BIST 9.080
DOLAR 32,33
EURO 35,12
ALTIN 2.302,86

“Kültür ve sanat zenginliğimizi değerlendirmekte yeteri kadar başarılı değiliz!..

Cumhurbaşkanımız 12 yıldır söylüyor; “kültür/sanat ilk sıralara gelecek.”, ama!..

GÜNCEL/İTÜ: “İTÜ Çekirdek, dünyadaki lider üniversitelerin girişimcilik kuluçka merkezlerini karşılaştıran ve sıralayan uluslararası UBI Global endeksi tarafından Avrupa’nın en iyi 2’nci, dünyanın ise en iyi 3’üncü kuluçka merkezi seçildi.” Tebrik ediyoruz…

GÜNCEL/YÖKDİL: YÖK Başkanı  Prof. Dr. Y.Saraç, “YÖKDİL sınavının 2018 yılı birinci dönemine ilişkin müracaatlar 16 Şubat’ta sona erdi. Toplam başvuru sayısı 103 bin 629 oldu.” dedi.(Basından) 

Göreceksiniz, Y.Doç.’lik  tasarısında Doç. için  55 puan oldu, ama; YDS sınavı çok zor olacak ve çok az kişi geçecek, tıpkı  ÜDS'de olduğu gibi. Ad değiştirmek sadece makyaj!... Sistem bu; siyaset  istiyor diye puanı 55’e düşür, ama “puan alınan soruları” azalt ve  zorlaştır. Çünkü, üstler (Prof.) alttan kadro gelmesini istemiyorlar...Yani; kurullarda ve atamalarda Prof. tahakkümü devam edecek!...Mesela; YÖK’e, Dekanlık’lara bir Doç. veya Y.Doç.Dr. (Dr.Öğr.Üyesi) atanamayacak!, üstelik idarecilik becerileri  olsa bile…” Çünkü, değişen bir şey yok;  “yabancı dil baraj olarak kalmış” ve “bilim/sanat çalışmalarını  ezmiş”  durumda… Yanılmayı çok isterim ama, önümüzdeki ay yapılacak olan YÖKDİL/YDS sınavı sonuçları  için,  iddiasına var mısınız?!...

Kültür/Sanat….

Evet, başlıktaki cümleyi Cumhurbaşkanımız kurdu. Daha doğrusu tekrarladı, çünkü benzer sözleri daha öncede söylemiş; “kültür/sanat/eğitimde başarısız olduk” demişti…Ama, değişen bir şey olmamış ki bir daha söyledi!.. (Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Sanat Özel Ödülleri Töreni’nde de  (22.02.2018) benzer sözleri söylendi.)

Dulles’in bir sözünü hatırlatalım; “Başarılı bir kuruluşun göstergesi problemlerin olup olmadığı değil,problemlerin geçen senekilerin aynısı olup olmadığıdır.” Demek ki, aynı durum devam ediyor!...Bir kurumun mutlaka problemleri olacaktır, ancak onları çözerek ilerlenebilinir, tekrarlanarak/sümenaltı yaparak  değil!...Elbette, son 16 yılda; Haliç Kongre Merkezi, İBB Şehir Tiyatroları, Harbiye Kongre Merkezi, Belediyeler Kültür Merkezleri, şimdi de çok geç kalmış AKM v.b. yapıl(ıyor)dı. Ancak, taşa/binaya yapılan yatırımın yanında sanatçılara yatırım görülemedi. Hala sanatçıların gösterge rakamları 6400 olmadı,TRT gibi ikramiyeler maaşa katılamadı.  Cumhurbaşkanımızın sık sık kullandığı bir söz var; “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” /Ş.E.) İşte, bu sözün uygulamasını sanat/kültürde de görmek istiyoruz.

Cumhurbaşkanımız, Eskişehir Odunpazarı Modern Sanat Müzesi’nin temel atma töreninde (17.02.2018) söylediklerini yorumlarımla birlikte verelim;

Cumhurbaşkanı: “Ülkelerin ve toplumların gücü neyle ölçülür diye sorulursa, burada benim altını çizerek ortaya koyacağım tespit şudur; kültür ve sanatı ilk sıralara yerleştirmekte asla tereddüt etmem.”

AY: Çok doğru, tespit güzel, ama kültür/sanat alanı 15 yıldır uygulamayı bekliyor. 6 defa  Kültür ve Milli Eğitim Bakanı değişti ve birbirlerinin yaptıklarını beğenmeyip, sistemi  değiştirdiler. TRT sanatçıları, Devlet Tiyatroları dağıtılmaya, devlet koroları  kapatılmaya v.b.  çalışıldı. Yemeklere hala popüler isimler çağrılıyor, devlet sanatçıları küstürülüyor. MV yapılan ya da aday gösterilen  kişiler kültür/sanat alanını temsil edenlerden  olm(adı)uyor!..Evet doğru; tereddüt etmeden, hemen uygulamaya geçilmeli…Ama, liyakatsız kişilerle değil!...Biz, her zaman göreve hazırız…

Cumhurbaşkanı: “Bugün küresel güç olarak gördüğümüz ülkelere baktığımızda, onları günlük hayatımızın her alanında asıl karşımıza çıkartanın kültür ve sanat ürünleri olduğunu görürüz. Türkiye’nin son yıllarda televizyon dizilerini küresel düzeyde pazarlamakla yaptığı açılımı, başka hangi araçla gerçekleştirebilirdik açıkçası bilemiyorum. Ve şu anda dünyanın neresine gidersek gidelim, aldığım bütün bu noktadaki teveccühler gösteriyor ki bu noktada çok geç kalmışız ve şimdi atılan bu adımlarla bizlere sürekli söylenen, bize bunların ihracını niye yapmıyorsunuz? Onun için de tabii şu anda gerek TRT olsun, gerekse diğer bu sektördeki dostlarımız olsun, dublajlarıyla, yaptıkları çalışmalarla hakikaten yoğun bir gayretin içerisindeler ve TRT’nin bu açılımı, attığı bu adımlar ve diğer özel sektöre ait yine atılan bu adımlar ciddi manada bir talebi de getiriyor.

AY: Kültür/sanatta çok iyi isimlerimiz var ve dünyada ülkemizi temsil ediyorlar. Ve, devletten/kamudan tek kuruş maddi menfaatleri de  olmuyor. Yani; sadece diziler değil açılımı yapan!.. Devlet Opera ve Balesi (DOB) yeni Genel Müdürü Murat Karahan; "Türk operasını bir dünya markası yapmak üzere yola çıkıyorum. Çok değerli sanatçılarımız, genç arkadaşlarımız ve altı tane operamız var bizim. Dünyada birçok ülkenin altı tane operası yoktur. Bu büyük potansiyeli aktif hale getirip, özellikle genç arkadaşlara sahip çıkıp, onların önünü açarak, bu genç jenerasyon ve tabii ki büyük ağabeylerimiz, ablalarımızla beraber bir sinerji yakalayıp sanat yapmak istiyoruz her şeyden önemlisi."  diyerek gerçek  ifadeler kullanmış. TRT’nin başarılı bir kadrosu var. Ancak, TRT içinde bir çok kadrolu programcının/yapımcının iş yapamadığı/oturduğu,  “dış yapımcılarla” işlerin yürütüldüğü de bir gerçek. Ayrıca TRT Müzik; ilk kurulduğu/amaçlandığı şekilden uzaklaşmış durumda. Kime sorsam “izlemiyorum” diyor. Hatır işi program verilen sanatçılar izlenmiyor. Aman dikkat!…

Cumhurbaşkanı: “Belirli bir maddi güce ulaşmış her kişi, her kurum, her devlet çok doğru bir şekilde önce kültür ve sanat alanında bir defa ciddi adımlar attıkları sürece, Türkiye’nin hem dünyadaki yeri çok daha güçlü olacak, hem de ülke içerisinde başta gençlik olmak üzere onların da ufku buna göre gelişecek, genişleyecektir.”

AY: Maddiyat; önemli bir konu. Bizlerde 25 yıldır “İstanbul Türk Müziği Günleri/Festivali’ne sponsor bulamıyoruz. Popüler kültürün baskısı bizi de eziyor. Cumhurbaşkanlığı’nın ve Başbakanlığın popüler isimlere olan ilgisi/desteği sponsorları da etkiliyor. İlk soru: kamera geliyor mu? basın olacak mı? Bunu çözmek lazım… DOB Genel Müdürü M. Karahan bile çağrı yapıyor; “Uluslararası bir festivali uluslararası sanatçılarla, prodüksiyonlarla yapıyorsunuz. O zaman da operamızın mütevazı bütçesinin buraya yetişmesinin imkanı yok. Bu nedenle sponsor arayışı içerisindeyiz. Ülkemizde birçok büyük firma, bankalar var, onları bekliyoruz. Biz bu sponsorluğu bulduğumuzda festivallerimizi de hak ettiği şekilde uluslararası ölçeğe taşıyabileceğiz.” İnşallah bulurlar!..
Cumhurbaşkanı: “Kültür ve sanat konusunda eksiğimiz yok, tam tersine göz kamaştırıcı bir zenginliğe sahibiz. Elimizdeki bu büyük hazineyi değerlendirmekte yeteri kadar başarılı olunamadı. İnsanlığın ilk yerleşim yerinden başlayarak her türlü tarihi zenginliğe sahip olup da, bunu sergileyememek anlaşılabilir bir durum değildir. Sözlü ve yazılı edebiyatımızdan müziğimize kadar, kültürümüzün çeşitliliği ve göz alıcılığı karşısında hayran olmayan kimseyi görmedim. Ülkemizde birileri, bu zengin mirasın üzerini örtmekle, tahrip etmekle, hatta kimi ruhu çoraklaşmışlarda görüldüğü gibi aşağılamakla meşgul.”

AY: Yine çok doğru bir tespit…Ama,2010 İstanbul Kültür Başkenti'nde , dünya kadar para toplandı, harcandı ama, kalıcı bir eser bırakılamadı ve  hala bir  “İstanbul Çalgı Müzesi” kurulamadı… Oysa; “Afyon Kocatepe Ün. Devlet Konservatuvarı Alimoğlu Çalgı Müzesi” zengin parçaları ile yıllardır faaliyette. “25.İstanbul Türk Müziği Festivali”  programı içinde, müzeye emeği geçenlere  “Türk Müziği’ne Hizmet Ödülü” vereceğiz...Yıllar önce, bir grup kültür/sanat alanı ile hazırladığımız ve eski İBB Başkanı’na verdiğimiz “Yaşayan İstanbul Kültürü Müzesi”ni bile dikkate aldıramadık!..Kısaca; bizim gibi kültür/sanat insanları projeler sunuyor, ama canbazların; kalıcı olmayan, maddiyata dayalı/paylaşımcı projelerini geçemiyorlar…

Cumhurbaşkanı: “Kimlik bilgileri bize aitken zihni ve gönlü başka kültürlerin kontrolüne geçmiş bir nesille hiçbir hedefe ulaşılamayacaktır. Bunun için önümüzdeki dönemde eğitimi ve kültürü önceliklerinin üst sıralarına çıkartmakta kararlıyız.”

AY: Çok güzel de, nasıl olacak?!. Liyakatsız, kültür/sanatta uzak kişiler atanarak nasıl yol alınacak?.. Birçok belediyede sürekli kültür müdürleri değişiyor ve kültür/sanat konularından bihaberler...Bu şekilde ilerlemek, başarılı olmak mümkün mü? Üst sıralara çıkarmanın tek yolu; liyakat,….liyakat….liyakat

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’de, Birlik Vakfı İstanbul Şubesi tarafından Cumartesi Sohbetleri kapsamında /A.A./24.02.2018) şöyle konuşmuş; ''Milli ve yerli kavramı üzerinde çok durup, tariflerini iyi yapıp, her alanda da icra etmemiz lazım. Her alanda akademinin yeniden bir dizayna ve millileşmeye ihtiyacı var. Üniversitelerin millileşmesinin ülkenin bekası ile ilgili çok ciddi bir mesele olduğuna inanıyorum. Evinde pişirdiği yemeğin adını bile başka bir şey söylüyor. Mutfağımıza kadar inen bir şey var. Biz, kültürel anlamda AIDS olduk. Kimse reaksiyon da göstermiyor. Mimarimizden musikimize kadar... Batılılar ülkemizde yabancı okullar açarak, bizden intikamlarını almaya devam ediyorlar. Bizim çocuklarımız, yeni kuşak, Türk sanat müziğini, halk müziğini biliyor mu, ilgi duyuyor mu, seviyor mu? Buna karşı bir şey yapılmıyorsa kültürel AIDS olunmuş mu, ben evet diyorum. Bizim başka dünyaların insanlarını benzeten ama benzemeyen hale dönüşmemiz ve etkileşim dışında kalmamız lazım.''

Cumhurbaşkanı: “Aksi takdirde geleceğin tehdit altına girecektir. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal; “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” derken bunu ifade etmiştir. Bu damarlardan yoksun olarak geleceğe yürünemez. Büyük ve güçlü devlet ve millet olmanın şartının, hayat damarlarımızın hepsini de canlı tutmaktan geçmektedir. Bu anlamda kültüre ve sanata yapılan her yatırım bizi heyecanlandırıp, mutlu ediyor.”

AY: Evet, M.K. Atatürk, gerek musıki, gerekse dil inkılaplarında arzu ettiği sonucu alamayınca, “İki şeyde inkılap olmaz: dilde ve musikide!” cümlesi ile noktayı koymuştu. Milli kültüre sahip çıkarak İstanbul Türk Musıkisi Devlet Konservatuvarı’nı kurduran, eski Cumhurbaşkanı rahmetli S.Demirel, bir süre  sonra da, bir konserde  CSO’yu göstererek ayağa kalkmış;  “İşte çağdaş Türkiye tablosu bu”  diye coşku ile bağırmıştı. (O zamanda eleştirmiştim) CHP; çoksesli müziğini, sağ iktidarlar Türk müziğini destekler oldular. YÖK bile; 1984’te, 2908 sy.kan.10.madde. 5.fıkrasına göre  Devlet Konservatuarlarındaki çoksesli müzik sanatçılarını Prof. yapmış, ama aynı seviyedeki/yıldaki Türk Musıkisi Devlet Konservatuarı Türk müziği sanatçılarını Doç. yapmıştı. Demek ki; siyasiler/yöneticiler kültür/sanatta tarafsız ve  kararlı olmalılar!.. Müzik/sanatta ayrımı bırakalım artık;  Sadettin Kaynak’ta, Yücel Paşmakçı’da, Adnan Saygun’da,  Avni Anıl’da, Nevit Kodallı’da, Aşık Veysel’de, Ruhi Su’da, Bekir Sıtkı Sezgin’de, Ayhan Baran’da,Selda Bağcan’da, Fazıl Say’da, Nida-Neriman Tüfekçi’de, Leyla Gencer’de, Ahmet Özhan’da,  Ferhat Göçer’de, Serkan Çağrı’da, Zara’da, Göksel Baktagir’de, Arif Sağ’da, Aşık Mahzuni’’de, Neşet Ertaş’ta, Esin Afşar’da, Alaeddin Yavaşça’da, Erol Sayan’da v.b. bizim…

Demişler ki;  bir toplumu değiştirmek istiyorsanız, önce müziğinden başlayın, müziği değiştirmek içinde dilden!..” İşte bazı özlü sözler; Sokrates; “Bir şeyler değiştirmek isteyen insan önce kendinden başlamalıdır.”, Maksim Gorki ; “Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemezsiniz.”, Mevlana; “Dünle birlikte gitti, cancağızım. Ne varsa düne ait. “Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”, Nelson Mandela; “Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silah eğitimdir.”

Son söz: 2018 Türkiye’sinde, hala bir takım siyasetçiler işin farkında değiller. Bir kısım sanatçı/bürokrat ise; dilde ve musıkide  “devrim”  istemeye devam ediyor, Türk müziğinin okullarda okutulmasına karşı çıkıyor.  Ancak, bu millet; kendi   özüne/aslına, gelenek-göreneklerine   uymayan  çoksesli müziği çalıp söylemek yerine, binlerce müzik dernek/vakıflarında bu kültürü yaşatmaya  ısrarlı gözüküyorlar.

O halde, bırakalım  çoksesli-Türk müziği zıtlığını;isteyen yeteneğine göre çalsın, söylesin!...

Yetenekler gelişsin…

Hadi barışın  insanlarımızla…

Ülke neyle uğraşıyor, siz neyle!..

Ayıp oluyor artık!..

MİLLETVEKİLLERİMİZE HELAL OLSUN!...,

Mevcut 36.000 Y.Doç. için kılını kıpırdatmayan vekillerimiz, iş kendilerine geldi mi çok hızlılar; “TBMM ’de yapılan yönetmelik değişikliğiyle yeni ve eski milletvekillerin diş tedavilerinde bedeli karşılanacak implant sayısı 8’den 12’ye çıkarıldı. Değişiklikten, emekli olan milletvekillerinin yakınları da yararlanacak.  TBMM Başkanlık Divanı tarafından yeni, eski milletvekilleri, dışarıdan atanan eski bakanlar için gözlük camı ve çerçevesinde ödenecek tutar da 1 Ocak 2019’dan sonra TBMM Başkanlık Divanı kararına gerek kalmaksızın enflasyona göre artacak. Tutarlar TBMM Başkanlığı tarafından ödenecek. İşitme cihazları bedelleri ile bozulması halinde tamir bedelleri TBMM Başkanlık Divanı’nca tespit edilen fiyatlardan ödenecek. 1 Ocak 2019’dan sonra bu tutarlar için yeni bir Başkanlık Divanı kararı alınmayacak. Tutarlar Tüketici Fiyat Endeksi oranında artış sağlanarak TBMM Başkanlığı tarafından karşılanacak.” Sahapsız memleket!..