BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,77
ALTIN 2.506,89

Kudüs dördüncü Fatihini bekliyor!

İttihatçıların Sultan Abdulhamidi indirmelerinin hemen ardından 1909’da ülkemizin kabinesine dört tane Yahudi bakanı görevlendirmeleri neticesinde toprak satma kanunu ile parça parça Filistin satılmıştır

İngiliz-Yahudi Medeniyeti, Osmanlı’nın zayıflaması ile birlikte bütün dünyaya alçaklığın ve zulmün tohumlarını ekmeye başlamıştır.

Dünyayı kendilerine göre şekillendirirken İsrail, Filistin, Ürdün, Suriye, Irak, Lübnan, Katar, Bahreyn, İran, Kuveyt, Arabistan, Umman, ve Yemen’in olduğu bölgeye “Ortadoğu” demişlerdir.

İngiliz-Yahudi Medeniyetine göre “Ortadoğu”dur.

İşin doğrusu ise bu bölge dünyanın merkezi olan bölgedir.

Dünyanın kalbi ve merkezi Kâbe’dir. Kâbe bütün âlemi bağlayan ilahi bir sütundur.

Kur’an, Kâbe ve civarı için yeryüzü beldesinin anasıdır der.

Mescid-i Aksa, Kâbe’den kırk sene sonra inşa edilmiştir. Kâbe etrafıyla şehirlerin anasıdır. Çünkü insanlığın çıkış noktası Kâbe’nin etrafında olan Arafat’ta zuhur etmiştir.

Kâbe’nin kapısında da Havva anamız dünyaya gelmiştir.

Kâbe’nin civarında 40 yıl sonra inşa edilen Mescid-i Aksa bölgesine Hz. İshak kanalıyla birçok peygamber gönderilmiştir.

Kendilerine gönderilen peygamberlerinden sonra, onların ümmetleri arasında hem toprağı ele geçirmek hem de Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmak için çok defa savaşlar olmuş ve bölgede bir türlü huzur yakalanamamıştır.

Filistin’in tarihine hızlıca baktığımızda Mescid-i Aksa ve Kudüs’te sadece üç defa uzun soluklu denilebilecek huzurlu yaşam standardı yakalanabilmiştir.

Hz. Davud peygamber ve Hz. Süleyman peygamber döneminde takriben 150 yıl süren bir huzur devri.

Hz. Ömer döneminde fethedilen bu toprakların en huzurlu süreci başlar. Fetihle beraber İslam’a geçen bu toplumda ve coğrafyada 461 sene deyim yerindeyse altın devri yaşanır.

Kısa bir haçlıların zulmü altında yaşayan Kudüs ve Mescid-i Aksa Selahaddin Eyyubi ile birlikte ikinci altın devrini ve huzurlu dönemini yaşamıştır.

1917’ye kadar süren bu dönem İngiliz-Yahudi Medeniyetinin, Osmanlının zaaflarından faydalanarak alçaklık tohumlarını ekmiş olmasının akabinde maalesef zulmün pençesinde nefes almaya başlamıştır.

Uzun zamandır son dönemde “Ortadoğu” coğrafyasında yaşanan bütün zulüm ve problemler

Mescid-i Aksa ve Kudüs üzerinde yapılan planlardan kaynaklanmaktadır.

İttihad ve Terakkicilerin emrinde oldukları hainlerle birlikte 2. Meşrutiyetle başlatmış oldukları zulümlerden sonra hem ülkemizde hem de Ortadoğu’da huzur ve sağlıklı yaşam kalmamıştır.

15 Temmuz sonrası bütün zehri ile müşahede ettiğimiz FETÖ’nünde İsrail’e bağlı bir kol olarak hizmet etmiş olması bu söylediğimizin ispatıdır.

İttihatçıların Sultan Abdulhamidi indirmelerinin hemen ardından 1909’da ülkemizin kabinesine dört tane Yahudi bakanı görevlendirmeleri neticesinde toprak satma kanunu ile parça parça Filistin satılmıştır. Tabi ki akabinde ise İsrail devlet olarak tanınmıştır!

 “Ve biz, her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık. (İsrâ,13) mealindeki ayet Mescid-i Aksa için, Kudüs için yeniden dördüncü kez (inşallah son kez) çaba ve mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor.

Cumhurbaşkanımızın Kudüs Vakıfları Toplantısında söylediği gibi; “Hangi dinden, hangi milletten olursa olsun Filistin'deki adaletsizliği gidermek için çaba sarf edenleri selamlıyorum. Kudüs'e sahip çıkmak, ona gereken önemi göstermek her Müslüman'ın görevidir.”

Şer odaklarının ayakçılığını yapan Siyonist İsrail'in işgali altında talan edilmeye, yağmalanmaya çalışılan bir Kudüs görüyoruz. 

16 yaşında bir kızı dahi katledebilecek kadar canilerin elinden Mescid-i Aksa elbet kurtulacaktır.

1917’de İngiliz-Yahudi Medeniyetinin işgaliyle uyumaya başlamış coğrafya Müslümanlarının uyanışı inşallah coşkulu bir şekilde gerçekleşecektir.

Filistinli kardeşlerimize karşı bütün dünyanın önünde açık açık yapılan haksız tutuklamalar, sorgusuz-sualsiz sokak ortasında infazlar, biz Müslümanların göğsünde Filistin davasının haklılığını yüceltiyor ve yeşertiyor.

Ben Müslüman'ım diyen herkes bu davaya sahip çıkmalıdır. Kudüs davası bütün Müslümanları ilgilendiriyor.

Çünkü Kudüs Müslüman bir şehirdir.

Efendimiz (s.a.v)’in Miraca yükseldiği beldedir.

Erdoğan'ında dediği gibi "Ümmetin ilk kıblesi, peygamberler şehri olan Kudüs, tüm Müslümanların harem-i izzeti ve namusudur."

Her vuslata mehtap olmuş beldeye bak

Eyvah! Yalıyor ufkunu bir kanlı şafak

Sabret Kudüs’üm silmek için gözyaşını

Elbet bir Ömer, bir Selâhaddin çıkacak

                         Kenan Seyyithanoğlu