BIST 9.722
DOLAR 32,54
EURO 34,82
ALTIN 2.439,57

“ Müzik Öğretmeni’ni Kim Yetiştirmeli”nin cevabı çok mu zor?!.

“Eğitim ciddi iştir” diyen MEB ve YÖK; ortak akılla karar vermeli..

 

GÜNCEL/MEB/MÜZİK-BEDEN EĞİTİMİ: Bir      felsefe öğretmeninin, beden eğitimi dersleri için sapık söylemleri  üzerine soruşturma başlattı, sonra açığa aldı. AK Parti’nin, muhalefetin ve MEB’in tek yürek olarak bu olaya tepki göstermeleri beklenendi. MEB  Müsteşarı  Doç. Dr. Yusuf Tekin, konuyla ilgili şunları kaydetti:“En az sizin kadar biz de rahatsız olduk. Ki ben başladığım günden itibaren okullarda beden eğitimi ve müzik derslerini teşvik ediyorum. Bunu yaparken Platon’un İdeal Devleti'nde Koruyucular Sınıfının eğitimi kısmında kullandığı bir kişinin yönetici olabilmesi için önce kendi bedenini yönetebilmesi gerektiği metaforunu kullanıyorum. O yüzden bu tür sapkınlıklar en çok beni rahatsız ediyor.”(CNNTürk) Y.Tekin’in müzik ve beden eğitimi dersleri için söylediklerine teşekkür ediyoruz.

Müzik Öğretmenliği…

Burdur konferansım sırasında, bir öğrencinin sorusu, bu yazıyı kaleme almama yol açtı. Soru şu; ‘Konservatuar mezunlarının müzik öğretmeni olmasını doğru buluyor musunuz?” Kafaların karışık olduğunu, gençlerin, konservatuarlılar tarafından önlerinin kesildiğini v.b. düşündüklerini biliyordum. Sanki, MEB Müzik Öğretmenliği’ne her sene kadro açıyormuş gibi!... Geçtiğimiz yıl 200’e yakın kadro açıldığını, ancak ihtiyacın 5000 civarında olduğunu MEB açıklamıştı.(Puan:60 olmuştu)

Bu arada, "öğretmenlik formasyonun" üniversiteler ve akademisyenler için para kazanma yolu olduğunu, mutlaka -eskisi gibi- lisans içinde verilmesinin gerektiğini de  belirtelim…

Müzik eğitimi gören her gencimize  tavsiyem şudur;

1/ Müziği; çok sesli-Türk müziği gibi zıt/ayrı  düşünme. Her ikisininde paylaştığı çok şey var. Yeteneğin ne istiyorsa onu geliştir.

2/ Sakın geçmişini küçümseme, araştırmaya önem ver  ve   ülkeyi mutlaka gez,  tarihine-kültürüne-insanlarına iyi ve kötü yanlarıyla sahip çık 

3/ Dünyada, bilim/sanat/müzik alanlarında sağlanan  evrensel nitelikteki ilerlemeleri,kendi öz  değerlerini benimse.

4/ Liyakata önem ver…Konuşma, üret;  ürettiğinle zaten konuşur/konuşulursun!...

5/ Bunları ilke olarak edinirsen,  seni; taklitçilikten, yanlış yapmaktan/düşünmekten, gereksiz çekişmelerden, tutarsızlıktan  v.b. kurtarır.

6/ Sakın unutma…

Konuyu derinlemesine incelemekte yarar var ki; eğitim alan öğrenciler/mezunlar rahat etsin, düşünceler berraklaşsın.

Önce “müzik öğretmeni”  yetiştiren kurumlara bakalım:

1/Devlet Konservatuarı lisans mezunları: Sadece batı müziği/çok sesli müzik eğitimi veriliyor.(Formasyon aldıkları takdirde başvurabiliyorlar)

2/ Türk Musıkisi  (Müziği) Devlet Konservatuarı (veya DTMK)  lisans mezunları: Hem batı müziği/çok sesli müzik , hem de Türk müziği eğitimi  veriliyor.(Formasyon aldıkları takdirde başvurabiliyorlar)

3/ Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü  lisans mezunları: Çoğunlukla batı müziği/çok sesli müzik eğitimi veriliyor.  (Formasyon aldıkları takdirde başvurabiliyorlar)

4/ Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü  Müzik Eğitimi  ABD  lisans mezunları: Bazılarında batı müziği/çok sesli müzik eğitimi, bazılarında hem çok sesli, hem Türk müziği eğitimi veriliyor. (Formasyonu  lisansta alıyorlar)

5/  Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Okul Öncesi Eğitimi Programı  lisans mezunları: Batı müziği/çok sesli müzik eğitimi veriliyor. (Formasyonu  lisansta alıyorlar)

Günümüzde 5 ayrı yapıdan/eğitimden geçen mezunlar müzik öğretmeni olabiliyor…Sorun burada başlıyor. Kurumların; “amacı, stratejileri ve ne yetiştirecekleri” açıkça ve net olarak belirlenemediği için bir karmaşa mevcut.

Çoğunluk diyorki;

1/ GSF Müzik Bölümleri’nden; ne sanatçı, ne müzik öğretmeni yetişiyor. GSF Müzik Bölümleri kapatılmalı ve GSF asıl alanına dönmelidir.

2/ Konservatuarlar; sadece “sanatçı yetiştirmeye “ odaklanmalı ve mezunlar müzik öğretmeni olmamalıdır.

3/ Okul Öncesi Eğitimi’nde verilen müzik dersleri, yeterli değildir. Bu bölüm mezunları müzik derslerine girmemeli (zorunlu haller dışında), müzik dersleri mutlaka  müzik öğretmenleri tarafından verilmelidir.

4/ Müzik Öğretmenliği’nin kaynağı, Eğitim Fakülteleri Müzik Eğitimi ABD’leri  olmalıdır.

Gelelim düşüncelerimize…

1.Mad.: Elbette, bu da bir görüştür. Ancak, kişilerin yeteneğine ve çalışmasına göre, konservatuarlar; Çalgı Yapım Bölümü-THO Bölüm Mezunlarından, GSF’lerden, Müzik Eğitimi ABD’lerden bir çok iyi sanatçı/icracı yetişmektedir. Ancak, 80’in üzerindeki GSF’lerde aşağıdaki yapılanma oranı %90’dır.

Yeni kurulan Antalya AKEV Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fak. iç yapılanması  şöyle: Geleneksel Türk El Sanatları Böl., İletişim Tasarımı Böl.,,  Radyo-Televizyon ve Sinema Bölü.,Gastronomi ve  Mutfak Sanatları Böl., Tekstil ve Moda Tasarımı Böl., İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Böl.

Son söz: günümüzdeki dünya anlayışına göre; GSF’lerin bu yazdığım yapılanmaya dönmesi, “müzik alanından çekilmesi”   tartışılmalıdır.

2.Mad.: “Konservatuarlar sanatçı yetiştirir” görüşü kabul gören bir genellemedir. Ancak, ülkemizde iki türlü konservatuar vardır. Bazıları (DK) Türk müziğini kapıdan içeri sokmaz, bazıları da (TMDK/DTMK)  çoksesli ve Türk müziğini birlikte öğretir. Batı müziği eğitimi veren Devlet Konservatuarı’ndan yetişen öğretmen, Türk müziği hakkında bilgi sahibi ol(a)madığından, derslerde yeterli olamamakta, müfredata konulan; Türk müziği bilgilerini, makamlarını, çalgılarını v.b. öğretememektedir. Buna karşılık TMDK/DTMK mezunları, öğrencilere daha yakın olmakta, onların; dilinden, aşığından, bestekarından, türkülerinden de v.b. bahsederek/örnekler vererek “ortak  bilinçlenmeyi”  sürdürmektedirler. 

Kısaca;  bugün, konservatuar mezunlarına yasak getirseniz, müzik eğitimi  tamamiyle aksayacaktır. Demek ki, önce; konservatuarlar arasındaki bu zıtlığı gidermek, topluma yararlı hale getirmek lazım.

Eğer konservatuarlarda  “sanatçı yetiştirmek” tek kriter/seçenek olacaksa; o zaman yapılanmada yeniliklere gitmek, programları yenilemek gerekmektedir.  

Son söz: Konservatuarlar  -planlama yapılması şartıyla-  sanatçı yetiştirmeye odaklanmalıdır. Tartışmaya gerek yoktur.

3.Mad.: Bu görüşe aynen katılıyoruz. Çünkü, müzik özel bir alandır, yetenek ister. Her Okul Öncesi Eğitimi alan kişi yetenekli olmak zorunda değildir. İki yarıyıl  “müzik eğitimi”  dersi almakla, bu  açık giderilemez. Son söz: Okul Öncesi Eğitimi mezunları, zorunlu olmadıkça müzik derslerine girmemelidir.

4. Mad.: Bu görüşe katılabiliriz… Ancak, önce bu kurumlardaki Batı-Türk müziği savaşının sona erdirilmesi şarttır. Hiç kimse; gençlerin istediği alanda müzik eğitimi almasına, istediği çalgıyı çalmasına engel olmamalıdır. Eğitim, kişinin hakkıdır.

Son söz: Müzik Eğitimi ABD’lerde; “müfredatlar/ içerikler değişerek, çok sesli müzik yanında Türk müziği eğitimi ve çalgıları eğitime açılarak, blok flüt’ün eğitimden çıkarılarak” yapılacak bir çalışma ile ülke müzik eğitimi rahat bir nefes alacaktır.

SONUÇ: Müzik Kurumları ve Müzik Öğretmenliği;  birlikte masaya yatırılmalı, ortak karar alınmalıdır. Tek tek düşünüldüğünde, kurumlararası karmaşa oluşmaktadır. Her kuruma gelen öğrenci; “ne olacağını bilmeli” ona göre karar vermeli ve “hedefini” ona göre çizmelidir. “Çok iyi ol(a)mazsam, müzik   öğretmeni olurum” görüşü yanlıştır ve  kurumlardaki amaçlı müzik eğitimini de  zayıflatmaktadır. 

NE YAPILMALI?: Belirlenecek “bir yıla” göre planlama yapılmalı; kurumların “stratejileri”, “ne yetiştirecekleri” belirlenmelidir. Konuya;  “kişisel, ben’li yaklaşım, idareciyim”  diye bakmamak, kurumsal düşünmek, çözümü kolaylaştıracaktır…Ekonomi yazarı M.Okur; “vicdan ile akıl arasına cüzdanın girdiği kişiden, gazeteci olmaz” demiş. Bunu; çoğunun büyüğü, yaşdaşım, arkadaşım, öğrencim olan müzik/sanat alanı akademisyenlerine uyarlayalım; “vicdan ile akıl arasına; unvanı ve  makamı sokmayalım, masaya öyle oturalım”

Çünkü; birisi YÖK kriterlerine göre alınan, diğeri ise geçici bir mevki/yer. Dolayısı ile "onlar" kimseyi; en zeki/vazgeçilmez/üstad/bulunmaz/vazgeçilmez  yapmıyor!..Saygı ve kabul için, ille de; üretim..üretim..üretim… Ülkemiz  müzik eğitimi kazansın…

SANAT MI, YABANCI DİL Mİ?...

Cumhurbaşkanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı; her yıl Kültür ve Sanat (Büyük) Ödülleri vererek, alandaki çalışmaları onurlandırıyor. Ancak, uygulamalarda tenakuzlar/sıkıntılar devam ediyor. Son yıllarda, üniversitelerde; konservatuarlar, GSFler, müzik eğitimi bölümleri –sorunları çözülmeden- çoğalıyor… Şimdi de, MEB; öğretmenlerinin gelişmesi için, yüksek lisans ve doktora/sanatta yeterlik yapmalarını engelliyor? Neden? Yetişmiş, kaliteli öğretim üyesi/öğretmen olmadan, sanatta/kültürde  ilerleme nasıl sağlanacak?... Sürekli programlarla, müzik ders saatleri ile oynanırsa, öğrenciler  nasıl gelişecek?... Uçak Mühendisliği, Mimarlık, Endüstri Mühendisliği v.b. ile sanat kurumlarını aynı şartlarda zorlayarak, ne kazanılacak?...Yanlışları sadece biz mi görüyoruz?!...
FARKINDAYSANIZ, SANAT KURUMLARI AÇILIYOR, AMA; YABANCI DİL ZORUNLUĞU NEDENİ İLE, Dr./Sy. YAPMIŞ ÖĞRETİM ÜYESİ HALA BULUNAMIYOR…YÜKSEK LİSANSTAN SONRA, SANATINDA İYİ OLANLAR İLERLEME YAPAMIYOR…YABANCI DİLE ÖNEM VERİP UNVAN ALANLAR SANATI BIRAKIYOR…Dr./Sy yapanlar, kurumları/bölümleri açmak için, 2-3 ay içinde Y.Doç. yapılıyor...Sadece göstermelik ve zorunluktan… 
O halde; MEB ve YÖK bir an önce karar vermeli…

Sanat mı?

Yabancı dil mi?...

yoksa; SANAT VE YABANCI DİL Mİ?..