BIST 9.782
DOLAR 32,52
EURO 34,97
ALTIN 2.433,04

Lisansüstü eğitiminde “Sanatta Yeterlik” üzerine görüşler…

sanat, kalite,icra, eğitim

“Sanat kurumları üniversitelerin tanıtım/medya ve sosyal güçleridir. O nedenle üniversite sistemi içinde özenle korunmalı ve gelişmeleri için pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.” görüşü her zaman ve her yerde kabul görüyor. Sanatın toplum üzerindeki etkilerini yazsak sayfalar almaz.

“Cumhurbaşkanı Gül, "Tabii ki bunlarla övünmek, gurur duymak hakkımız. Ama şu da bir gerçek ki; medeniyetleri taçlandıran esas başarılar kültür, sanat ve bilim alanındaki kazanımlarla gerçekleşmektedir” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, ülkemizde böyle bir değişim süreci devam ederken sanat, kültür ve bilim alanına çok daha fazla önem vermenin zamanının çoktan gelmiştir. ....Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Türkiye gibi bir ülkenin topraklarındaki kültür mirası, bugün nasıl hepimizin zenginliği olarak görülüyorsa, Türk milleti olarak bizim de sadece kendi insanımıza değil, tüm insanlığa bırakacağımız sanat, kültür ve bilim alanında başarıların söz konusu olacağını vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül, sözlerine, “Nitekim tarihe baktığımızda öyle ülkeler, öyle milletler gelip geçmiştir ki bazılarının büyük orduları, güçlü ekonomileri olmuş, ama neticede dönemler gelmiş geçmiş, bunların bazıları yok olmuş, bazıları çok zayıflamış, ama insanlığa kattıkları kültür, sanat ve bilim eserleri tüm insanlığın mirası olarak devam ederken o milletlere de referans olarak verilmeye başlanmıştır.... Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Musikisi Korosu’nu kurduk, ilk defa. Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk’ün çok önem verdiği, o zaman ince saz olarak bilinen Klasik Türk Müziği’nin yaşatıldığını, sonraki dönemlerde ihmal edildiğini biliyoruz. Buna devlet nazarında verdiğimiz önemi göstermek açısından Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Musikisi Korosu’nu kurduk” ” şeklinde dedi.” *

Biz bu yazımızı, son günlerde dile getirildiği söylenen bir yanlış konuya -Sanatta Yeterlik - ayırdık.  

Önce ilgili yönetmeliğe bir bakalım; 2547 sayılı YÖK Kanunu  Üniversitelerde  Teşkilat Yönetmeliği’nde “Sanatta Yeterlik” şöyle tanımlanmıştır;

LİSANSÜSTÜ EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ
(Resmi Gazete Tarihi: 01.07.1996 Resmi Gazete Sayısı: 22683 )

Amaç ve Kapsam
MADDE 1- a) 2547 sayılı Kanun'un 65. maddesi hükmü gereğince Üniversitelerarası Kurul tarafından hazırlanan bu Yönetmelik Yükseköğretim kurumlarında yürütülen lisansüstü eğitimi düzenler.
b) Lisansüstü Eğitim, Yüksek Lisans, Doktora ve sanat dallarında yapılan Sanatta Yeterlik programlarından oluşur.

SANATTA YETERLİK ÇALIŞMASI
Amaç ve Kapsam
MADDE 26- a) Sanatta yeterlik çalışması, özgün bir sanat eserinin ortaya konulmasını, müzik ve sahne sanatlarında ise üstün bir uygulama ve yaratıcılığı amaçlayan bir yükseköğretim programıdır. Hangi dallarda sanatta yeterlik programı açılabileceği Üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine Yükseköğretim Kurulunca belirlenir.
b) Sanatta yeterlik programı toplam yirmi bir krediden az olmamak koşuluyla en az yedi adet ders ve uygulamalar ile tez veya sergi, proje, resital, konser, temsil gibi çalışmalardan oluşur.

“Sanatta yeterlik programı; yüksek lisans veya lisans eğitimi üzerine yapılacak öğretim, ön yeterlik sınavı, sanatta yeterlik tez önerisi, sanatta yeterlik tezi ve sanatta yeterlik uygulamasından oluşur; öğrenciye bağımsız araştırma yapmayı, yeni sentezlere ulaşarak özgün bir sanat eserinin ortaya konulmasını, müzik ve sahne sanatlarında ise ileri bir uygulama yeteneğini ve yaratıcılığı geliştirmeyi amaçlar.”  (İTÜ)

“Lisansa dayalı en az altı, yüksek lisansa dayalı en az dört yarı yıllık programı kapsayan ve orijinal bir sanat eserinin ortaya konulmasını, müzik ve sahne sanatlarında ise üstün bir uygulama ve yaratıcılığı amaçlayan doktora düzeyinde lisans üstü bir yükseköğretim eşdeğeridir.” (Yakın Doğu Ün.)

Akademisyen Sanatçılar, yıllarca bu programlara göre ders alıp, uygulamalı/

sınav/icra  verip mezun oldukları  ve yaptıkları program Doktora karşılığı sayıldığı halde, yıllarca bir “titr” kullanamadılar. YÖK, ilgili başvurulara hep olumsuz cevap verdi.

O zaman, hazır yeni YÖK tartışılırken, “titr” verilmeyecekse (çok zor mu acaba Sy., gibi bir titr bulmak?)kaldıralım bu programı, herkes Dr. olsun…Ne oldu? “Olmaz” der gibisiniz… Aklın yolu bir, elbette OLMAZ…Neden bu konuya girdik?  Bazı toplantılarda böyle bir görüş, bazı yöneticilerce  konuşulmaya başlanmışta ondan…Bize göre dile getirmek dahi doğru değil…Yeni YÖK tasarısı üzerinde iyi niyetli, çözücü çalışmalar yapılırken, lütfen doğru uygulamaları, yanlış diye göstererek kafaları karıştırmayalım…

Çünkü;

Eğer kaldırılırsa; konservatuarların, sanat kurumlarının icra/uygulama/pratik  kısmını yok edilir…İcra/uygulama bu kurumların vaz geçilemezleridir.  Yoksa, her kişi müzikolog/müzik tarihi v.b. teori alanlarına geçmeye başlar (çünkü daha kolaydır, bilgiler hazırdır, yayın (kitap) zorunluluğu yoktur, bildirilerle iş halledilmektedir), o zaman da ne çalgı/ses sanatçısı, ne ressam, ne hattat v.b. yetişir… Zaten dikkat edilirse müzikoloji alanına giren arkadaşlarımızın   çoğu, (konservatuar mezunu olanlar) ya çalgılarını bir tarafa bırakmışlardır ya da iyi çalamamaktadırlar. Oysa, bilinen bir kaidedir; uygulama olmadan sağlıklı teori olmaz.

Ama, belki bu programı kaldırırsanız, yeni bir alan ortaya çıkar!;  piyano teori prof., ses teori prof., hattat teori prof.  v.b. olunabilir!...(Yıllar önce, bir üniversitemizin Rektörü ile sohbet ederken, bana bir isim sordu, “tanıyor musun?”diye, “evet, arkadaşımızdır”  dedim. Ama, “piyano Prof. imiş!”  dedi, “onu bilmiyorum” dedim. Sorusundan bir şey söylemek istediğini anladım, “neden öyle sordunuz?” dedim. Biz “bir piyano konseri ver” diyoruz, bize “ben piyanonun teori prof.” diyor,  “böyle bir şey var mı? dedi gülerek…)

Evet, sonuç olarak, yaptığım görüşmelerde, sanatçı/akademisyenler; “sanatta yeterlik mutlaka kalmalı, geliştirilmeli ve mezunlara “titr” kullanma hakkı yasada yerini almalıdır.” görüşündedir.

Zaten YÖK yönetiminden, geçmiş uygulamalardan ders alınarak,  sorunları çözücü bir irade beklenmektedir.

Dostum, olan olmuş, vahlanma boşuna

Dünyayı kara zindan etme başına.

Yaşamana bak, elinden tek gelen bu

Olacakları danışan var mı sana?** der gibisiniz…

Biz yine de paylaşımlarımızı/görüşleri  yöneticilerimizin dikkatlerine sunmak isteriz.

*(Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün , 2012 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ni, Çankaya Köşkü’nde düzenlenen tören konuşmasından.29.11.2012

*Hayyam’dan

Önemli not: Bildiğiniz gibi İTÜ TMD Konservatuarı 37 yıldır sanat alanına pek çok alanda mezun  vermektedir, bu  alanları daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Şimdi, sıra Radyolarımızda görev yapan programcı, yapımcı, v.b. mezunlarımızın birliğinde/toparlanmasında. Önemli bir proje için İTÜ TMDK mezunu olup (kadrolu bir sanat kurumunda/topluluklarda çalışmıyor ise) radyolarda (TRT dışında) görev yapan arkadaşlarımız e-mail ve telefonlarını bana ulaştırırlarsa çok memnun olurum. Teşekkürlerimle.