BIST 9.091
DOLAR 32,37
EURO 34,99
ALTIN 2.325,79

İstanbul'un en eski kabadayıları

İstanbul'un en eski kabadayıları

Çıktığı gün tükenen dergi aktüel'in son sayısında da yine fark yaratan haberler varç. işte onlardan biri...eskiden her mahallenin bir kabadayısı vardı. kimilerine göre tophane saldırısının bir sebebi de mahallenin bu adabının bozulmasıydı. işte yiğit kabadayıların yerini devletle kol kola girmiş...

İstanbul'un en eski kabadayıları

Bilginer’in kitabında dönemin kabadayı ve mafya babalarına dair çarpıcı bilgiler yer alıyor. Örneğin Tophane baskınından sonra adı geçen, tüm ısrarlarımıza rağmen röportaj vermeyi kabul etmeyen Arap Nasri’nin 1968’de Maltepe’de büyük bir kumarhanesi vardır. Dönemin Emniyet Müdür Muavini İbrahim Vural kumarhaneyi trenden inen polislerle bastı ancak daha sonra görevden alındı. Arap Nasri uzun süre Tophane ve Kemeraltı’ndaki genelevleri haraca kesti, İstanbul’a gelen yabancı gemilere kumanya veren firmalardan da haraç alıyordu. Sonra kendisi kumanya satmaya başladı. Bir süre sonra ise Bilginer’in deyimiyle, “bütün pisliklerden elini tamamen çekmiş, ticaretle uğraşıyordu. O artık bir beyefendiydi!”

İstanbul'un en eski kabadayıları

Hümanist kabadayı
Bir başka ünlü “kabadayı” Dündar Kılıç, en az 38 kere hapse girdi, çıktı, generallerle tutuklandığı da oldu, aynı generallerle yasadışı iş yaptığı da iddia edildi. Günlerce süren işkencelerden de geçti, Turgut Özal’ın karısı ve çocukları kendisinden yardım da istedi. Trabzon’da doğan, kabadayılığı hapiste Oflu’lardan öğrenen Kılıç, kısa sürede İstanbul’un yeraltı dünyasında önemli yer edindi. Eğlence dünyasının, Beyoğlu’nun huzur ve emniyetinin “garantisi” oldu. Toplam 21 yıl hapis yattı, cezaevinde “onlardan çok şey öğrendim” dediği Yaşar Kemal, Selahattin Eyüboğlu, Yılmaz Güney gibi isimlerle arkadaş oldu ve MİT tarafından “solcu baba” diye fişlendi. Ancak o solcu olmadığını söyler ve şöyle der: “Ben insan sevgisine dayalı hümanist felsefeyi benimserim.”

İstanbul'un en eski kabadayıları

Bilginer’in tam 20 yıl öncesine dair şu yorumları kulağınıza tanıdık geliyor mu? “Kabadayıların ‘baba’ adını aldıkları, mafya düzeninin ülkemize belki de hiç ayrılmayacak şekilde yerleştiği, rüşvetin, uyuşturucunun, kaçakçılığın, hayalicinin kol saldığı, cinayetlerin satın alındığı, devlet görevlilerinin babaların silahlarını taşıdığı, sayılmamış para tomarlarının havada uçuştuğu, mahkemesiz, temyizsiz infazların yapıldığı bir dönem.”

İstanbul'un en eski kabadayıları

İstanbul polisinin kâbusu Hrisantos

1900’lerin başında İstanbul’daki Rum azınlığa sahip çıkarak ünlenen Hrisantos, kabadayılar üzerine yazanlar tarafından bir asi, katil, cani olarak anlatılıyor. Kurnazlığı ve korkusuzluğuyla nam salan Hrisantos, kabadayılığın bütün özelliklerini taşıyor.