dindarları eleştiririm AK Parti düşmanı, PKK’yı eleştiririm Kürt düşmanı damgası yerim.

Bu ülkede PKK’lı olmadan Kürt, AK Partili olmadan dindar olamaz mıyız?

Etnik ve dini kimliğimizi ülkemizin huzuru ve bütünlüğü için geri planda tutmak sizi niçin rahatsız ediyor. Söyler misiniz Allah aşkına?

Üzerinde huzurla yaşayacağımız bir ülke olmadıktan sonra Kürt olsak ne olur dindar olsak ne olur?

Hepimiz PKK’yı desteklemek zorunda mıyız? PKK’nın Kürtleri de kirleten lekeleyen tüm bu çağdışı yöntemlerine ses çıkarmayacak mıyız?

Hükumetin yaptığı her türlü yanlışı sonuna kadar eleştiriyoruz. PKK’yı niçin eleştirmeyelim?

Bu nasıl bir zorbalıktır? Anlaşılır gibi değil.

Bana “seninle Kürt meselesinde anlaşamıyoruz” diyen gazeteci ve aydınlara da bir çift sözüm var:

Ben, Türkiye’nin bütünlüğünü ve iç huzurunu öncelikli görüyorum. Özgür ve demokratik bir standarda kavuşmasını, herkesin eşit vatandaş olarak yaşamasını savunuyorum.

Peki siz neyi savunuyorsunuz ki anlaşamıyoruz?

Sizi Kürt meselesinde benden daha hassas yapan şey nedir? Gerçekten çok merak ediyorum.

Devlet ile Kürtler arasındaki münakaşada kimse Türkiye’yi görmüyor. Düşünmüyor.

Sadece kartları ve rakibi görüyor.

Takım tutar gibi taraf tutuyor.

Türkiye’yi, Kürtleri de kapsayan bir yurt olarak göremiyorlar.

AK Parti’nin dini temelli politikaları ne kadar rahatsız edici ve ülkemiz için zararlıysa PKK’nın ve HDP’nin etnik temelli siyaseti de o kadar zararlı ve rahatsız edici.

Peki AK Parti’yi her yönüyle eleştiriyorsunuz da PKK’ya veyahut HDP’ye niçin sesiniz çıkmıyor?

Var mı buna mantıklı bir izahınız?


Twitter.com/acikcenk