BIST 9.722
DOLAR 32,55
EURO 34,85
ALTIN 2.435,46

Merhamet ve zarafet

Gerçek merhamet sahipleri bilir ki; insan merhamet ettiğinde, karşısındakinden daha çok kendisi artar, çoğalır, yücelir. Onun için insan başkasına merhamet ederken, hakikatte asıl merhamet edilenin ve edileceğin kendisi olduğunu hissetmeli.

Acımak, merhamet değildir.

Acımak, merhametin sadece kapısıdır.

Merhamet, sorumluluk almaktır, fedakârlıkta bulunmaktır.

Fedakârlıkta bulunmayan merhamet, kalbin sadece acı duymasıdır.

Evet, acımak da bir erdemdir ama acınana bir faydası yoktur.

İnsan acıdığı bir insana, hayvana ya da bitkiye, merhametsizce davranabilir.

Yani hem acır, hem de merhametsizlik yapar.

***

Acıyıp geçip giden değil; acıyıp kalan; kalıp omuz veren, gözyaşı silen, dert dinleyen,

uzanmış umutlu bir ele, el uzatan olmaktır, merhamet.

Tutulan elden, alınan gönülden, huzur veren tatlı bir tebessüm dışında karşılık beklememektir.

Marketten alışveriş yapar gibi, ambalajlanmış, üzerine gösterişin kirli lekesi bulaşmış merhamet; içi boş bir acıma duygusundan ve aldatmacadan, reklamdan başka bir şey değildir.

Gerçek merhamet sahipleri bilir ki; insan merhamet ettiğinde, karşısındakinden daha çok kendisi artar, çoğalır, yücelir.

Onun için insan başkasına merhamet ederken, hakikatte asıl merhamet edilenin ve edileceğin kendisi olduğunu hissetmeli.

Başkasına merhamet etmediğinde de, asıl merhamet görmeyenin ve görmeyecek olanın da kendisi olduğunu fark etmeli.

Hani, bilgeler bilgesi Hz Ali’nin; “Hiç kimseye iyilik de yapmadım, kötülük de yapmadım. Ne yaptıysam kendime yaptım.” dediği gibi.

Merhamet ve zarafetin zirvesi

Hz. Peygamber (sav) Mekke’nin fethine gidiyordu.

Ordusuyla, Arç vadisine geldiler.

Hz. Peygamber, yolun kenarında bir köpek gördü.

Köpek, yavrularını emziriyordu.

Merhametin Kalbi, Evrenin Efendisi, köpeğin rahatsız olmaması için, ordu geçinceye kadar Suraka’ya köpeğin başında nöbet tutmasını söyledi.

***

Zeyd, 5 yaşlarında idi.

Zeyd’in çok bağlandığı, çok sevdiği, adını Umeyr koyduğu küçük bir kuşu vardı.

Bundan dolayı Hz. Peygamber, Zeyd’e “Umeyr’in babası” adını takmıştı.

Ve onu her gördüğünde, “Ebu Umeyr” (Umeyr’in babası) diye hitap ederdi.

Bir gün Zeyd’in kuşu öldü.

Onun ölümü Zeyd’i çok üzdü.

Hz. Peygamber, bunu öğrendi ve Zeyd’in evine taziyeye gitti.

Çocuğun kederli hali, Hz. Peygamber’in merhametli kalbini etkiledi.

Çocuğun saçlarını okşayarak yanağını öptü.

Gülümseyerek:

−Ya Ebu Umeyr! Kuş ne oldu? Hayvanı ne yaptın, dedi.

Hz. Peygamber’in huzur veren bu ilgisiyle üzüntüsünü atlatan Zeyd, bu söze çok güldü.

***

Yine O, bir kediye zulmeden kadının cehenneme girdiğini şöyle anlatır:

“Bir kadın, kedi yüzünden azaba uğramıştır.

Bu kadın, kediyi ölene kadar hapsetmişti ve bu yüzden cehenneme girdi. Onu hapsettiğinde; ne doyurmuş ne su vermiş ne de dışarıda yemek yemesi için salıvermişti.”

***

Bir konuşmasında ise Hz. Peygamber (sav) susamış bir köpeğe su veren bir adamının (ya da kadının) hikayesini anlatır:

"Bir adam (ya da kadın) yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı.

Derken bir kuyuya rastladı.

İçine inip susuzluğunu giderdi.

Çıkınca susuzluktan soluyup duran bir köpek gördü.

Adam kendi kendine: 'Bu köpek de benim gibi susamış.' deyip tekrar kuyuya indi.

Ayakkabısını su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı.

Allah, onun bu davranışından hoşnut oldu ve onun günahlarını affetti."

Sözün özü: Böyle bir merhamet, sevgi ve zarafet medeniyetinden, kan, kin, vahşet ve terör çıkarmak, hakiki inanların zihin ve gönül dünyalarından uzak kötülüklerdir.

Hz Peygamber’in (sav) dünyayı onurlandırdığı, Mevlit Gecesi’ni yaşadığımız bu hafta, mehametlilerin En Merhametlisi’ne sonsuz selam, sevgi ve saygı ile...