BIST 9.525
DOLAR 32,55
EURO 34,70
ALTIN 2.494,28
HABER /  POLİTİKA

Kurtulmuş'tan Başbakan'ı kızdıracak sözler

Hast Parti Genel Başkanı Numan Kurkulmuş, Başbakan Erdoğan'ı ağır dille eleştirdi. Kurtulmuş "Aksıra tıksıra Anayasa yapılmaz" dedi

Abone ol

HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş Başbakan Tayyip Erdoğan'a çok ağır eleştirilerde bulundu. Kurtulmuş, Başbakanın bu gerginlikle yeni Anayasa yapamayacağını belirtirken, aksırma tıksırma politikasıyla Türkiye'nin temel sorunlarının çözülemeyeceğini söyledi. Numan Kurtulmuş Taraf gazetesine verdiği röportajda ülke gündemiyle ilgili soruları yanıtladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın içki içenleri aşağıladığını söyleyen HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'a göre "aksırma, tıksırma" polemikleri Türkiye'nin temel sorunlarının tartışılmasının önüne geçiyor.
Başbakan'm son günlerde giderek sertleşen üslubunun Türkiye'yi kutuplaştırdığını belirten Kurtulmuş, "Türkiye bu kadar gerildikten sonra yeni bir Anayasa nasıl yapılacak" diye soruyor.

Siyasetin, alkol, heykel, televizyon dizisi gibi konulara takılıp kalmasının sebebi ne sizce?

Türkiye her hafta birkaç tane lüzumsuz polemik konusuyla vakit kaybediyor.
Anayasal reform süreçleri, özgürlük ve eşitliğe dayalı yeni bir Türkiye'nin inşaası, ekonomik reform gibi temel konular rafa kaldırılıyor, top taca atılıyor. Bu, iktidarın da muhalefetin de işine geliyor aslında. Bizden olanlar bu tarafa diğerleri karşı tarafa diyerek halkı kutuplaştırıyorlar. Kolay yoldan oy alacaklarını zannediyorlar.

Başbakan'm "Tıksırıncaya kadar içiyorlar" sözlerini eleştirmiştiniz. Alkol uygulamasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Dünyanın her yerinde Alkol Piyasalarını Denetle Kurulu vardır. Gerekli denetlemeleri yapar. Özellikle genç yaştaki çocukların alkol kullanımını azaltmak için uygulamalar yapar. Kurulun aldığı kararlar yerinde ve doğrudur. Burada yanlış olan Başbakan'm üslubudur. Başbakan "aksırmcaya, tıksırıncaya kadar" diyerek alkol kullananları aşağılıyor. Tevfik Fikret'in o meşhur şiirini de yanlış biliyor. Tevfik Fikret "Yiyin efendiler yiyin/ Bu han-ı iştiha sizin/ Aksırmcaya, tıksırıncaya kadar yiyin" diyerek alkol kullananlara değil, devleti soyanlara sesleniyor. Ama bunlar anlamsız tartışmalar.

SİYASETÇİLER ELEŞTİRİLERDEN YARARLANMALI

Başbakan'm giderek daha da sertleşen üslubunu neye bağlıyorsunuz?


Bu, kamplaşma siyasetinin bir parçası.

Daha önce de kendisiyle ilgili karikatür çizenleri, yazı yazanları mahkemeye vermişti. Siyasilerin aleyhinde yazı yazılır.
Siyasetçilerin medyayla kurduğu ilişki yandaşlar ve karşıtlar şeklinde olmamalıdır.
Eleştirilerden siyasetçilerin yararlanmaması gerekir.

Başbakan, referandumda özgürlükçü bir söylemle yüzde 58 oy topladı. Genel seçime giderken bunun tam tersi bir söylem kullanması çelişki değil mi? Başbakan'm sert üslubu seçime nasıl yansır?

BOY- SOY TARTIŞMASI YAPMASALARDI EVET  YÜZDE 75 OLURDU

Başbakan yüzde 58'i yalnızca kendisine verilen bir oy gibi görüyor. Yüzde 42'yi de karşıt grup olarak değerlendiriyor. Genel seçime giderken bu kutuplaşmayı kalıcı hale getirmeye çalışıyor. Ayrıca şunu da söyleyeyim; referandumda "Kemal Bey, Recep Bey, boy, soy" gibi anlamsız bir çekişme olmasaydı "Evet" oyları yüzde 75'e çıkabilirdi. Biz 'yetmez ama evet' diyerek destek verdik. Sağda olanlar, solda olanlar...

Çok farklı kanatlar destek verdi. Bu millet hem 3 Kasım 2002'de hem 22 Temmuz 2007'de hem de 12 Eylül 2010'da Türkiye'de yeni bir hukuki ve siyasi düzenleme için oy verdi. Başbakan ise "biz bu reformu 2011 seçimlerinden sonra yapacağız" diyerek topu tribünlere attı. Millet size bunun için oy vermedi. Bu, bir kaçıştır. Halbuki yüzde 58 neye oy verdi buna bir baksa, yüzde 42 neden korkuyor anlamaya çalışsa. Bu gerginlikle, bu üslupla yeni bir Anayasa için atılacak olumlu adımların da önünü tıkıyor.
Böyle bir üslup kullandıktan sonra yeni bir anayasa nasıl yapılacak.
Başbakan'm MHP'yi baraj aranda bırakmak için milliyetçi bir dil kullandığı yorumlan yapılıyor.

HİÇ BİR İKTİDAR AK PARTİ KADAR ŞANSLI OLMADI

Bunu bilemem ama bu kutuplaştırıcı üslup Türkiye'ye uzun yıllar çok şey kaybettirdi. Seçimde üç puan fazla alırsın bu önemli değil. Daha bu millet ne yapsın?

Sekiz yıldır tek başına iktidar şansı vermiş.
İç ve dış konjonktür hiçbir iktidarın lehine olmadığı kadar AKP'nin lehine I olmuş. AKP'nin artık hiçbir konuda mazeret üretme şansı yok. Millet bütün bunları çözün diye oy veriyor. Şimdi bir yerlerden iki puan oy alırım diye bütün söyleminizi değiştirirseniz millet size sürekli oy vermeye devam etmez.

Ankara'daki ittifak dedikodulannm baş aktörü HAS Parti. Gündeminizde seçim ittifakı var mı?

HAS Parti kuruluşundan sonra çok kısa bir süre içinde seçim örgütlenmesini tamamladı. Bu kurucular kurulunun marifeti değil HAS Parti'nin işyerlerinde, mahallelerde, okullarda örgütlü bir parti olmasından kaynaklanıyor.
Bizim gündemimizde ittifak yok. Seçime tek başımıza hazırlanıyoruz. Amacımız , Türkiye'nin bundan sonraki iktidar merkezini inşa etmek.
Türkiye'nin meseleleriyle ilgili çalışmalarımızı alternatif bir bakanlar kurulu gibi yapıyoruz.

Size "Müslüman sol" dendiği malum. Seçimlerde sol seçmene yönelik bir üslup kullanacak mısınız?

Netleşmiş bir sloganımız yok. Türkiye'nin somut sorunlarının üzerinde duruyoruz.
Bunların başında gelir dağılımı eşitsizliği geliyor. İnsanların helal kazançlarını, emeğini esas alacak bir ekonomik program geliştiriyoruz. Siyasi partiler yasası, seçim yasası, sendika yasası gibi 12 Eylül'den beri devam eden bütün uygulamaların ortadan kaldırıldığı, etnik, dinî ve yaşam tarzı bakımından kimsenin ezilmediği, horlanmadığı bir Anayasa üzerinde çalışıyoruz.

Milletvekili adaylarınız arasında soldan sürpriz isimler olacak mı?

Partimizde soldan isimler var zaten. Adaylarımızı henüz belirlemedik.

Alkol ve heykelden kısa bir süre önce iki dilli yaşam ve demokratik özerkliği tartışıyorduk. Partiniz özerklikten ve iki dilli Türkiye'den yana mı?

ANADİL KONUSUNDA TAVRIMIZ NET

Demokratik özerklik tartışmasında siyasi özerkliğe vurgu yapılmasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de zaten bir bürokratik oligarşi varken, belli bir bölgeye siyasi özerklik verilmesi örgütlü olan grupların yeni oligarşik adalar halinde ortaya çıkmasını sağlar. Esas olan herkesin bireysel haklarını sonuna kadar karşılamaktır. Bizim teklifimiz şudur: İl genel meclisleri ortadan kaldırılarak il meclisi şeklinde düzenlenmeli. Bu meclisler asayiş ve adalet dışında ille ilgili bütün kararları alma hakkına sahip olmalı. İl meclisleri arasında koordinasyonu sağlamak için de yerel yönetimler bakanlığı kurulmalı.
Anadil konusunda da tavrımız net: Anadili ana sütü gibi helal görüyoruz. Ama resmî dil Türkçedir.

Kürt meselesinde bir adım ileri iki adım geri bir durum var. Bunun sebebi nedir?

Doğu ve Güneydoğu'da AKP-BDP arasında bir kutuplaşma siyaseti var. Orada da kutuplaşmanın daha kolay oy getireceği düşünülüyor. Sorunu çözmek yerine gerilim esas almıyor.

HAS Parti seçim çalışmalarında bölgede Kürtçe konuşacak mı?

Bundan daha doğal bir şey olamaz. Artık Türkiye bunu aşmak durumundadır. Önemli olan halkla anlaşmaktır. Hangi dille konuştuğumuz önemli değil.