Konsantrasyonumuzu nasıl artırabiliriz? (2)
Konsantrasyon, beynimizin “şimdide” olma halidir. Hiçbir şey, geçmişe ya da geleceğe gitmez ama beynimiz, geçmişte, gelecekte at koşturur. Konsantrasyonun bozulması demek; beynimizin şimdide değil, geçmişte ya da gelecekte olması demektir.
Adamın biri, ilk defa gittiği kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol kenarında duran arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa:
- Buraların yabancısıyım, demiş. Parkın hemen yanıbaşındaki fırını
arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler.
Çocuk arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:
- Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz
gerekiyor herhalde.
Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını
sormuş ister istemez.
Çocuk:
- Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz, diye gülümsemiş.
Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.
- İyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan
gelmediği ne malum?
- Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk.
Üstelik manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz daha derin nefes
alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu
duyacaksınız.
Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, cebinden
bir kağıt para çıkartıp teşekkür ederken farketmiş kör olduğunu.
Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden
anlamış, adamın kendisini farkettiğini. Işığa hasret gözlerini
ondan saklamaya çalışırken:
- Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş, görmeyi o kadar çok
özledim ki. Siz görebiliyorsunuz değil mi?
- Artık emin değilim, demiş, adam. Ama emin olduğum bir şey var ki
o da, senin benden daha iyi gördüğündür...
***
Konsantrasyon, beynimizin bir silme faaliyetidir, demiştik bir önceki yazımızda.
Beynimize, bir anda milyonlarca bilgi gelir. Önemli olan bilinçli
aklımızla, bunlardan hangisini dikkate alıp hangisini dikkate
almayacağımızdır.
Odaklanma, kişinin bu bilgilerden, istediğine dikkatini sabitleyip
diğerlerini silebilme becerisidir.
Konsantrasyon, beynin bir anda sadece bir işle meşgul
olmasıdır.
Yani konsantrasyon, “saçını tararken sadece saçını
düşünmektir.”
Bunu yapmanın en etkili yolu ise, hangi işi yapıyorsak yapalım, o
işi, hem görsel hem dokunsal hem de işitsel olarak yapmaya
çalışmaktır.
Bir işi yaparken ne kadar fazla alıcımızı kullanırsak, o işi o
kadar konsantre yaparız.
Konsartasyon, öğrenmede en çok kullandığımız özelliğimizdir.
Çünkü konsantrasyon yoksa öğrenme de yoktur.
Bir şeyler öğrenmeyi bırakın, insan konsantre olamayınca uyuyamaz
bile.
***
Konsantrasyon, beynimizin “şimdide” olma halidir.
Hiçbir şey, geçmişe ya da geleceğe gitmez ama beynimiz, geçmişte,
gelecekte at koşturur.
Konsantrasyonun bozulması demek; aslında beynimizin şimdide değil,
geçmişte ya da gelecekte olması demektir.
Beynimiz, vahşi bir at gibidir.
Aslında gideceği yolu bilir ama yolun sağ tarafında bir ot görür,
ota dalar.
Onu tekrar ana yola getirmek gerekir.
Onu, ana yola getirisiniz ama bu sefer sol tarafta bir su görür,
suya dalar.
Çaresiz yine onu ana yola getirmek gerekir.
Beynimiz, genellikle geçmişte ise geçmişin çöp tenekesinde bir
şeyler karıştırıyordur.
Çoğumuz geçmişe gittiğimizde, oradaki mutlu, huzurlu, başarılı
anılarımıza gitmek yerine; otomatik pilota bağlanmış gibi hayal
kırıklıklarımıza, acılarımıza gideriz.
O andaki olumsuz duygularımızı, yetmemiş gibi bir de şimdiye
taşırız.
Bu, bir tür öz eleştiride bulunma, kendini kritik etme durumu
değil, soruna odaklanma, sorunda boğulma durumudur.
İnsanın kendine uzaktan bakarak eksiklerini, yanlışlarını,
hatalarını ktirik edip, onları onarması, kişinin hem zihinsel hem
de ruhsal gelişimi için son derece önemlidir.
Ama geçmişe takılma, geçmişte kalma, geçmişi geçememe,
bahsettiğimiz öz eleştiri değildir.
***
Beynimiz, gelecekte ise çoğunlukla iki yerde dolaşıyordur.
Ya kaygı dünyasında ya da fantezi dünyasında olabilir.
Bu durum, geleceği planlama, organize etme, bir gelecek vizyonu
oluşturma çalışması değil; elimizdeki şimdiyi, o anı kaybetme
gafletidir.
Dahası; bu, insanın kendi hayallerini, hedeflerini düşlemesi de
değildir.
İnsanın, zaman zaman, hayallerinin tozunu alması, gün yüzüne
çıkarması, tazelemesi; hedeflerine zihinsel bir ziyaret yapması,
umudunu, enerjisini, motivsayonunu artırır.
Bu nedenle, bilinçli bir şekilde beynimizi eğitmek, onu
yönlendirmek gerekir.
Şimdide olmak, o anı idrak etmek, o ana hakkını vermek için
önemlidir.
Peki, beynimizi geçmişten ya da gelecekten, şimdiye getirmenin bir
yolu var mıdır?
Konuya devam edeceğiz ama sözü şu hikmetli sözle sonlandıralım:
Ömür dediğin üç gündür,
Dün geldi geçti, yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür,
O da bu gündür…