BIST 9.043
DOLAR 32,33
EURO 35,09
ALTIN 2.294,57

Mescid-i Aksa yakın zamanda yıkılacak!

İsrail, "Filistin Devleti'nin de kabul ettiği üzre Kudüs bizim başkentimizdir ve burada Mescid-i Aksa'yı istemiyoruz" diyecek. Sonrasını tahmin ediyorsunuzdur...

Herkes, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs konusundaki kararının gerekçesini merak ediyor. 

Anlatayım.

Dünya medyasının neredeyse tamamı Musevi işadamlarının elinde. Abarttığımı düşünenler olabilir ancak durum gerçekten böyle. Rakamlara vurulduğunda bu oran yüzde 95'i buluyor. 

ABD'de ise bu rakam yüzde 80'leri buluyor. 

Burada da pek çok gazete ve televizyon, dergi ve yapım şirketi, Musevi işadamlarına ait...

En çok seyredilen televizyon programlarının yazar ve yapımcılarının yüzde 60'ı, en yüksek tirajları gazetelerde yazan gazetecilerin
yüzde 25’iden fazlası Yahudi asıllı...

Örnek isterseniz, New York Times, Washinton Post, Wall Street Journal, Newsweek, Time, AOL, MTV, CBS, ABC, CNN ve NBC'yi sayabiliriz.

Adını saydığım kuruluşların tamamının ortak bir özelliği, Donald Trump'a savaş açmaları...

Trump'ın, yakın zamana kadar, CNN başta olmak üzere bu yayın kuruluşlarıyla zaman zaman kavgaya tutuştuğuna hepimiz şahit oluyoruz.

İşte bu yayın kuruluşları, Donald Trump'ın seçimlerde Rusya ile işbirliği yaptığı gerekçesiyle ABD Başkanlığı'ndan azledileceğini yazıp çiziyor. 

Bu tehlikenin farkına varan Trump, aldığı Kudüs kararı ile iki şeyin önüne geçmeyi hedefliyor:

Bir: Yahudi medyasını susturmak ve hatta yanına çekmek. 

İki: Yahudi Lobisi'ni yanına çekerek hem bu dönemini, hem de ikinci seçim dönemini garanti altına almak.

Amerika'nın büyükelçilik binasını Kudüs'e taşıması sanıldığı gibi kolay bir mesele değil. Çünkü Kudüs'te böyle bir bina yok. Yapılması da neredeyse 3-4 yıl sürecek. 

Anlayacağınız taşınma işlemi, tam da Donald Trump'ın ikinci seçim dönemi öncesine denk getirilecek ve Yahudi Lobisi'nin tam desteği alınacak. 

Mesele bundan ibaret...

Bundan sonra neler olacağını merak ediyorsanız, onu da izninizle anlatayım.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün; “Filistinliler Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğunu ne kadar çabuk kabul ederse, barış o kadar çabuk gelir" şeklinde bir açıklama yaptı.

Yani bir bakıma ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyor.

Lakin aklı başında olan herkes biliyor ki böyle bir kabulleniş, Filistin'in tamamen elden çıkması anlamına geliyor.

Eğer Filistinliler bu kararı kabul ederse, İsrail çok değil, bir ya da iki yıl içinde yeni bir adım atacak. "Filistin Devleti'nin de kabul ettiği üzre Kudüs bizim başkentimizdir ve burada Mescid-i Aksa'yı istemiyoruz" diyerek mukaddes mescidi önce işgal edecek, sonra da yıkıp tarihe gömecek. Filistin halkının kaç gündür ölümüne ayaklanmasının nedeni bu. 

Kudüs'e yaptığımız ziyaretin ayrıntılarına gelince...

Trump'ın, kararını açıkladığı saatlerde Kudüs vardık. Doğrusu Yahudiler'in çok büyük sevinç gösterileri yapacaklarını düşünüyorduk ancak böyle olmadı.

Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Vatikan, bazı batılı ülkelerinden gelen sert tepkiler, tabiri caizse İsrail'in hevesini kursağında bıraktı. 

Ancak herkesin gözü kulağı, İslam ülkelerindeydi. Türkiye hariç diğer Müslüman devletlerden gelen cılız tepkiler İsrail kanadında mutluluk, Filistin kanadında ise hüzünle karşılandı.

Cuma Namazı sonrasında başlayan ve dalga dalga yayılan protesto gösterilerinde Türk bayrakları ön plandaydı. 

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere lanet yağdırılırken, Türkiye lehine atılan sloganlar göğüs kabartıcıydı. 

İsrail askerleri her zaman olduğu gibi elleri tetikte, öldürmek için vaziyet almış durumda bekliyordu. Ancak gözlerindeki korku ve endişe her zaman olduğu gibi bir kilometre öteden fark ediliyordu. 

Mübalağa yaptığımı düşünebilirsiniz ama gerçekten durum böyleydi.

Korkunun ve endişenin sebebi şu:

İsrail'de çok büyük bir kesim, uzun zamandır 1968 sınırlarına, yani işgal önceki ülke sınırlarına geri çekilmeyi tartışıyor.

Çünkü, nüfus azlığından dolayı işgal ettikleri yerlere yerleştirecek Yahudi bulamıyorlar. Avrupa'daki Yahudiler'i İsrail'e getirtmek için yaptıkları çağrılar karşılıksız kalıyor.  Bundan daha önemlisi, işgal ettikleri yerleri korumakta zorluk yaşıyorlar çünkü dindar Yahudiler askerlik yapmamak için direniyor. 

Anlayacağınız, ellerindeki tek güç, silah... 6 yaşındaki çocuklara namlu doğrultacak kadar korkakça davranıyorlar. 14 yaşındaki bir çocuğu, 22 silahlı asker zapt edebiliyorsa, varın gerisini siz düşünün. 

Filistinli çocukların attığı taşlar, onlar için en büyük hakaret.

İslam inanışında şeytan taşlanır, bunu biliyorlar ve bu sıfata konmak onlara çok ağır geliyor. Taş atılan köpekler azgınlaşır ya hani. "Biz köpeğiz ve taş atmanız bizi kudurtuyor" dercesine saldırıyorlar. 

Türkiye, İran, Suud gibi bir tek islam ülkesinin savaş ilan edeceğini duyurması halinde, dahi tası tarağı toplayıp Filistin topraklarını terkedecek haldeler...

Allah adına yemin olsun ki üç islam ülkesi bir araya gelip savaştan bahsetse, iki aya kalmaz Kudüs hayalleri yerle bir olduğu gibi Gazze de özgürlüğüne kavuşur.

Ama gelin görün ki bahsi edilen İslam ülkeleri sefil ve zelil halde olanları izliyor, alınan Kudüs kararına batılı devletler kadar tepki veremiyor. 

Trump'ın, Suudi Arabistan'da Sisi ile birlikte sihirli küreye el koymasının nedenini ve Mısır ve Suud'un alınan karara neden tepki veremediğini sanırım şimdi daha iyi anlıyorsunuzdur.

Ha...

Bundan sonra neler olacağını anlatırken lafım yarıda kalmıştı. 

Hamas'ın söylediği gibi, alınan karar Cehennem'in kapılarını açacak. Kudüs düştükten, Aksa işgal edildikten sonra hedefe İran ve Türkiye'ye konulacak.

Bugün ölüm sessizliğine bürünüp, "Bize ne Filistin'den, bize ne Araplar'dan?" diyenler, o gün ne diyecek merak ediyorum.