BIST 9.645
DOLAR 32,59
EURO 34,78
ALTIN 2.408,63

Nasıl olumlu olabiliriz?

Olumlu olmak, olumlu düşünmek için ilk önce olumlu duyguları hatırlamak gerekir. Çünkü insanlar, ancak bir duyguyu hatırlarlarsa o duyguyu yaşarlar.

Hatırlamadığınız, aklınızın ucundan bile geçmeyen bir duyguyu nasıl yaşarsınız?

Ancak; insanlar çoğunlukla, olumsuz duygular söz konusu olduğunda hemen yaşarlar olumlu duyguları ise ertelerler.

“Acı mı hemen gelsin abi” derken; mutluluk ise “Hele şu sınavı bir kazanayım. Evimi alayım. Arabamı alayım…..” diye ertelerler.

Şimdi mutlu olmayı neden kendimize yasaklıyoruz? Şimdi mutlu olduğumuz zaman ne kaybedeceğiz?

Hiçbir şey..

İnsanlar, gündelik yaşamı içerisinde, çoğunlukla olumsuz tarafı görme alışkanlıkları olduğu için kendilerini her hangi bir durum karşısında adeta programlanmış bir robot gibi “Burada ne gibi bir yanlış var, eksik olan ne?” diye sorarlar.

Bazıları da kendilerine olumlu olmayı yasaklamıştır. Olumlu bir durum söz konusu olunca “Yahu bu gün çok güldük acaba yarın ağlayacak mıyız?” düşüncesindedirler.

Olumsuz insanlar, çoğunlukla olumlu duyguları hatırlamazlar. Daha çok olumsuz duyguları hatırlama alışkınları vardır.

Her hangi bir durumda otomatik olarak olumsuz tarafa odaklarınlar.

Her şeyin olumsuz tarafını görürler.

Çok güzel bir piknik programında; her şey yerindedir, herkes eğleniyordur, mangallar yakılmış, ızgaralar yapılmış,  mis gibi yemekler yeniyordur. Onlar ayranın tuzunun az olmasından kıyametleri koparabilir ve pikniği cehenneme çevirebilirler.

Coşkuyu size hatırlatırsam, zihninizde coşku duygusu ile ilgili bilgiler gelmeye başlar. Çünkü beynimize coşku ile ilgili bir sinyal gönderdik.

Hiç coşku derken ağlamak gelir mi?

Çoğunlukla gelmez.

Eğer coşku derken ağlamak duygusu gelirse coşku ile ağlamayı ilişkilendirmişiniz demektir.

Sizdeki coşku kelimesinin anlamı üzüntüyü tetiklemektedir. Bir defa böyle bir sorunla karşılaşmıştım.

700 doktor arkadaşın katıldığı ve 19 gün süren çok yoğun ve yorucu bir toplantıda her gün saat 16 civarında adına “Ali ile irtibat” dediğimiz; günün yorgunluğunu atmak için bir dinlendirme transı uygulamamız vardır. O programda, insanlara çok güzel bir müzik eşliğinde "düşleyebileceği en güzel hayali düşlemelerini" ve kaslarını gevşeterek rahatlamalarını telkin ediyoruz.

Böyle bir uygulamadan sonra bir doktor arkadaş bana geldi ve “Eftal bey, siz rahatlayın dedikçe ben geriliyorum. Bu neden kaynaklanıyor?” diye sordu. Şimdiye kadar ilk kez böyle bir sorunla karşılaşmıştım.

Bir süre konuştuktan sonra arkadaşın rahat olmayı sınavı kaybetmekle ilişkilendirdiğini farkettim. Yani, rahat olursa sınavı kaybetmesi kaçınılmazdı.

Ona göre, kazanabilmesi için stresli, telaşlı, endişeli olması gerekmekteydi. Çünkü stres ve endişe onda çöldeki serap etkisi yapmıştı.

Aslında, bu damardan bir Orhan Baba şarkısı dinleyip kendini acıya vermek gibi bir durumdu.  Oysa bir kişi ister sınav anında, isterse sınav çalışma döneminde ne kadar rahat (gerilimden uzak) olursa o kadar iyi konsantre olur ve beynini o oranda etkin kullanır.

Gerilim, beynin bir çok fonksiyonun devre dışı bırakır.

Şunu zihnimizde daima canlı tutmalıyız: Zihnimizde olumlu görüntüler ya da düşünceler yoksa, bilin ki çoğunlukla olumsuzları vardır.

 

Her zaman olumlu olmak mümkün mü?

 

 Elbette, her zaman olumlu olmak mümkün değil.

Zaten hep olumlu duygular yaşayıp hiç olumsuz duygu yaşamayan insanlar künt (duygusuz) olurlar.

 Hayat, acılarıyla ve tatlılarıyla bir bütün.

Düşünsenize annesini kaybetmiş biri olumlu olacağım diye kahkahalar atıyor. Yakınları anneyi defnetmeden önce o kişi için Bakırköy Akıl Hastanesinden randevu talep ederler.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta; o kişinin “Annem öldü bana da yaşamak haram abi” diye yaşamının geri kalan kısmını zindana çevirmesidir.

Bu konuda güzel bir Çin atasözü var: “Sıkıntılar kuşlar gibidir. Üzerimizden geçmesini engelleyemeyiz ama, başımıza yuva yapmasını engelleyebiliriz.“

Herkes hayatında zorluklarla, problemlerle, sıkıntılarla, stresle, başarısızlıkla, hayal kırıklığı ile karşılaşabilir.

Bir kere tökezlersiniz, düşersiniz, sürünürsünüz, burnunuz sürter ama yeriniz orası değildir. O kapana takılı kalmazsınız.

Olumlu olmak; o olumsuz durumdan çıkmaktır.

Olumlu olmak; problemi çözmektir.

Olumlu olmak; zihnimizde çaldığımız bozuk plaktaki şarkıyı değiştirmektir.

Olumlu olmak; hayatımız boyunca taşıdığımız kurumuş dalı kesip daha gür bir dal yetiştirmektir.

Olumlu olmak; sorunda patinaj yapmamak, sorunu geçebilmek, çözebileceğini görmek, çözebileceğine inanmak ve çözebilmektir.

Önemli olan; hiç düşmemek değil, her düşüşte kalkabilmektir. Çünkü bir kere düştüğünüzde kalkabilirseniz, bir daha düştüğünüzde kalkabileceğinizi bilirsiniz, bu konuda kendinize güvenizsiniz.

Bir kere pes ederseniz bir daha pes edersiniz, bir daha...

Bir kere başarırsanız bir daha başarırsınız, bir daha....

Başarı başarıyı doğurur.