BIST 8.718
DOLAR 32,33
EURO 35,17
ALTIN 2.244,12
HABER /  POLİTİKA  /  MHP

Kobani'de son durum bundan sonra ne olacak?

Kobani'deki son durumu değerlendiren MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, işlerin bundan sonra IŞİD'in isteği doğrultusunda gelişeceğini söyledi.

Abone ol

Kobani’ye yardım için Türkiye’nin peşmergenin geçişine imkan tanıyacağının açıklanmasının ardından gözler bir yandan sınırda, bir yandan da dengelerin nasıl değişeceğinde.

MHP'nin bölgede yaşananları yakından izleyen isimlerinden biri olan Tuğrul Türkeş'ten ise hükümete eleştir dola açıklamalar geldi.

“200 peşmergenin geçişiyle IŞİD'le savaşılabileceğinin düşünülmesi saflıktır, adeta bir Zaytung haberi” diye konuşan Türkeş, “Bundan sonra ne olacak?”sorusuna, “IŞİD’i kuran ne yapmak istiyorsa, ona doğru bir gidiş var” yanıtını verdi.

Türkeş'in Al Jazeera'da yayınlanan röportajının satırbaşları şöyle:

PEŞMERGENİN GEÇİŞİ

Burada bir çarpıklık ve siyasetler savaşı var. Burada silahların savaşı yok. Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye sınırında, bana göre doğru adıyla Ayn-el Arab’ta yaşanan olaylarda mesele ülkelerin siyasetlerinin savaşıdır. Yani Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendi sınır güvenliği ve sınır ötesinde, bugüne kadar misafir ettiği 2.5 milyon Suriyelinin vatanında dirliği ve düzeni sağlaması için, bu tezkereye oy vermeyen PKK’nın siyasi kanadı başka bir uzantının silahlı güçlerinin oraya geçmesini marifet sayıyor. Bunun bir mantığı yok. Bu siyaset savaşıdır o zaman; benim askerim iyi, senin askerin kötü savaşıdır. Burada bizim oyumuz, MHP olarak TSK lehinedir. Onun haricindeki unsurların orayı karıştırmak için gitmesinin hiçbir mantığı da yoktur, faydası da yoktur.

Giden peşmergenin ne olduğu, neye ait olduğu belli değil ki.

“Irak’ın kuzeyinde fiilen bir Kürt devleti var, bunun da hesapta bir ordusu var ve bu ordu o kadar cabbar bir ordu ki, operasyona gidebiliyor” saçmalığının Türkiye’ye teyit ettirilmek istenmesi. Yılda 17 milyon varile dayalı, 21’inci yüzyılda yapılmaması gereken ırk temelli bir devlet yapılandırılmak isteniyor ve bu yanlış. Diğer alt detaylar, bu büyük projenin inşası ile alakalı. Oradaki fiili sıkıntı ile ilgisi yok. Yoksa buradan 200 peşmerge gidecek de oradaki sıkıntıyı çözecek mi? Ciddi, nizami ordulardan bir koalisyon gitmesi lazım.

IŞİD'İ BUNLAR ÇÖZMEZ

200 Peşmerge ile IŞİD’i ufaltabilecek misiniz? Irak’ın kuzeyinde gördük; güya devlet kurdular, güya peşmergeler üniformalar giydi, herkes bunun haberlerini yaptı. “Canavar peşmergeler, kadın peşmergeler” derken sonra IŞİD yürümeye başladı, yılan deliği bin altı, bırakan kaçtı, “ABD bize yardım etsin, bomba atsın” diye kıyamet koparttılar. Bunlardan ne yapacaksanız yapın, kaç tane bulursan bul, bunlarla IŞİD ile mücadele olacağına inanan saftır. Buradaki mesele siyasetlerin savaşıdır, oradaki dinamik ve çarpışan bir güç olan IŞİD’i çözebilecek formüller bunlar değildir. Sorduğunuz soruların hepsi bu siyasete hizmet ediyor. Bunların hepsinin terennümü ırk temelli bir devletçik ortaya çıkarmaktır.

ÇÖPE DEĞİL SEPETE BAKIN!

Bu tip çözümler çıkartırlarsa karşısına, o da hızlanır. Onu kim öyle kurdu, ona bakmak lazım. Herkes çöp sepetinin içine bakıyor, çöp sepetinin içine baktığında çöp görürsün; oysa sepeti kim yaptı, ona bakmak lazım.

3.5 senedir Türkiye’nin çözemediği Suriye meselesini, 200 peşmergeye izin vereceğiz onlar çözecek, öyle mi? Bu Zaytung haberi gibi bir şey, ciddiyeti yok.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

IŞİD’i kuran güç ne yapmak istiyorsa, ona doğru bir gidiş var. Ayn el Arab meselesi geçici bir problemdir. Kalıcı olan nükleer bir İran olması problemidir. İsterseniz burada 2.5 saat Ayn el Arab meselesini konuşalım, bu hiçbir yere varmaz. Çünkü geçici bir problemdir ve Sykes Picot’un 100’üncü yılında yeni bir tanzim için bunlar mikroorganizmalardır. Buradaki kalıcı tehlike bölge ülkelerinde ne olacağıdır. İran çok akıllı ve doğru bir siyaset yürüttü bugüne kadar. Hem kendi uluslararası politikasını, hem iç politikasını kademe kademe devlet siyaseti doğrultusunda götürdü. Bu geldiği safhada da açık ve net bir şekilde ortaya koyarak bölgesel bir oyuncu oldu. Obama’nın muhaliflerle, ABD Genelkurmay Başkanı ile toplantı yaptığı gün, İran’da Kasım Süleymani ile oradaki Kürt muhalif gruplarla manidar bir fotoğraf verdi. Kimse bunun üzerinde durmuyor ama siz hala 200 tane komik peşmerge gidecek, IŞİD mahvolacak diye soru soruyorsunuz. Kasım Süleymani burada ne yapıyordu, Obama ne yapıyordu? Bölgedeki gerçek aktörlerin ne yaptığına bakmak lazım.

İRAN FAKTÖRÜ

İran diyor ki, “Ben bölgede önemli bir aktörüm ve bu şekillenmede söz sahibiyim” diyor. Ama her ne kadar Cumhurbaşkanı biraz riski kendi üzerine çekse de Türkiye’de siyasi iktidar maalesef yalpalıyor. Türkiye lehine bir siyaset ortaya koymuyor. İran, seçilmiş Devlet Başkanı'nın değil İran’ın milli menfaatleri doğrultusunda bir siyaset izliyor. Oysa ki Türkiye komik işlerle uğraşıyor. Bu çok tehlikeli, bölge için. Burada eskiden beri bölgenin güçlü ülkeleri olarak, Türkiye ve İran bir dengedir. İran hala gücünü korurken sen Türkiye’yi bocalatır, destabilize edersen, bu tehlike getirir.

İRAN NE İSTİYOR?

Suriye’nin kuzeyinde de, Irak’ın tüm bölgelerinde de daha etkin olmak istiyor. Sadece Şii bölgesinde değil, işte Kasım Süleymani bölgedeki önemli Kürtleri yanına alıyor, onlarla görüntü veriyor. Sen Hakan Fidan’ı ancak Ankara’da görüntülüyorsun ama Kasım Süleymani sahada görüntü veriyor. Buna dikkat çekiyorum. IŞİD geçici bir araçtır. İran kalıcı bir aktördür. Somali’de korsanlar vardı, onlar Afrika’daki hidrokarbon yataklarının 21’inci yüzyıla göre şekillenmesinin bir parçasıydı. İstenen şekillenme tamamlandı, unuttuk. IŞİD de öyle bir şeydir, günü geldiğinde unutulacak. Ama İran kalacak. İran çok disiplinli gidiyor. Türkiye aynı performansı göstermiyor.

TÜRKİYE NE YAPMALI?

Eğer İran’ın bir nükleer güce ulaşma ihtimali varsa, Türkiye’nin de nükleer güce sahip olmak gibi bir yükümlülüğü vardır. Bu yüzden diyorum, bu bir siyaset savaşı. Birileri yapay bir Kürt devleti oluşturmak istiyor. Birileri Sykes-Picot’un 100’üncü yılında bir Sünni devlet oluşturmaya çalışıyor. Emperyal zihinli devletler kendilerini yükümlü hissediyor ve yeni bir şekillenme yapmak istiyor. Bu da bir Şii, bir Sünni, bir de Kürt devleti kurulması. Burada da yine Kürt devletine takılıp, itiraz ediyorum. Çünkü mesela Şii devleti, mezhep temelli ama içinde her tür etnik unsur olabilir. Sünni de yine mezhep, din temelli olabilir ama farklı etnik özelliklerden olabilir. Ama Kürt dediğin yerde, ırkçılık yapıyorsun ve etnik ırk temelli devlet yapmaya çalışıyorsun. Bunlar 21’inci yüzyılda tehlikeli akıllardır, bunlardan vazgeçilmesi lazım.