BIST 9.525
DOLAR 32,60
EURO 34,82
ALTIN 2.509,45

Madem kutuplaşmak çok iyi bir şey...

Daha düne kadar "Kutuplaşma söylemi Erdoğan karşıtlığı yaratmak için kullanılan bir argümandır, yemeyin bunları" diyenler, bugün aynı söylemin üstüne "aman da ne güzel kutuplaştık" sosu döktüler.

"Kutuplaşma mı o da ne?" safhasından "Kutuplaşıyoruz öyleyse varız" diyerek bir üst levele atlama durumları yaşanıyor bugünlerde bir takım medya camiasında.

Daha düne kadar "Kutuplaşma söylemi Erdoğan karşıtlığı yaratmak için kullanılan bir argümandır, yemeyin bunları" diyenler, bugün aynı söylemin üstüne "aman da ne güzel kutuplaştık" sosu döktüler.

Dünün tek kutuplu Türkiyesi'nden kurtulup, bugün çok kutuplu bir Türkiye ile daha çok demokrasiye falan yürüyormuşuz.

İşte bu minvaldeki yazılar peş peşe köşelere taşındı. Özellikle de Sabah grubu tarafından. Tabiki de başka medya gruplarından destek atanlar da oldu. Star gazetesi yazarları da sert bir dille tepki gösterdi bu kampanyaya.

Birbirinin neredeyse kopyası olan bu yazıları okuyunca, bilinçli bir kampanyanın ürünü olduğunu görmemek mümkün değil.

Peki AK Parti'ye, daha çok da Erdoğan'a yakın bu medya grubundan yükselen "kutuplaşma iyidir" çıkışı kime karşıydı?

Ulusalcılara, Doğan Grubu'na ya da AK Parti karşı herhangi bir medya organına karşı mı?

Hayır!

Hedefte AK Parti'ye yakın bir medya grubu olan Yeni Şafak vardı.

Yeni Şafak gazetesinin başlattığı kutuplaşma karşıtı "Başka Türkiye Yok" kampanyasının ardından geldi bu çıkış.

Yani bir nevi Yeni Şafak'ı, AK Parti'nin seçim kampanyasında kullandığı "Sen Ben Yok Türkiye Var" mottosuyla da oldukça uyumlu "Başka Türkiye yok" kampanyası üzerinden, "kutuplaşma" söylemini köpürten, Erdoğan ve AK Parti karşıtı kim varsa onlarla birlikte saf tutmakla suçladılar.

Star gazetesinin sahibi Ethem Sancak'ın "Erdoğan sevdası" malum. Oraya hiç girmiyorum.

Sabah grubunun uzun süredir Davutoğlu ve ekibine karşı tutumu da herkesce malum.

Sadece 7 Haziran sonrası Hilal Kaplan ve ekürilerinin yazıları bağlamında daha görünür oldu o kadar. Öncesinde Davutoğlu ile ilgili bazı haberlerin özellikle görülmediğini de biliyoruz.

Yeni Şafak'ın ise Sabah grubuna nazaran daha özgün bir çizgisi var. Ne Davutoğlu karşıtlığı yapıyor ne de Erdoğan karşıtlığı.

Fakat içeride zaman zaman kendisine karşı medya yoluyla yürütülen bu çıkışlardan oldukça rahatsız. Çok görünür olmasa da içten içe diş biliyor elbette.

AK Parti camiası dışında neredeyse herkesin "havuz medyası" diyerek genelleştirdiği bu medya gruplarının açıktan cepheleşmesi ise akıl alır gibi değil.

Seçimlere 10 gün kala, AK Parti camiası dışında neredeyse herkesin "havuz medyası" diyerek genelleştirdiği bu medya gruplarının açıktan cepheleşmesi ise akıl alır gibi değil.

Söylenecek 3 şey var aslında.

1- Madem kutuplaşma bu kadar iyi, kendi içinizde de kutuplaşmışsınız işte. Buna niye bu kadar tepki gösteriyorsunuz? Tek kutuplu medya gücüne karşı bugün çok kutuplu medya varsa "biz de buna AK Parti yandaşı gazeteler olarak destek verdik. Kendi içimizde kutuplaştık, daha ne olsun" deyip geçmeniz gerekmez mi?

2- Madem "kutuplaşma" söylemini Erdoğan'a ve AK Parti'ye karşı bir tehdit olarak görüyorsunuz ve bu söylemi kullananların medya yoluyla farklı kutuplardan olsalar bile, yine bu söylem üzerinde birleştiğini savunarak hopluyorsunuz; o zaman bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Birbirinizle uğraşacağınıza sizin de AK Parti yandaşı olarak güç birliği yapmanız gerekmez mi?

3- Haa yok, "kutuplaşma" söylemi sadece Erdoğan'ı hedef alıyor, "Biz Erdoğan yandaşıyız, AK Parti çok da tın diyorsanız ", Erdoğan AK Parti'nin üstünden elini eteğini çekti de bizim mi haberimiz yok?

7 Haziran'dan sonra 1 Kasım seçimlerinin özellikle AK Parti için ehemmiyeti ortada.

7 Haziran'dan sonra 1 Kasım seçimlerinin özellikle AK Parti için ehemmiyeti ortada.

Böyle bir süreçte derdiniz AK Parti'nin yanında durmak değil de birbirinizi yemekse afiyet olsun. AK Parti dağılınca da oturur birbirinizle uzlaşırsınız artık.

Geçen seçimlerde AK Parti'nin irtifa kaybında "yandaş" medyanın ne kadar etkili olduğu çok yazıldı çizildi. Büyük bir medya gücüne rağmen bu güç, bırakın etkisiz eleman olmayı, resmen yutan eleman oldu AK Parti için.

Seçimlerden sonra sürekli "AK Parti gereken dersi almıştır umarız" denildi.

AK Parti gereken dersi aldı mı almadı mı bunu 1 Kasım'dan sonra göreceğiz ama asıl ders alması gereken bu medya ayağının hiç ders almadığını bir kez daha anlamış olduk.

Kutuplaşma mevsuzuna gelince;

- Evet, Türkiye'de daha önce görünür olan tek kutuplu bir yapı vardı. Onun dışında ne kadar farklı ses varsa, duyulmuyor, görülmüyor, görünür yapılmıyordu.

- Evet, bugün "toplum çok kutuplaştırıldı" söylemi belli bir kesimin silahı olarak kullanılıyor. Ve bu silah Türkiye'yi 13 yıldır yöneten AK Parti'ye ve özellikle de Erdoğan'a karşı doğrultuluyor.

- Evet, çok kutuplu olmak daha çok sesin çıkması, daha çok farklı fikrin ve ideolojinin yarışması ve dolayısıyla aslında daha çok demokrasi demek.

Fakat siz, bu çok kutuplu yapıda sizden başkalarını ötekileştirmeye kalkarsanız,

Üstelik bunu geçmişte ötekileştirmeden çok çekmiş insanlar olarak yaparsanız,

Getirilen en ufak bir eleştiriye bile tahammül etmezseniz,

İyi niyetli uyarıları bile "vatan hainliği" olarak değerlendirirseniz,

Kendi içinizdeki insanları bile, hoşunuza gitmeyen yorumlarda bulundu diye "paralel" ilan ederseniz,

Bu çok kutuplu yeni Türkiye'nin, tek kutuplu eski Türkiye'den ne farkı kalır?