BIST 9.120
DOLAR 32,37
EURO 35,04
ALTIN 2.325,29

Madem yürüyordunuz darbeye karşı da yürüseydiniz!

Hani eskiden atalarımız, “Bize düşen sefere çıkmaktır, zafer Allah’ın takdiridir” diyorlardı ya?

Kendimi anlayalı muhalefet hep anlamsız bir tarzda muhalefet yapıyor.

Bu ara elinde bir şey kalmamıştı sağa sola bakınıyordu ki “Enis Berberoğlu” meselesi imdadına yetişti.

Bu nasıl emir eri gibi yargı diyerek, mal bulmuş mağribi gibi yargı üzerinde iktidara hücum etmeye başladı.

"Dağ başını duman almış yürüyelim" arkadaşlar dercesine yollara düştü muhalefet.

Bana sorarsanız yargı muhalefete bir malzeme sundu yani bu kararla siyaseti kızıştırdı ne dersiniz?

Berberoğlu bir vekil, yargı süreci tamamlanmadığına göre neden tutukluyor, meclis çalışmalarında uzaklaştırıyorsunuz? Ülke dışına çıkma yasağı kararı verseydiniz daha anlaşılır olmaz mıydı?

Bu tür kararlarla yargının güvenirliği zedeleniyor, birileri de bundan bir mana çıkararak yargının birilerinin işaretiyle karar verdiğini dillendiriyor, tıpkı muhalefetin iddia ettiği gibi.

Diyarbakır’da konuşan Başbakanımız Binali Yıldırım, madem yürüyecektiniz Diyarbekir’lilerin 15 Temmuz’da darbeye karşı yürüdükleri gibi o gün yürüyecektiniz (*). O gün yürümediğinize göre bu günkü yürüyüşünüz bir anlam ifade etmiyor.

Doğru da söyledi bence;

Nice vekiller yakalandı,

Genel başkanlar hapse gönderildi,

Belediye başkanları görevden alındı… yürümediniz, neden yürümediğini de sorgulamıyorum ancak,

Enis Berberoğlu en az onlar kadar suçlu değil mi ki içeri alındı diye “Adaleti arıyoruz” pankartlarıyla yürüyorsunuz?

Başkanlık sistemi gereği ılımlı bir politika izliyorsunuz, ama muhalefet tarzınızı da ona göre ayarlayın. Muhalefet, ihvani müslimini terörist hareket olarak kabul edip Sisi’nin yanında durmakla olmuyor.

Rabia işaretini terör hareketi işaretiymiş gibi yorumlarınız “abesle iştigal” cinsinden işlerdir, unutmayın.

Muhafazakar demokrat olarak kendini ifade eden Ak parti ve onun çiçeği burnunda efsane genel başkanı kendini dünya Müslümanlarından koparamaz, “o onların iç sorunudur, beni ilgilendirmez” diyemez.

Siz de bu ülkede muhalefet yapmak istiyorsanız İslam dünyasının derdiyle dertleneceksiniz, “yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek kendiniz aldatamazsınız. Çünkü bu sloganı dillendirmeniz dünyanı huzuruna bir katkı vermiyor.

Yani dünyada olup bitenler karşısında taraf olmak durumundasınız ama mazlumun tarafında yer almalısınız, yerine göre BM’yi de AB ve ABD’yi de Çin Halk Cumhuriyetini de Çarlık Rusya’sını da uyarabilmeniz lazım işe yarar yaramaz o ayrı mesele zaten vatandaş ülkesinin müdahil olma konusundaki kapasitesini biliyor.

Şayet sol parti olsan bile “muhafazakar sol” olmak durumunda olduğunuza inanıyorum. Diyeceksiniz ki böyle bir siyaset tarzı var mı? Olsun olmasın halk sizi böyle görmek istiyor. “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” diye bir yönetim sistemi var mıydı? Yok, ama Reis bu halkı ikna etti ve getirdi değil mi?

Demek ki insan ister yüce Mevla lütuf eder bence.

Hani eskiden atalarımız, “Bize düşen sefere çıkmaktır, zafer Allah’ın takdiridir” diyorlardı ya?

(*) Yakında 15 Temmuz’da Diyarbekir’de neler oldu yazacağım inşallah, ilginç şeyler duyacaksınız.