BIST 9.645
DOLAR 32,59
EURO 34,81
ALTIN 2.417,26

Kur’an’da cihad, bayram namazı ve güzel yurdumun insanları!…

İyi bir Müslüman, Kur’an’ı rehber almalıdır.

GÜNCEL/İTÜ ROVER TAKIMI: İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencilerinden oluşan  Rover Takımı, ABD’de University Rover Challenge (Üniversiteler arası Robotik Araç Yarışması) finalinde Türkiye’yi başarıyla temsil etti. “ALTINAY  Kâşifi” isimli araçla bu yarışmaya ilk kez katılan İTÜ’lü gençler, her türlü zorluğa rağmen büyük bir başarıya imza attı.İlki 2007’de düzenlenen URC yarışmalarına bu yıl 13 ülkeden 82 takım başvurdu. İTÜ Rover takımı, tasarlayıp ürettiği araçla iki aşamalı seçim sürecinde teknolojik olarak dünyanın önde gelen birçok ülkesini geride bıraktı. İTÜ, finale kalan 7 ülkeden 35 takım arasında genel klasmanda 13’üncü, bilim kategorisinde 4’üncü oldu. Habertürk'ten Bülent Aydemir'in haberine göre URC yarışmaları, ABD’nin Utah Eyaleti’nde “Mars Çölü” adıyla anılan, Kızıl Gezegen’le benzer zemine sahip ve gelecekte uzayda kullanılacak yeni nesil araçların denemelerinin yapıldığı Güney Utah’taki Mars Çöl Araştırma İstasyonu’nda (MDRS) gerçekleştirildi. Tebrikler İTÜ’ye…

 

Gelelim konumuza…

Kur’an,1400 yıl önce  indirilmiş olup; düne, bugüne ve yarına hitap edebilen  bek kutsal kitaptır. O nedenle, anlaşılması için  Türkçe mealinin okunmasını salık veriyoruz. Çünkü; her konu, her bilgi örnekleri ile verilmiş ve insanların iyi-doğru yola yönelmesi için herkesin anlayabileceği bir dil kullanılmıştır.

Geçen yazımızda giriş yaptığımız gibi, Ramazan konuşmaları bir kez daha gösterdi ki, Kur’an-ı Kerim; odalardaki  asılan  yüksek yerlerden indirilip  -önce-  kalplere sokulamamış, -sonra da-  yaşantıya rehber edilememiş…

İnsanlar arasında gelinen nokta, dinlediğimiz Ramazan sohbetleri,   bunu ayan beyan gösteriyor.

Muhafazakar gözüken köşe yazarları, birbirine çirkin kelimelerle yazmaya/aşağılamaya, tweet atmaya devam ediyorlar.

Müslümanların Müslümanlık adına birbirine yaptığını, kimse yapmıyor.

Ortadoğu tam bir bataklık…Komşu ülkelerdeki  belirsizlik, kurulan örgütler, parçalanma,  Müslüman ülkeleri  arası savaş Ramazan’da dahi kesilmiyor. BAE ülkeleri, birilerinin etkisi ile Katar’a ültimatom verdi ve karşı karşıya geldiler. Para-petrol var, ama mutluluk çok uzaklarda…

Her bombalamada, olayda İslam adına örgütler ortaya çıkıyor, hepsi Allah adına hareket ettiklerini söylüyor, yıkıyor, öldürüyor  ve Müslümanlığın terörle anılmasına/bir tutulmasına sebep oluyorlar.

Oysa;  İslam dini bir barış dini olarak indirilmiş…

Dünyadaki 7 milyon insanın, 1.5 milyonu  Müslüman.  O halde, Müslümanların sürekli yeni insanlar kazanması (cihad) lazım. Çünkü; İslam dini en son din, Hz. Muhammed en son Peygamber  ve Kur’an-ı Kerim en son indirilen kitap.

Sistemli bir şekilde çoğalmak, yeni insanları/komşuları  kazanmak lazım derken, bizler komşularımızı, iş hayatındaki arkadaşlarımızı kaybediyoruz…

Birbirimize selam vermekten kaçınıyoruz…

Neden?

Elbette yıllar sürecek sandığımız, makama- göreve bağlı; hırs, kıskançlık, başarısızlık  ve kin yüzünden.

Oysa, dünya; herkese yetecek kadar büyük. Cennet, milyonları alacak kadar geniş. Cenneti kazanmak varken, çeşitli bahanelerle ondan uzaklaşmak doğru olmasa gerek…

Oscar Wilde demişki; “ Hayat sanatı taklit eder! Roman okuduğumuzda sadece roman okumayız, sadece hayatı izlemeyiz, sadece olay örgüsünde değildir roman, çok daha fazlasıdır.”

 Eğer roman hayattan çok daha fazlasıysa, hayatımıza-düne-bugüne ve yarına yön veren kutsal kitabımızın büyüklüğü, onu okudukça-anladıkça daha iyi anlaşılacaktır.

Kur’an’ın  bahsetmediği, ayetlerde belirtilmeyen konuları ona aitmiş gibi göstermekte neyin nesi?!..

Örnek, cihad konusu… Ülkemizde 100 kişiye sorun cihadı; “İslam adına savaşmak”  olarak biliyor.

"Cihad" kelimesi;  batıda -bilinçli olarak- "kutsal savaş" (holy war) şeklinde tercüme edilmiştir. Böyle bir tercüme, İslamiyeti silah zoruyla yayılan bir din olarak göstermek gayretidir.  Bizlerde; bu yalanı; araştırmalarımızla, yayınlarımızla  bir türlü aşamıyoruz…Nedeni; oyuna geliyoruz ve  içinde bulunduğumuz coğrafya buna imkan vermiyor!..  

"Cihad" kelimesinin tek  karşılığı  "savaş" değildir. “Allah yolunda savaşmak” ta bir tür cihad olmakla beraber, cihad; “Allah'ın dinini her tarafa ulaştırmak için yapılan her türlü faaliyet ve hareketi içine alır.  Hakkı üstün ve hakim kılmak için gayret sarf etmektir. İslam'ın aksiyon yönüdür, onun hamle gücüdür.”

Bir başka örnek, bayramlar;

; sevinç, barış, paylaşma  günü demektir. Topluca kılınan bayram namazları; Müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliğin bir göstergesidir. Bayramlar Müslümanları birbirine yaklaştıran, dargınlıkları ortadan kaldıran, kardeşlik duygularını kuvvetlendiren önemli günlerdir. Bayramlar; Allah'ın mü'min kullarına birer ziyafetidir. Bayram sabahı erkenden kalkmalı, yıkanıp temizlenmeli, en iyi ve temiz elbiseleri giyerek güzel kokular sürünmelidir. Buraya kadar güzel…

Peki uygulama nasıl?

Hala çorapsız camiye geliyoruz.

Sabahın 06.00’da cep  telefonsuz yapamıyoruz.

Kendimizi hocanın dediklerine veremiyoruz.

Biliniyor ki;

Bayram hutbesi sünnettir ve namazdan sonra okunur.

Aaaa….. Oda ne?

Bayram namazını kılan (06.20) bir kısım müminler camiyi boşaltıyorlar.

Saat 06.35

Acaba, o saatte acil ne işleri olabilir?!..

Kahvaltıya mı koşuyorlar!...

Acıkmışlarsa, bir aydır oruç tutmamışlar mı?!.

Hutbedeki konuları  -zaten- biliyorlar mı?!.

Ya da; aslolan namazdı, sünnete gerek yok muydu?

Biliniyor ki;

Cuma hutbesi ise farzdır  ve namazdan önce okunur.

Kimi sadece farzı kılıyor, kimi  ilk sünneti ve farzı kılıyor çıkıyor…

Oysa Cuma namazı 10 rekat.

Demek ki;

Cuma hutbesi  sonda olsa, kimse camide kalmayacak?!.

Her yıl, Teravih namazlarında; önce kalabalık, sonra yarıya düşme  ve bitişe doğru 2-3 safa düşer…

Ülkemizde, Cuma Müslümanlığı çok yaygın galiba!...

Gel de işin içinden çık!... 

DİB ne der bu işe?!...

SEMPOZYUMDA BİR İLKİ DEVAM ETTİRİYORUZ…

MÜZDAK 2017, Güzel Sanatlar Eğitimi ve Toplum Bilimler Etkileşimi UIuslararası Sempozyumu bildirilerinin sunumları youtube de yayınlanmaya başlamıştır. Bilindiği gibi, bu uygulama ülkemizde ilk defa MÜZDAK 2016 Sempozyumu’nda uygulamaya geçmiştir. Videoları aşağıdaki, linkten takip edebilirsiniz. Kayda alınmasında ve yayınlanmasında emeği geçen Akademya Kültür Sanat yetkililerine teşekkür  ederiz.  Göktan AY

DEVLET YÖNETİMİ’NİN BAZI ÖZELLİKLERİ…

Devlet yönetiminin temelini adalet, doğruluk ve iyilik (faydalı olmak) olarak tanımlar. İyi bir yönetici ise erdemli (akıllı ve bilgili), cesur ve hayâ (utanma duygusu) sahibi olmalıdır. Kişi gönlünü çıkarıp avucuna koyarak başkalarının önünde mahcup olmadan dolaşabilmeli.  Kişi akıl ile yükselir, bilgi ile büyür; kişi bu ikisiyle itibar görür.Bütün bu hürmet ve itibar akıl içindir; akılsız kişi bir avuç balçık gibidir. Bilgiyi büyük bil, anlayışı (irfanı) ulu; bu iki şey yükseltir seçkin kulu. Anlayış nerede olursa, orası ululuk bulur; bilgi kimde olursa, o muteber olur. Bilgisiz başköşede yer bulursa, başköşe eşik, eşik başköşe sayılır. Eğer bir bilgeye eşikte bir yer rastlarsa, o eşik başköşeden daha iyi ve yüksek olur. Kişi her işe başlarken bilgi ile başlar ve akıl ile sona erdirir.Bey halkı bilgi ile elinde tutar; bilgisi olmazsa, aklı işe yaramaz. (Yusuf Has Hacib-Kutadgu Bilig)