BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,71
ALTIN 2.412,52
HABER /  GÜNCEL

Kandil'den savaş ilanı gibi uyarı

PKK'nın tepe ismi Cemil Bayık'tan çözüm sürecine dair savaş ilanı gibi uyarılar geldi. İşte "Bahara kadar süre tanıdık" diyen Bayık'ın sözleri.

Abone ol

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Yüksekova Haber’den Necip Çapraz’ın gündemdeki konularla ilgili sorularını cevapladı.

Bayık, AKP’nin önlerine savaş dışında başka bir yol koymadığını belirterek, “Böyle giderse elbette ki Türkiye’de savaş olacaktır. Biz, bahara kadar süre tanımışız. Bahara kadar eğer bu şartları kabul eder, müzakere yönünde adım atarlarsa sorun çözüm yolunda ilerler. Aksi takdirde artık bizim bu tarzda işleri yürütmemiz mümkün değildir.”dedi.

Konuşmasında Barzani'nin Başbakan Erdoğan ile görüşmesini de değerlendiren Bayık, "Rojava konusunda anlaştılar deniyor. Eğer Barzani çıkıp tekzip etmezse demek söylenenler doğru diyecek Kürtler. Bu da Barzani açısından iyi sonuçlar yaratmaz" dedi.

İşte Bayık'ın röportajda kurduğu cümlelerden en dikkat çekenler:

AKP ÖNÜMÜZE SAVAŞIN DIŞINDA BİR YOL KOYMAMAKTADIR

Biz hala tek yanlı buradan çıkarmaya çalışıyoruz. Buradan çıkarıp çıkamayacağı da AKP’nin atacağı adımlara bağlıdır, o da müzakere adımıdır. Müzakere adımını atarsa bu durumdan çıkılabilir. Aksi takdirde AKP süreci bitirmiştir. Artık AKP bizim önümüze savaşın dışında başka bir yol koymamaktadır. Tek koyduğu yol savaş yoludur. Başka bir yol yoktur.

BÖYLE GİDERSE TÜRKİYE’DE SAVAŞ OLACAK

- Böyle giderse ne olur?

Böyle giderse elbette ki Türkiye’de savaş olacaktır. Bunu daha önce de ben kamuoyuna duyurdum. Dedim ki eğer böyle devam ederse biz güneye çektiğimiz güçleri yeniden kuzeye yönlendiririz. Dedik ki tekrar savaşın olmaması için AKP’nin müzakereyi kabul etmesi gerekir.Müzakere olabilmesi için de 3 şart öne sürdük. Birincisi,  Apo’nun içerisinde bulunduğu şartların değiştirilmesi,  Apo’ya bir baş müzakereci gibi yaklaşılması, taktik değil stratejik yaklaşılması. İkincisi; görüşmelerin yasal çerçevede yapılması, Çünkü şimdiye kadar yasal bir çerçevede yapılmadı, hiçbir güvence yoktur, tehlikelidir. Bu durumdan çıkarılması gerekiyor. Üçüncüsü de; üçüncü bir tarafın gözlemciliği altında müzakerelerin yapılması gerekir dedik. Eğer bunlar kabul edilirse, süreç müzakere biçiminde devam eder. Ama bunlar kabul edilmezse, kesinlikle süreci AKP bitirmiştir, toplumu aldatmaya çalışıyor, habire ‘süreç devam ediyor, iyi gidiyor, iyi şeyler olacak, biz gizli anlaşmışız, ileride bunları bir bir yapacağız, bekleyin’ deyip her kesi beklenti içerisine sokmuştur. Bunun herkesçe bilinmesi gerekiyor.

BİZ BAHARA KADAR SÜRE TANIMIŞIZ

- Bekleme süreniz var mı? Belirlediğiniz bir tarih var mı?

Biz, bahara kadar süre tanımışız. Bahara kadar eğer bu şartları kabul eder, müzakere yönünde adım atarlarsa sorun çözüm yolunda ilerler. Aksi takdirde artık bizim bu tarzda işleri yürütmemiz mümkün değildir. Artık bu aldatmalara biz izin vermeyeceğiz. Kimseyi de aldatmasına müsaade etmeyeceğiz.

BARZANİ, AKP’NİN SEÇİM POLİTİKALARINA HİZMET ETMEMELİ

- Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da bir buluşma yaşandı. Sayın Barzani ile Sayın Erdoğan’ın buluşması kimileri tarafından bir milat olarak, kimileri tarafından ise bir kırılma noktası olarak gördü. Siz buradan bakınca Kürtler ve Ortadoğu halkları için bu buluşmayı nasıl gördünüz?

Sayın Barzani’nin Türkiye’ye gitmesi, görüşmeler yapması, ilişkiler gerçekleştirmesi doğal bir durumdur. Biz buna karşı değiliz. Türkiye ile Güney Kürdistan komşudur. Her açıdan ilişki geliştirebilirler. Bu doğal haklarıdır. Buna kimse de herhangi bir şey diyemez. Ekonomik, siyasi ticari her açıdan ilişkiler geliştirebilirler. Eğer Sayın Barzani, Türkiye’deki bizim geliştirmek istediğimiz ama Türk hükümetinin çökerttiği çözüm sürecini yeniden canlandırmaya hizmet ederse bunu da biz memnuniyetle karşılarız. Buna da kimse herhangi bir şey diyemez. Fakat bu ziyaretin zamanlaması çok önemlidir. Yine bu ziyaretin gerçekleştiği zemin, orada sergilenen tutumlar da çok önemlidir. Ziyaretler olabilir, ilişkiler olabilir ama bunların gerçekten AKP’nin seçim politikalarına hizmet etmemesi gerekiyor. Çünkü AKP, hem uluslararası planda, hem de Türkiye’de oldukça sıkışmış durumda. Bunun seçimlere yansıma durumundan endişelidir. Onun için seçimleri kurtarmak istiyor. Çünkü Sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı da bu seçimlerin kazanılmasına bağlı. Erdoğan’ın ve AKP’nin geleceği de bu seçimlere bağlı. Bu açıdan seçimleri kazanmak istiyor. Bunun için de Kürtlerin desteğini almak istiyor. İşte buna taraf olmamak gerekiyor.

BARZANİ ERDOĞAN’LA ROJAVA KONUSUNDA ANLAŞTI MI?

Diğer taraftan Türkiye, Kürtlerin iç sorunlarına müdahale etmek istiyor. Kürtlerin iç sorunlarını derinleştirmek mümkünse burada çatışmalı durumlara yol açmak istiyor. Bu konuda da oldukça dikkat etmek gerekiyor. Sayın Barzani biraz tecrübelidir. Bunları bilebilecek bir durumdadır. Umarım bunlara fazla zemin sunmamıştır. Çünkü endişeler var. Türk basınında hem AKP yetkililerinin hem de Türk basının belirttikleri var. İşte Rojava konusu görüşüldü, Rojava için anlaşma oldu, aynı düşünceler paylaşılıyor denildi. Şimdi Sayın Barzani’nin Erdoğan’la, Türkiye ile Rojava konusunda aynı düşünceleri paylaşması bizce mümkün olamaz. Eğer bu söylenenler doğru değilse Sayın Barzani’nin, KDP’nin bunları tekzip etmesi gerekiyor. Çünkü tekzip edilmedikçe o zaman herkes ‘Rojava konusunda anlaşmışlar’ diye anlayacaktır. Şimdi Türkiye’nin Rojava’ya yaklaşımlarını herkes biliyor. Rojava’da Kürtlerin bir statü elde etmemesi için El Kaide’ye bağlı güçlere her türlü desteği veriyor. Orada statü çökertmek istiyor. Bunun üzerinden Türkiye’de Kürtlere bir statü kabul etmek istemiyor, bunu sağlamak istiyor. Eğer Rojava’da statü çökertmek istiyorsa bunun bir diğer nedeni de Kuzey’de Kürtlere statü tanımamak içindir. Şimdi Sayın Barzani, herhalde Türkiye’nin bu politikalarıyla bir olamaz, olmaması gerekiyor. AKP’nin ve Türk basının bu yönlü değerlendirmelerini tekzip etmesi gerekiyor. Eğer tekzip olmazsa o zaman her Kürt bunu nasıl değerlendirecektir? Demek ki bütün bu söylenenler doğrudur biçiminde değerlendireceklerdir ki bu Barzani açısından da, Kürtler açısından da iyi sonuçlar yaratmaz tabii ki.