BIST 9.573
DOLAR 32,45
EURO 34,48
ALTIN 2.473,81

Müzik alanında, kişilere göre hareket edilecekse;YÖK’e neden bağlanıldı?!.

Türk Müziği’nde; “ben”i, “biz”e çevirmek için bir çaba görülmüyor!...

GÜNCEL/Y.DOÇ.lik: YÖK; sır gibi saklanan Y.Doç. kaldıracak yasa teklifini Başbakanlığa teslim etti. Ancak, YÖK Başkanımızın “yeni bir unvan getiriyoruz” açıklaması kafaları karıştırdı. Çünkü; kimse yeni bir unvan istemiyor, Y.Doç.liği getiren 2547 sayılı kanunun en büyük hatası buydu. beklenti; dünya üniversitelerinde olduğu gibi, öğretim üyesi sınıfında; Dr.,Doç.,Prof. luğa dönülmesi, yıllara göre Y.Doç.lerin yükseltilerek bu unvanın  kaldırılması… Elbette gözler Cumhurbaşkanımızda…Şimdi, acilen TBMM’ye gelmesi ya da KHK olarak yayınlanması bekleniyor. hayırlısı diyelim…(Cumhurbaşkanımız, Marmara Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada/12.01.2018/saat.15.39, Y.Doçliğin kaldırılacağını, Dr.dan, direkt Doç.liğe geçileceğini, ve haftaya TBMM'ye geleceğini açıkladı.)

Geçtiğimiz hafta İTÜ TMDK Öğr.Gör. Erdem Şimşek’le ve Prof. Metin Eke ile imtihan arası  sohbet ederken, konu; dizi, makam, isimler, metodoloji, eğitim, yapılanmadan açıldı. Ve Erdem Hoca bize  sordu; hocam, neden bazı önemli konularda hala karmaşa yaşanıyor? Neden, alanımızın büyükleri/tecrübelileri   konuları netleştirmiyor? Neden, eğitimde ikileme mecbur bırakılıyoruz? Neden anlaşamıyoruz?  diye sordu. Erdem Hoca sonuna kadar haklı…

Konservatuarlar artıyor, üniversite kuruluyor;  ama bir çok sorun olduğu gibi ortada duruyor. Kimse/kurumlar; sorunlara el atmıyor, sadece günlük işler yürütülüyor. Konu açılınca aklıma eski bir bildirim geldi.

2007 yılında Ankara’da düzenlenen İCANAS 38’de; Korunma,Yaşatma ve Notalama Kapsamında; Gelenekli Müzikte Yapılan hatalar ve Arşivlemenin Önemi”  başlıklı bir bildiri sunmuştum. (Başlığı yazarak tamamını okuyabilirsiniz.)

2018 geldi çattı, ülkemizdeki müzik kurumlarının sayısını daha önce yazmıştım. (lisans 85,orta-lise 55)

Elbette, insan merak ediyor. Bu bildirileri, söylenenleri, yazılanları, basılanları; kurumları idare eden arkadaşlarımız dikkate alıp, bazı konuları kendilerine görev ediniyorlar mı” diye…Maalesef, cevabımız hayır oluyor. Tıpkı; MEB  ve Kültür Bakanlığı Şuralarında alınan kararlar gibi…

Çünkü; müziğin önemli sorunları var ve çözüm bekliyor. Her kurum kendi kabuğuna çekilip, diğer eş kurumlarla ortak hareket etmek için çaba göstermezse başarı çok zor…

Şimdi 2007’de yazdıklarıma ve 2018’deki duruma bir bakalım;

1/”Eğitimin en önemli amaçlarından biri öğrencilerin; potansiyellerini, eğilimlerini yetenek ve kabiliyetlerini belirleyerek, onlara bir “sürekli gelişim” bilinci vermektir. Bir eğitim projesinin başarısı insanları ne kadar geliştirebildiği, kabiliyet ve potansiyellerini ne kadar ortaya çıkarabildiğiyle ölçülmektedir. Sözlük ve ansiklopedi kullanmayı alışkanlık haline getiren,  bilginin önemine inanan, bilgiye ulaşma yollarını bilen, okuma alışkanlığı edinmiş, ilim sevgisi olan, merak duygusuna sahip, gerektiğinde soran ve sorgulayan, çalışmayı seven ve tüm bunları genel ve mesleki ahlakla bütünleştirmiş öğrenciler yetiştirmek eğitim sistemimizin temel amaçlarıdır."

Soru: 2018’de gerçekleştirildi mi?

HAYIR…

Neden?

SANAT KURUMLARINA; İYİ SEÇİLMİŞ, DİKSİYONU DÜZGÜN  AZ SAYIDA ÖĞRENCİ VE KURUMUNA SAHİP ÇIKAN, KURUMU MAAŞ İÇİN GÖRMEYEN, LİYAKATLI/KALİTELİ ÖĞRETİM ELEMANI KADROSU SEÇİLEMEDİĞİNDEN  VE AMACINA/HEDEFİNE UYGUN BİR DERS PROGRAMI YAPILAMADIĞINDAN...

2/ “Ülkemizde, araştırmalarda ortaya çıkan, üniversitelilerin bile Türkçeyi birkaç yüz kelimeyle konuştuğu, gençlerin (sanat, edebiyat, bilim, müzik, nitelikli okuma, spor, resim vs.) bir yetenek sahibi olup olmadığı bilinmeyen/ölçülmeyen bir ülkenin; gelişmesi, sorunlarını çözmesi, bilim ve teknoloji üretmesi kolay olmayacaktır.”

Soru: 2018’de; bu kural ve gerçekler değiştirildi mi?

HAYIR…

Neden?

MALATYA AGSL MEZUNU İLE İSTANBUL AGSL MEZUNUNU AYNI SEVİYEDE MEZUN EDEMEDİĞİMİZDEN…

3/  “Genel kuralları ile evrensel olan müziğin elbette çalgılar-ezgiler, kullanılan dil vb. özellikleri ile yerel olması kaçınılmazdır. Bu nedenle konservatuarlarda ve müzik bölümlerinde okuyan öğrencilerin evrensellik ile yereli iyi anlamaları, ayırt etmeleri ve uygulamaları şarttır.”

Soru: 2018’de; bu uygulandı mı? Sağlandı mı?

 HAYIR…

Neden?

BİR ÇOK SORUNUN, ORTADA, SAHİPSİZ BIRAKILMASINDAN…

4/ “Bunlar olmadan sürekli konservatuarlar ve müzik bölümleri açmak doğru değildir.”

Soru: 2018’de; konservatuarlar, müzik bölümleri açıldı mı?

Maalesef EVET…

Bu çoğalma iyi bir şey mi?

HAYIR!..

Neden?

SORUNLAR ÇÖZÜLMEDEN ÇOĞALMA, SORUNLARIN YENİ KURUMLARA TAŞINMASI DEMEKTİR…

5/ “Evrensel Müzik Bilgileri ve nota yazım kuralları; Batı müziğinde uygulanmakta, sanat müziğinde ve halk müziğinde ara sıra kullanılmaktadır. Türk müziği ile uğraşanlar, her ne kadar müziğin, yazım şekli ve kuralları ile evrensel olduğunu kabul etseler de, donanım konusunu Türk müziğinin özelliği diyerek yanlış olarak uygulamakta, batının işaretleme sistemlerinin çoğunu kullanmaya gerek duymamaktadırlar. Genel kabul görmüş olan kuralları, hiçbir ihtiyaç yokken değiştirmek ve bunu tabu haline getirmek bilimsellikle bağdaşmamaktadır. Genel kural olarak, “sib” donanımda gösterilmiş ise ve bir ölçü içinde bu ses değiştirilerek “si b2” konacaksa, önce o ses değiştirme işareti ile normal hale getirilir ve sonra “si b2” konulur. Türk müziği mensupları bu özelliğe dikkat etmemekte, sib donanımda olmasına rağmen, ölçü içinde sib2 koymakta, ancak seslendirmede sib2 yapmaktadırlar. Bu çok bilinen kural bile kuralsızlık=alaturka haline getirilmektedir.”

Soru: 2018’de;  bu yanlışlar giderildi mi? Nota yazım teknikleri evrenselleşti mi?

 Maalesef HAYIR…

Neden?

HALA;  ALATURKA  ANLAYIŞTAN/DAVRANIŞTAN  KURTULAMADIĞIMIZDAN…

6/ “Müzikte; gider-hız-tempo aynı anlamdadır, eserin hangi süratte okunacağını gösterir ve metronom ile gösterilir. Ritim: Bir müzik parçasının, zamanı belli bir süre içinde eşit veya değişik uzunluktaki parçacıklara bölünmesidir. Ritim vuruşları bir düzen oluşturacak şekilde birbirini izler. Bu vuruşlar müzikte nota değerleri ile gösterilir. “Fa diyezi”; “çıkam yüce dağlar senin başına”, “eğil dağlar”, “hasan dağı” adlı eserlerde “do diyezi”, “hayata oturmuş darı kavurur” adlı eserde “sib2” neden donanıma koymuyoruz. Ayrıca, her eserin başında “metronom” doğru olarak gösterilmelidir. Eserlerin başında bulunan “künye” de sağlıklı olarak verilmelidir. Eserlerin sonuna “sözlük” konulması çok önemlidir. Eserlerde işaretleme sitemleri olarak “senyo, son yazısı, bitiş-ölçü çizgileri, dönüş işretleri, dolaplar, bağ işaretleri, çarpma, triyole, stakato, nüans belirleyici sözcükler, vibrato, tril, röpriz”  mutlaka kullanılmalıdır. Yine; metronomun altında, ölçünün ritmik dağılımının gösterilmesi 15/8 (2+2+3)+(3+2+3) şarttır. Notalama işaretleri çok kullanılmamakta, her şey ekip şefinin inisiyatifine bırakılmaktadır. Eserlerin yazım ve düzeni bile bir sisteme oturtulmamış, eserlerdeki ölçüler ortadan bölünmüştür. Eserlerin bazılarında son yazıları ve notayı yazanın adı unutulmuştur. Aynı durum TSM eserleri içinde geçerlidir. Gönlümün bir hâli var ki-Uşşak (segâh sesi donanımda, fa diyez ve mi bakiyye bemolü eser içinde, senyo konmuş nereye döneceği belli değil, eserin bitimi belirtilmemiş), Hicran oku sinem deler-Hüseyni (doğru olarak segâh ve fa diyez donanımda yer almış), Affeyle suçum ey gül-i ter başıma kakma-Uzzal (doğru olarak donanımda si bakiyye bemolü, do diyez, fa diyez konulmuş)..

Soru:2018’de;  bu sorunlar giderilip, doğru nota yazım kurallarına geçildi mi?

HAYIR….

Neden?

HALA;  TÜRK MÜZİĞİ-BATI MÜZİĞİ ZITLAŞMASININ DEVAMINDAN VE ALATURKA  ANLAYIŞTAN/DAVRANIŞTAN  KURTULAMADIĞIMIZDAN…

7/ “Ülkemizde Cumhuriyet’in kurulması ile başlayan derleme faaliyetleri, son 30 yıldır kişisel çalışmalara dönüşmüştür. Elbette eserlerin çok iyi bir şekilde yıllar sonra doğru olarak icra edilmesi için arşivleme önem kazanmaktadır. Yine; eserler üzerinde yapılacak çalışmalar içinde-özellikle eğitim müziğinde kullanılan (özellikle halk ezgileri, halk türküleri) ezgiler için bu önemlidir. Ancak; yapılan incelemelerde, bestelerin ve derlemelerin notalanmasında; genel müzik kurallarına uyulmadığı, evrensel müzik işaretlerinin kullanılmadığı, eksik işaretlemeler yapıldığı, prozodi ve usul hataları yapıldığı görülmektedir.  Kurumlar arası çalışmalar yapılarak, notalar evrensel kurallar gözetilerek tekrar ve acilen yazılmalıdır. Bunun içinde yetişmiş insan potansiyelimiz ve kurumlarımız vardır. Her alanda, sorumluluk sahibi, kişilikli ve yetenekli gençler yetiştirmek için emek vermeli, zaman ayırmalı, bu iş için kafa yormalı ve ciddi projeler üretmeliyiz.”

Soru: 2018’de  arşivcilik ve derleme konusunda ilerleme sağlandı mı?

Arşivcilikte EVET… Arşiv ve kütüphane konusunda bir ilerleme sağlanmıştır. Ancak, sınırlı sayıda liyakatlı görevli ile yürütmek uzun yıllar almaktadır.

Derleme’de HAYIR…

Neden?

KONSERVATUARLARIN –NEDENSE- BÖYLE BİR AMACI OLMAMIŞTIR. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI; AZ SAYIDA ARAŞTIRMACISI İLE, KENDİ BAŞINA DERLEMELER YAPMAYA ÇALIŞMAKTADIR Kİ, ORTAK PROJELER OLMADIĞI/YAPILMADIĞI İÇİN YETERSİZ KALMAKTADIR…ULUSAL DERLEME SEFERBERLİĞİ ŞARTTIR.

8/ Akademik çalışma için, bazı temel  eserlerin okunması bile yeterli olacaktır. Her öğrencinin/mesleğe başlayan Arş.Gör. ün, evinde bir küçük kütüphane yer almalıdır. THM ve THO alanında eğitim gören her öğrenci, en  az  dört  yörede  derleme gezilerine katılmış olmalıdır.

Soru: 2018’de; müzik lisans/yüksek lisans, doktora/san.yet. okuyan öğrencilerden, arşiv ve kütüphane oluşturan var mı?

Araştırdığımız kadarı ile, (çok az) maalesef HAYIR…

Eeeeee, ne yapıyoruz?....

Gerçekten; iş mi yapıyoruz, günü mü kurtarıyoruz?!...

Eğer, ortak  kurallar uygulanmazsa;havada kalır, hayata geçmez. O zaman, “eğitimde yeri yoktur” diyenler haklı duruma geçmez mi?!...

Ne demişler; “Yanlış hayat doğru yaşanmaz” (Adorno) ve “Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince, diğerleri de yanlış gider.” (Atalarımızdan)

Ve, günümüzün bir gerçeği; “Günümüzde her şeyin (paranın, eşyanın, elbisenin, arabanın, evin vs.) fazlasına sahip olma eğilimi çok yaygın. Ve otoritenin, insanların, sevgililerin vb. fazlasına sahip olma eğilimi. Ancak yakından bakınca, sizin onlara değil; bu kolay kolay vazgeçemeyeceğiniz, her şeyin size sahip olduğu ve seçimlerinizin hayatınızı belirlediği ortaya çıkıyor.” (Dominique Loreau / Yaşama Sanatı)