BIST 8.718
DOLAR 32,34
EURO 35,19
ALTIN 2.248,16
HABER /  POLİTİKA  /  HDP

Kürtlerle ilgili belgelerin araştırılması için önerge!

Adil Zozani, Osmanlı'nın son döneminden Cumhuriyetin kuruluşu sürecine ve cumhuriyet sonrasından günümüze kadarki süreçte, devletin arşivlerinde yer alan, ancak resmi belgelerde sansürlenmiş Kürtlere ilişkin belgelerin araştırılması için komisyon kurulmas

Abone ol

HDP Hakkari milletvekili Adil Zozani önergesinde şunları söyledi: 

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden, Cumhuriyet’in kuruluşu ve Cumhuriyet sonrası günümüze kadar geçen süre içerisinde; devletin resmi görüşmelerinde, yazışmalarında ve bir bütün olarak bütün belgelerinde, Kürt, Kürtçe ve Kürdistan gibi Kürtlere ilişkin sansürlenen her şeyi; Türkiye’nin en yakıcı problemi olan Kürt meselesinin çözüme kavuşturulmasında içinden geçtiğimiz demokratik çözüm ve barış sürecine katkı sunmak, bugüne kadar Türkiye’de Kürtlere dair bizzat devlet eliyle yaratılmış toplumsal algıyı değiştirebilmek ve hakikatlerle yüzleşip hesaplaşmak adına karanlık kalan bu döneme ışık tutmayı sağlamak amacıyla Anayasa’nın 98. ve içtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince “Meclis Araştırması” açılmasını saygılarımla arz ederim.

Adil Zozani, önergenin gerekçesini şöyle açıkladı:

1830’larda Tanzimat dönemiyle beraber Osmanlı döneminden başlayarak, Cumhuriyet’in kuruluşu ve sonrasında günümüze kadarki süreçte; devletin ve devleti temsil eden başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, yetkili bütün şahsiyetlerin görüşmelerinde, yazışmalarında ve bütün resmi belgelerinde, Kürtlere ilişkin kısımlar sansürlenmiştir. Osmanlı dönemini de kapsayan, Cumhuriyet dönemi ve sonrasında Kürtlerin halk olarak toplumsal, kolektif hakları, yaşadıkları coğrafya ve kendi coğrafyalarında kendi kendilerini yönetebilecek bir özerk yapı da dâhil olmak üzere günümüzde tartışılan ve Kürt sorununun özünü oluşturan temel meselelerin, devletin arşivlerindeki belgelerde yer aldığını, ancak sansürlenerek topluma sunulduğunu, yapılan araştırmalar ve çeşitli zamanlarda yayınlanan tarih belgeleriyle görmüş bulunmaktayız.

Osmanlı’nın son dönemi, Kurtuluş Savaşı sürecinde, millî mücadeleyi bütünleştirmek ve özellikle Kürtleri bu mücadeleye dâhil etmek için Sivas Kongresi sonrasında, Amasya Protokolleri gerçekleştirilmiştir. İstanbul Hükümeti adına Bahriye Nazırı Salih Paşa ve padişahın başyaveri Naci (Eldeniz) Paşa ile Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına Mustafa Kemal, Rauf Orbay ve Bekir Sami Kunduh’un katıldığı görüşmelerde, ülkenin diğer meseleleri dışında 22 Ekim 1919 tarihindeki İkinci Protokol’de, Kürt meselesi görüşülmüş ve bu görüşmelerin bir kısmı 1960’larda yayınlanmıştır. Bu görüşmelerde beş protokol hazırlanmış, üçü kayıt altına alınıp imzalanmış, ikisi gizli tutulmuştur. Gizli protokollerde Kürt meselesine ilişkin önemli görüşmelerin yapıldığına dair görüşler, dönemi araştıran araştırmacı-tarihçilerin genel kanısıdır.

Resmi belgelerde yer alan ve sansürlenerek yayınlanan Kürtlere dair belgelerden birinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün; Cumhuriyet Halk Fırkası Genel başkanı olarak 1927 yılında, yerli ve yabancı basın mensuplarının da katıldığı partisinin 2. Yılında, silah arkadaşlarıyla birlikte kendi faaliyetlerini özetleyen “Nutuk” olarak bilinen konuşma olduğu belirtilmektedir. Kürtlerin serbestçe gelişmelerini sağlayacak şekilde etnik haklara kavuşmalarına izin verilmesini desteklemek gerektiğinin vurgulandığı Amasya Protokolleri’ndeki metnin, Nutuk’ta sansürlenerek yayınlandığı bilinmektedir.

Bunun haricinde, Mustafa Kemal’in 1923 yılında İzmit Basın Toplantısı olarak bilinen toplantıda, konuşmasının yayınlanmış resmi belgelerde defalarca sansürlendiği bilinmektedir. Mustafa Kemal’in sansürlendiği bilinen ve Ahmet Emin Yalman'ın sorusuna verdiği yanıt, Kürtlere dair devletin resmi belgelerinde, neden sansür uygulandığını çok açık bir biçimde göstermektedir. Zira Atatürk tarafından verilen yanıtta, Kürtlerin Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince, kendilerini özerk olarak idare edecekleri ve TBMM’nin hem Kürtler, hem de Türklerin yetki sahibi vekillerinden oluşmuş olduğu ve bu iki unsurun bütün çıkarları ve kaderlerini birleştirdiği belirtilmiştir.

Yukarıda sözü geçen belgeler haricinde; Osmanlı’dan Kurtuluş Savaşı dönemine, cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadarki süreye kadar, devlet arşivlerinde Kürtlere dair birçok belgenin, yazışmanın ve tutanağın yer aldığı, ancak bu belgelerin sansürlenerek yayınlandığı için kamuoyu bilgisi dışında olduğu bilinmektedir. Bu durum, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana, Türkiye’deki devlet refleksinin Kürtlere ilişkin yaratmış olduğu negatif algının toplumda vücut bulmasına neden olmuş ve ülkenin en önemli sorunu olan Kürt meselesinin toplumsal açıdan derinleşmesini beraberinde getirmiştir. İçinden geçtiğimiz demokratik çözüm sürecinin, nihaî olarak onurlu bir barışa evrilmesi ve devletin geçmişle yüzleşerek hesaplaşması ve bu noktada Türkiye’deki Kürtlere ilişkin tarihsel gerçeklikleri kamuoyu bilgisine sunmak için Meclis’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi ve bu bağlamda bir Meclis Araştırması açılması oldukça elzemdir.