BIST 9.125
DOLAR 32,37
EURO 34,96
ALTIN 2.325,57

Mesam’ın “fikri haklar” mücadelesi!..

“Fikri haklar” Mesam ve hükümet tarafından mutlaka düzenlenmeli.

Bir yazımın başlığı “girişimcilik” üzerineydi ve ses getirmişti. Arayan/yazan  dostlarımız, devlet kurumlarına göre, özel şirketlerde girişimciliğin çok önemli olduğunu; kuruma değer katmayan, proje üretmeyen, bağlantı yollarını açmayan kişilerin yükselmesinin mümkün olmadığını belirtiyorlardı. Zaten, devlet-özel kurumlarını da iki yazımda karşılaştırmıştım. () ve ()

Şimdi, benzer bir konuya değinmek istiyorum.

Konumuz; sanat /müzik ve fikri haklar konusu…

Müziğin, sadece; beste-yorumlama-icra ayakları yok elbette. Fikri haklar da önemli.

Her yıl, konservatuarlardan yüzlerce mezun veriliyor. Elbette her konservatuar mezunu aynı seviyede olmuyor. Batı müziğinde de, Türk müziğinde de  önde olan konservatuarlar var…

Mezunlar: müzik öğretmeni, halk oyunları öğretmeni, dansçı, besteci, söz yazarı, derlemeci, araştırmacı, yazar, müzikolog, çalgı sanatçısı, ses sanatçısı, korist, şef, yorumcu, aranjör v.b. çok parçalı bir alana yayılıyorlar. Zannediyorum hiçbir kurum bu kadar” renkli ve çok yönlü kişi” yetiştirmiyor.

Ancak, bu kadroların bağlı/yükümlü oldukları şartlar var.  Ve, her birinin kendine göre dünya üzerinde kazanılmış hakları var…Ama, bilinmiyor, ya da ciddiye alınmıyor…Oysaki her zaman gerekli… Belki bizde bu haklar  zor hayata geçiriliyor, ama  sonuçta  ilgili bakanlıkların desteği ile meslek  birlikleri oluşturulabiliyor.

Genel olarak bu haklara “fikir ve sanat eserleri hakkı” deniyor. Ve bununla ilgili yasa çıkarılmış, tabii sonra geçici maddelerle revize edilmiş. Her şey bitmiş mi?, tabii ki hayır!, çünkü; bu alan, gelişen dünya ve iletişim çağında sürekli yenilenme gereken bir alan.

Sürekli şikayet ediliyor;

Sayısız kaset, albüm ve internet dünyasında iz bırakan/bırakmayan yüzlerce bırakan şarkılar, türküler dolaşıyor…

Binlerce beste var…

Yüzlerce ortaya çıkmamış eser var…

 Her gün milyon dolarlık prodüksiyon ve programlar yapılıyor...

Her evde kurulmuş stüdyolar iş bekliyor...

Solist olmak değil, popüler olmak isteyen gençler ve maddiyat karşılığında iş yapan firmalar var…

Kısaca, ortada büyük bir pasta var…

Ve, o pastadan herkes kendine ayrılan payı almaya çalışıyor…

Çoğu müzisyen/solist kendi başına iş yapmak, bir yere bağlı kalmamak istiyor…

İsini  yapan hemen kendine ait şirket kurmaya çalışıyor…

Bu; bölünmeyi, güçte zayıflığı ve kazançsızlığı beraberinde getirtiyor.

Sonuçta; popülerliği yakalayanların bir kısmı doyuyor, bir kısmı  doymuyor…

İşte bu düzensizliği ortadan kaldırmak, sanatın ve sanatçının haklarını korumak, günümüzde mutlak önem kazanıyor.

FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNUNUN BAZI MADDELERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN KANUN

Kanun No. 4630, Kabul Tarihi : 21.2.2001’de yayımlanmış;

MADDE 1. – 5.12.1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Amaç

Madde 1. – Bu Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin  ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.

MADDE 2. – 5846 sayılı Kanuna 1 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddeler eklenmiştir.

Kapsam

MADDE 1/A.-  Bu Kanun,  fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını, bu haklara ilişkin tasarruf esas ve usullerini, yargı yollarını ve yaptırımları ile Kültür Bakanlığının görev, yetki  ve sorumluluğunu kapsamaktadır.

Tanımlar 1/B-k mad.sinde; k) Komşu haklar: “Eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla ve eser sahibinin izniyle bir eseri özgün bir biçimde yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden sanatçıların, bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları ile radyo-televizyon kuruluşlarının sahip oldukları hakları” ifade edilmiştir.

Bu amaçla meslek birliklerinin kurulması da özendirilmiştir. Ve ülkemizde “müzik eseri” ile ilgili meslek birlikleri şunlardır:

 MESAM / Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği

 MSG / Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği

 MÜYORBİR / Müzik Yorumcuları Meslek Birliği

 MÜ-YAP / Bağlantılı Hak Sahibi Fonogam Yapımcıları Meslek Birliği

Meslek birliklerinin kuruluş amaçlarına da kısaca göz atalım;

“Eser sahipleri, bağlantılı hak sahipleri ve süreli olmayan yayınları çoğaltan ve yayanların, üyelerinin ortak çıkarlarını korumak ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun bu kişilere tanıdığı hakların idaresini ve takibini, alınacak ücretlerin tahsilini ve hak sahiplerine dağıtımını sağlamak amacıyla, Kanunda belirlenmiş alanlarda kurulan birliklere “Meslek Birliği” denilmektedir.

Meslek birliğinin kurulması için eser sahipleri veya icracı sanatçılar bakımından zorunlu organlarının asıl üye sayısının dört katı kadar, yapımcılar, radyo-televizyon kuruluşları ve yayımcılar bakımından bu organların asıl üye sayısının iki katı kadar üye olma niteliklerini taşıyan gerçek veya tüzel kişiler meslek birliği olarak faaliyet gösterebilmek için izin almak üzere Bakanlığa başvurmak zorundadırlar. Meslek birlikleri bu izni aldıktan sonra kuruldukları alanda faaliyet gösterirler.

“5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 42. maddesi ile Fikir ve Sanat Eseri Sahipleri ile Bağlantılı Hak Sahipleri Meslek Birlikleri ve Federasyonları Hakkında Tüzüğün 8 inci maddesi uyarınca aynı alanda birden fazla meslek birliği kurmak mümkündür. Aynı alanda faaliyet gösteren meslek birliği mevcutsa, bu alanda başka bir meslek birliğinin kurulabilmesi için, belirlenmiş asgari kurucu üye sayılarından az olmamak kaydıyla o alanda kurulmuş en fazla üyesi olan meslek birliğinin üye tam sayısının 1/3’ü kadar üye olma niteliklerini taşıyan gerçek veya tüzel kişinin başvurması gerekmektedir.”

Bu yazımızda şu konuya değinmek istiyoruz; 

1/ Anonim eser nedir? Ne olmalıdır?

 Yıllardır birliklerin oluşmasına ve çalışılmasına rağmen, bazı konularda ilerleme sağlanamamış gözüküyor... Bunların başında da kamu malı olan “anonim halk eserlerinin telif hakları” konusu geliyor. Sahipsiz (anonim) olduğu   gerekçesiyle   kimseye  telif ücreti ödenilmeden kullanılan  bu eserlerin  asıl sahiplerinin, “ilgili  yöre” olduğu kabul edilmektedir. Buna rağmen; anonim eserlerin telif hakları özellikle   4630 Sayılı  yasada buna dair hüküm olmaması nedeniyle korunamamaktadır. Oysa; “Musıki eserleri, her nevi bölgesel sözlü ve sözsüz anonim eserleri de kapsar” cümlesinin bu yasaya eklenmesi işi çözmektedir.

Tanımlarda şöyle açıklanabilir;

Anonim eser : İlk besteleyeni(söz ve müziğinin kime ait olduğu) bilinmeyen, hafızalarda   korunup, halkın  ortak söylemi haline gelen,  usul-makam ve icra tekniği açısından tamamen bölgesel özellikler gösteren, sözlü-sözsüz  her tür müzik eserleridir.                                                                                

Derleyici: Yerel olan anonim eserlerin (halk  türküleri,maniler,hikayeler,masallar..vb).  ehil taşıyıcısından/ aktaranından derleme   kurallarına uygun olarak   tesbit edip,  kullanıma(icraya) hazır hale getiren  mali hak sahibi uzman kişidir. 

Derleme eser: Derleyicinin, gerçek bilgi, beceri ve emeği  karşılığı aktarıcıdan/yakıcıdan tesbit ettiği  bölgesel nitelikli anonim müzik eserleridir.

Kaynak kişi/kimden alındığı; Eserin bestekârı  olmayıp, sadece geleneksel yapı   içinde ustalarından öğrendiklerini  hafızasında koruyan, ekleyen-çıkaran,  daha  sonra bunları   derleyiciye aktaran  kişidir. Yani gerçek eser sahibi değildir. Bu nedenle karışıklığa yer vermemek için  “kimden alındığı”  ifadesi  kullanılmalıdır. (Bildiğiniz gibi, bu konuda çalışmaları olan –aynı görüşte olduğum-  Y.Doç.Dr. Burhan Tarlabaşı’nın görüşlerine geçtiğimiz yazıda yer vermiştim.)

 (Not: Bu yazı MESAM Vizyon Dergisi Mart 2016 sayısı  için hazırlanmış ve yayınlanmıştır.)

Son durum: Mesam’da görev değişikliği oldu. Sn. Orhan Gencebay başkan oldu…Bilindiği üzere Sn. Gencebay, geçtiğimiz aylarda Sn. Cumhurbaşkanı ile görüşerek sorunları dile getirmişti. Sn. Cumhurbaşkanı, Kültür Bakanı’na talimat vererek; “Mesam ile görüşerek gerekli çalışmaları hızlandırın ve  sonuçlandırın” demişti. Sn. Avcı’nın gelmesi çalışmaları daha da hızlandıracaktır görüşündeyiz.