BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,71
ALTIN 2.409,66
HABER /  GÜNCEL

Muhafazakar kesimi Fener çarptı

Deniz Feneri davası muhafazakar kesimi böldü. Yolsuzluk iddialarına inanmayanlar var. Ali Bulaç'tan ilginç tespitler.

Abone ol

Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç, Deniz Feneri davası ve toplanan yardım paralarının özel işler için kullanılmasının muhafazakar kesim içinde bir travmaya neden olduğunu söyledi.

NTV’de Yazı İşleri programına katılarak Mirgün Cabas ve Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtlayan Bulaç, muhafazakar gazeteleri de eleştirdi.

MUHAFAZAR KESİMDE TRAVMA YARATTI
Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç’a göre “Deniz Feneri davası ve ortaya çıkan iddialar muhafazakar kesim içinde bir travmaya neden oldu”. Bulaç şöyle konuştu:

“Ramazan ayı, iftarlar, sahurlar dolayısıyla yaptığım gözlemlere dayanarak söyleyebileceğim şu: Yüzde 50- yüzde 50 bir kuşku meydana geldi. Hatta bir travmaya yol açmak üzere. Şu anda bu muhafazakar kesimin yarısı, ‘Bir siyaset işidir, hükümeti sıkıştırmak üzere ortaya atılmış iddiadır’ diye düşünüyor. Hatta Yeni Şafak’tan bazı yazarlar bunu Alman hükümetinin Türkiye’nin iç siyasetinin mecrasını değiştirmek üzere bir manipülasyon olarak ortaya attığını iddia ettiler. Yüzde 50’lik bir kesim ise ‘Hayır ciddi yolsuzluklar var. Biz bu konunun üzerinde yeniden düşünelim’ diyorlar.

İNSANLARIN YAŞAMLARI DEĞİŞTİ
Şimdi ortada çok açık bir durum var. Bazı insanlar bir anda zengin oluyorlar, bir anda servetlerinde olağanüstü bir artış meydana geliyor ve bu insanların yaptıkları işler belli. Yani yaptıkları işlere karşılık kazandıklarını varsaydığımız paraları bir araya getirsek; Bunların 60-70 senede bu parayı meydana getirmeleri imkansız. Ve bunların yaşama tarzları, oturma biçimleri, evleri değişiyor her şeyleri değişiyor. Ve bu tabiki muhafazakar kesim kitlenin yani toplumun önemli bir kısmının hayatında çok önemli değişiklikler meydana gelmiştir ve bunlara müsaade ediyorlar.

KURUMLAR ARACILIĞIYLA HAYIR YAPMAK YANLIŞ
Bu Deniz Feneri olayında da Ergenekon davasında olduğu gibi mahkemenin mutlaka sonucunu beklemek gerekir: Kimseyi suçlamayalım. İddianamelerden tabiki alıntılar yapılsın. Basın tabiiki bunu gündeme getirsin ama infaz yapmasın, karar vermesin. Mahkemelerin sonuçlarını bekleyelim. Ancak çokta hayırlı bir dava bu. Şu açıdan: Bence bundan sonra Müslümanların, hayırsever insanların kurumlar aracılığıyla yardım yapmaları konusunu bir kere daha düşünmeleri gerekir. Benim İslamiyet’te anladığım doğru olanı; hayırsever insanın kendi fakirini kendisinin gidip bulması, birebir yardımların yapılması.

CAMİLERDE TOPLANAN PARALARIN KONTROLÜ
Çünkü maalesef bu kurumlar ve bu kuruluşlar aracılığıyla yapılan yardımlar çok sağlıklı olmuyor. Deniz Feneri olayı bize bunu gösteriyor. Hatta hatta yani Avrupa Birliği üyelik sürecinde olan Türkiye’nin dış ülkelerdeki konumunda faaliyetlerinde çok şeffaflaşması gerekir. Avrupa Birliği bunu yakından takip ediyor. Belki de geçmişte devletin bazı birimlerin rutin dışı yaptığı bir takım faaliyetler, belki de artık bu kuruluşlar üzerinden de yürütülüyor olabilir. Türkiye’nin 80 bin camiinde her hafta para toplanıyor. Makbuz yok. Hesap kitap nasıl tutuluyor. Bu paralar nerede toplanıyor, nasıl harcanıyor? Bence biraz daha bunların şeffaflaşması, kontrolden geçirilmesi gerekiyor. Benim kanaatim herkesin kendi hayrını yardımını bizzat gidip en yakınındaki fakiri bulup ona yapması en doğrusudur.”