BIST 9.680
DOLAR 32,43
EURO 34,46
ALTIN 2.487,53

Kürtaja deli raporu

Son günlerin en çok tartışan kürtaj konusuna bir yorum da Ayla Özyurt'tan geldi...

Başbakanın kürtajla ilgili sözlerinin savunulacak bir tarafı yok.
Kaldı ki , kadın bedenine müdahale faşizan bir tutumdur.

Kadın bir bireydir ve istenmeyen hamilelik hakkında da kararı elbette kendisinin vermesi doğru olandır.

Ha! madem böyle bir laf ortaya atılmıştır, Türkiye’ nin gündemi, hatta ve hatta dünya gündeminde de Başbakanın sözleri tartışma yaratmıştır. Fransızların Le Monde’ si, ’’Recep Tayyip Erdoğan Türk kadınlarının vajinalarının bekçisi’’ lafını etmiştir, ortalık bulanmıştır, o halde asıl mevzumuz olan Türban’dan U dönüşü yapıp, gelelim kadının en mahrem yerine ve haklarına (!) yani elinden alınmaya çalışılan haklarına…

Türkiye şunları çözdü;
Kadına şiddeti, kadın cinayetlerini Fatma Şahin çözdü(!)
Ensest ilişkiler ortadan kaldırıldı(!)
Çocuk yaşta tecavüzler artık yaşanmıyor(!)
Töre cinayetleri son buldu(!)
Sıra geldi kürtaja ve sezaryen doğumlara …
Günlerdir bu konu hakkında söylenmedik söz kalmadı.

Özellikle, Habertürk yazarlarından Nihal Bengisu Karaca’ nın ’’kürtaj ve sezaryen’’ başlıklı yazısı, Elif Şafak’ ın ’’kürtaj üzerine bir yazı’’ yazısı, yine Ayşe Arman’ ın ’’grilerin yok olduğu Türkiye’’ yazısı , yine İnternethaber’ den Süleyman Özışık’ın ’’kadının bedeninde iktidar kurmak’’ başlıklı bu ve benzeri köşe yazıları birçok gerçeği ifade ediyorlar, hepsine katılıyorum.

Diğer taraftan ;
Başbakanımızın kürtaj çıkışı bir önceki gündemi parçalamak değilse,(iddialar) ve/ya düşünüldüğü gibi kürtlere karşı nüfus artışı operasyonu değilse (!) (öyle ise çok acımasız) kürtajı gerçekten bir cinayet olarak algılıyor ve bu düşünceden yola çıkarak hareket ediyorsa, bir çift sözüm olacak kendisine…

Avrupa’ nın göbeğinde, İsviçre’ de, bundan on sene öncesine kadar kürtaj yasaktı.
İstenmeyen hamileliklerde, kadınlar kürtajın yasak olmadığı ülkelere gidip operasyonlarını yaptırıyorlardı.

İsviçre’ de kürtaj yaptırmanın sadece bir yolu vardı. Psikolog’ dan ’’doğacak çocuğa bakamaz’’ raporu almak. Bu raporda 100 soru vardı ve bu sorular akli dengesi bozuk birine sorulan soruların tıpatıp aynısıydı.

Yani; kürtaj yaptırmak isteyen bir kadına psikoloğun sorduğu sorularla, sinir krizi geçirip, akıl hastanesine giden birine sorulan sorular aynıydı.

Psikolog, kürtaj yaptırmak isteyen kadına akli dengesi bozuk muamelesi yapıyordu.
Bu sorulara verilen cevaplar neticesinde, ’’ bu kişinin ruhsal sorunları vardır (kısaca delidir) doğacak çocuğa bakamaz’’ raporu aldığı takdirde, kürtaja izin veriliyordu.

Diyeceğim şudur ;
Şayet böyle bir yasak getirilecekse, işte günlerdir kamuoyunda tartışılıyor, bunun tecavüz edeni var, ensesti var, sapığı var, var da var…

Böylesi durumlarda hamile kalanlar, psikologdan çocuğu dünyaya getirip getiremeyeceklerine dair bir rapor alsınlar.
Psikologlar karar versin. (verilecek karar şaşırtıcı olmayacaktır)
Mesela tecavüze uğrayan veya ensest ilişki sonucu hamile kalan ve buna benzer durumlarda hamile kalanlar gerçekten annelik yapabilecek ruh durumunda olacaklar mı, uzman doktorlarımız karar versin.(!)
Diğer taraftan keyfi yapılan kürtaj cinayet midir ? Cinayettir.